Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı sonrasında İsveç ve Finlandiya NATO’ya üye olmak istemiş ancak kararların oy birliğiyle alındığı Batı askeri ittifakında Türkiye’nin terörle mücadelede ortaklık onayına takılmıştı. Son hafta içinde Türkiye’yi ikna girişimleri gözle görülür şekilde arttı.
Yeni İsveç Başbakanı Ulf Kristersson 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta Türkiye’yi ziyaret etmek ve konuyu görüşmek istediğini söylemişti. Kristersson 26 Ekim’de İsveç’in Finlandiya ve Türkiye’yle varılan Üçlü Mutabakat koşullarını yerine getirmeye hazır olduğunu söyledi. Aynı gün Erdoğan Kristersson ile telefon görüşmesinde kendisini Ankara’ya davet etti ve İletişim Başkanlığının açıklamasına göre “terör örgütlerinin İsveç’in NATO üyeliğini rehin almaması” gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı, İsveç Başbakanına yanıtını bir hafta sonra vermişti.
O aradaki önemli bir gelişme de TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un iki kuzey ülkesi Meclis başkanlarıyla yaptığı 24 Ekim’de üçlü görüşmeydi; eğer anlaşma olursa ülkelerin NATO üyeliklerinin TBMM tarafından onaylanması gerekiyordu.
Üç parlamento heyeti Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’te buluşmuştu.
Şentop: somut olarak göstermek zorundalar
TBMM Başkanı Şentop, geçen yıl kurulan Uluslararası Kırım Platformu Parlamenterler Zirvesi için Zagreb’deydi. Görüşme konusunda YetkinReport’un sorularına aşağıdaki yanıtları verdi.
• “Hem İsveç hem Finlandiya parlamento başkanlarından Temmuz, Ağustos gibi görüşme talepleri aldık. Bazı nedenlerle yanıtı Eylül’e bıraktık. Üçlü Mutabakat çerçevesinde oluşturulan heyetler görüşüyordu. Görüşmelerin belli bir istikamet kazanmasını bekledik. (Kurulan Ortak Mekanizma ilk toplantısını 26 Ağustos’ta Helsinki’de yapmıştı-MY) 7 Eylül’de kendileriyle video konferans yoluyla üçlü bir görüşme gerçekleştirdik.
• “Bu görüşmelerde kendilerine şunu söyledim: NATO bir güvenlik örgütü. Türkiye 70 yıldır bu örgütün üyesi, hem de en büyük iki ordusundan birine sahip aktif, bütün NATO faaliyetlerine katılan bir üyesi. Bütün diğer üyelerin ortak savunmasına katkı veriyor. Dolayısıyla diğer NATO üyelerinin de kendi güvenliğine katkı vermesini beklemek hakkı. Siz şimdi bu örgüte katılmak istiyorsunuz, o halde Türkiye’nin güvenlik endişelerini karşılayacağınızı beyan etmek ve bunu da somut olarak göstermek zorundasınız.”
“Sadece iade de yetmez”
• “Zagreb’deki toplantı çerçevesinde İsveç Meclis Başkanı Andreas Norlen ve Finlandiya Meclis Başkan Vekili Antti Rinne üçlü görüşme talebinde bulundular. Görüştük. Konu malum, NATO üyeliklerine Türkiye’nin onay vermesi. Olumlu bir görüşme oldu. Alman parlamento başkanıyla da görüştük.
• “Daha önce söylediklerimize ek olarak, Türkiye’nin NATO üyeliği sürecinde kendi güvenliği için beklentileri olduğunu ve bunların somut olarak yerine getirildiğini görmek istediğimizi söyledim. Türkiye 40 yıldır terörle mücadele ediyor ve PKK örgütüne bazı NATO üyelerinin verdiği destekten de fevkalade rahatsızız. Şimdi 15 Temmuz’dan bu yana FETÖ ile mücadelede de müttefiklerimizden beklentilerimiz var.
• “Terörle mücadeleyi somut olarak görmekten kastımız sadece terör suçlu ve zanlılarının iadesi değildir; orada teröre destek olan, para toplama, haraç, terör örgütü propagandası ve üye devşirme faaliyetlerinin engellenmesini de talep ediyoruz. Ortak güvenlik yapısına girmek istiyorlarsa, Türkiye’nin güvenlik ile alakalı beklentilerinin somut olarak karşılanmasını beklemek hakkımız.”
İsveç ve Finlandiya’nın zor kararı
Kristersson’un Erdoğan’a mektubuyla Erdoğan’ın daveti arasında geçen sürede Şentop’un iki ülke parlamento heyetleri arasındaki bu görüşme vardı. İsveç Başbakanının 19 Ekim mektubu öncesinde ise Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 13-14 Ekim’de Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında Ukrayna temas grubu çerçevesinde bulunan İsveç ve Finlandiya savunma bakanlarıyla görüşmeleri vardı. Erdoğan’ın Kristersson’a daveti ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Türkiye seyahatini açıklamış olması da dikkat çekici.
Yaz ayları boyunca Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Dışişleri, İçişleri, Adalet, Milli Savunma bakanlıklarıyla istihbarat örgütleri arasında toplantılar yapıldı. Diplomatik kaynakların ifadelerine göre Türkiye bu toplantılarda kast edilenin adli, suçlu ve zanlıların iadesi değil, bu ülkelerde Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren örgüt üyesi suçlu ve zanlıların bulunduğunu anlattı. Daha önce Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun söylediklerini Meclis Başkanı Şentop açık ifadeyle “PKK ve FETÖ ile mücadele” diyerek vurguluyor.
Bir yanda PKK diğer yanda Rusya
Bu görüşmelerin Türk güvenlik güçlerinin sadece Türkiye değil, Suriye ve Irak’ta da PKK’ya nokta vuruşlarla hasar verdiği bir dönemde yapılıyor olması da dikkat çekici. Her iki ülke de Türkiye’ye askeri malzeme satışını 2019’daki Afrin operasyonuna karşı çıkarak durdurmuştu; şimdi hemen her gün operasyon yapılıyor ama belki iade olmadan ara yol buluruz niyetiyle silah ambargosunu kaldırdılar.
İsveç ve Finlandiya için Türkiye’nin istediği isimleri iade kararı neden mi zor?
Çünkü bir tek ismi dahi iade etseler, bu özellikle PKK için geçerli, örgütlerin kendi iç güvenliklerini tehlikeye atacak eylemlere kalkışmasından kendi vatandaşlarının zarar görmesinden çekiniyorlar. Terazinin diğer kefesinde Rusya korkuları ve kendilerini şimdiye dek uzak durdukları NATO güvencesine almak istemeleri bulunuyor.
İlk iade ile değişecek dengeler sadece İsveç ve Finlandiya’yı değil hem NATO, hem Avrupa Birliği üyesi olan Almanya’dan Belçika ve Hollanda’ya PKK’nın örgütlü olduğu başka ülkelerdeki iç güvenliği de etkileyecek zincirleme tepkimeyi başlatabilir.
Yakından izlemeye devam.