Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ABD Başkanı Joe Biden arasında 9 Temmuz’da yapılan telefon görüşmesinin bariz nedeni Türkiye’yi 11-12 Temmuz’daki NATO Zirvesinde İsveç’in adaylığına onay vermeye ikna etmek. Ancak Erdoğan-Biden görüşmesinin bir de arka planı var ki o arka plan neredeyse son on yıldır Türk dış politikasının başat sorunu olan Türkiye-ABD ilişkileri. Erdoğan 10 Temmuz’da Vilnius için yola çıkmadan önce, “Türkiye’nin AB’de önünü açın, biz de İsveç’in önünü açalım” diye pazarlığı ayrı bir boyuta da eklemiş oldu. (*)
Erdoğan-Biden görüşmesinin İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un 5 Temmuz’da Beyaz Saray’da görüşmesinin ardından yapılması dikkat çekici.
Burada ilk “söylenmeyene” geliyoruz. Görüntü, İsveç, Türkiye’nin istediklerini vermeden ABD’nin Türkiye’ye bir şeyler vererek NATO onayı almak istediği yönünde. Biden’ın yeniden seçilmesini tebrik için Erdoğan’ı aradığında İsveç’in üyeliği ile Türkiye’nin istediği F-16’lar arasında bağ kurması Ankara’yı rahatsız etti. Nitekim İletişim Başkanlığının açıklamasına göre Erdoğan bunu dün Biden ile görüşmesinde söylemiş, Biden’a F-16 desteği için ayrıca teşekkür etmiş. Ankara “Bizden çıktı, Kongre engelliyor” denebileceğinin farkında ve buna takılmak istemiyor.
Erdoğan-Biden: İsveç, F-16, AB
Burada ikinci söylenmeyene geliyoruz. Beştepe’den yapılan açıklamada, Erdoğan-Biden görüşmesinde ikilinin Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesinde yüz yüze görüşmek üzere anlaştıkları yazılı. Oysa Beyaz Saray açıklamasında ikili görüşme yapılacağı yer almıyor. Gelişmelerin seyri bu görüşmelerin yapılacağını gösterirken Beyaz Saray bunu neden gizlemek ihtiyacını duymuş? Türkiye’yle herhangi bir pazarlık yapılmadığı görüntüsü vermek için mi?
Oysa Erdoğan 7 Temmuz’da İstanbul’da Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile yaptığı görüşmede Ukrayna’nın NATO üyeliğine destek vererek Türkiye’nin derdinin Rusya’ya karşı NATO’nun güçlenmesini engellemek olmadığını -Finlandiya’nın üyeliğini onaylamasının ardından- bir kez daha göstermişti.
Beyaz Saray açıklamasında üçüncü söylenmeyen ise Erdoğan’ın belki de hesapta olmayan şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliği üye adaylığı konusunda destek istemesi. Gerçekçi olmak gerekirse bu konuda Ankara’nın da Brüksel’in de iştahını kaybettiği açık. Ama Erdoğan’ın Biden görüşmesinde Akla 1999’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Yunanistan’ın Kenya Büyükelçiliği çıkışında MİT-CIA operasyonuyla yakalanması sonrasında Yunanistan’ın engelini kaldırmasıyla Türkiye’nin aday yapılması geliyor. Belki de Erdoğan -belki de o dönem Başbakan Yardımcısı olan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hatırlatmasıyla, Bülent Ecevit’in izinden gidip İsveç’in NATO üyeliği onayıyla Türkiye’ye bir Gümrük Birliği güncellemesi ya da vize serbestisi çıkarmak istiyor.
NATO istihbaratı, İsveç ve PKK
Bu noktada Erdoğan-Biden görüşmesine dair açıklamalar bir yana, hiç söylenmeyen başlıklara gelelim.
İsveç’in Türkiye’nin isteği üzerine Anayasa değişikliği dahil terörle mücadele yasasını dış politika ihtiyaçları nedeniyle değiştirdiği doğru. Bu değişiklik, ifade özgürlüğünü Kuran yakma serbestisine (ve ardından Tevrat ve İncil yakma taleplerine) dek zorlayan İsveç’in karizmasını çizen bir hamleydi.
Ama Ankara’ya yetmiyor, somut adım talep ediyordu. Ankara açıkça Stokholm’e” PKK’lıları yargıla, iade et anlaşalım” diyordu. Oysa bu durumda onlarca yıldır İsveç’te rahatça örgütlenen PKK ve bağlantılı kuruluşlarının iç güvenlik sorununa yol açmalarından endişe ediyordu Stokholm.
Hiç konuşulmayan şu. NATO 2017’de Müşterek İstihbarat ve Güvenlik Bölümü (MİGB) oluşturdu. Kurumsal istihbarat paylaşımı NATO’nun 2030 hedefi çerçevesinde en önemli reformları arasındaydı. Finlandiya terörle mücadele çerçevesinde hem Türkiye hem NATO ile tam istihbarat paylaşımını kabul etti. Türkiye’nin Finlandiya’nın üyeliğini onaylamasında bunun payı oldu. Ankara İsveç’ten de NATO garantisi altında benzeri bir taahhüt de bekliyor, iade ve yargılamaların yanı sıra.
F-16’da tuhaf söylentiler
Son aylarda diplomatik camiada dolaşan bir söylenti var; henüz doğrulatabilmiş değilim ama bu kritik dönemeçte “söylenti” olduğunu vurgulayarak aktarmak istiyorum.
ABD’nin Türkiye’yi ortak üreticisi olduğu F-35 programından, Rusya’dan S-400 füzesi aldığı için çıkardığı malum. Bunun üzerine Türkiye -kendi uçağını yapana dek- hava savunmasını -ve dolayısıyla NATO savunmasını- takviye etmek için 80 adet (yeni model) F-16 Viper uçağı, 80 adet de mevcut F-16’lar için güncelleştirme takımı satın almak istemişti.
Ancak Yunanistan, Kongre’deki lobi gücünü kullanarak bunu engellemeye çalıştı. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis’in, ABD seyahatinde konuyu açması üzerine “Benim için Miçotakis bitmiştir” demişti. Bakalım Vilniuıs’ta görüşürlerse konu açılır mı?
Ama bazı uluslararası lobi şirketlerinin hem Kongre’deki Yunan lobisinin suyuna gitmek hem de Türkiye’ye “bir şeyler verip”, İsveç onayını alabilmek için şöyle bir formülü köpürttükleri konuşuluyor: Türkiye’nin istediği 80 güncelleştirme takımının satışına onay verilsin ama 80 F-16 Viper bekletilsin.
Bu kuşkusuz Ankara’yı kızdıracak bir teklif olur.
Gözler Erdoğan-Biden görüşmesinde.
NOT:
(*) 10 Temmuz 2023 saat 13.53’te güncellenmiştir.