Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 24 Ağustos’ta Marmaris, Aksaz Deniz Üssünde, Türkiye’nin donanma ve ordusunu daha da güçlendirme sözü verdiği konuşmasını, Türkiye’nin ilk amfibik savaş gemisi TCG Anadolu’nun heybetli fonunda yaptı. Anadolu ABD ile Doğu Akdeniz’de yapılan askeri tatbikattan yeni dönüp Aksaz’a demirlemişti.
Erdoğan, konuşmasında Mavi Vatan’ın korunmasını vurgularken ABD donanması ile 13-17 Ağustos tarihlerinde yapılan bu tatbikat, alışılmadık şekilde Milli Savunma Bakanlığı tarafından duyurulmamıştı. Türk medyasına yansıması ABD’nin amfibik savaş gemisi USS Wasp’ın sosyal medya hesabında duyurulması sayesinde oldu. Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu bu açıklamanın MSB tarafından yapılmamasını eleştirdi, bunun ABD ile ilişkiler bakımından hükümetin söylem ve eylem birliği tutarsızlığını gösterdiğini öne sürdü.
Bu gelişme Türkiye’deki görevi sona ermekte olan ABD’nin Anklara Büyükelçisi Jeff Flake’in Amerikan Politico haber sitesine verdiği “Türkiye barışta önemlidir ama savaşta daha önemlidir” (*) sözleriyle ve bölgemizdeki diğer askeri-siyasi gelişmelerle değerlendirilirse ayrı bir anlam taşıyor.
O nedenle biraz daha yakından bakalım.
Bu neyin tatbikatı?
Tatbikatın Doğu Akdeniz’de amfibik hücum gemisine sahip donanma olan Türkiye ile ABD arasında, bölgedeki saldırganlığı caydırıp istikrarı sağlamak amacıtyla” gemiden gemiye uyumlu çalışma tatbikatı olduğu anlaşılıyor. Bu çerçevede USS Wasp gemisinin taşıdığı, V-22 Osprey özel harekât uçağının Anadolu güvertesine iniş kalkış eğitimi yapıldığı anlaşılıyor. Türk pilotların da Wasp güvertesine helikopterle iniş kalkış eğitimi yapıp yapmadığına dair bilgi verilmedi henüz.
Wasp Haziran sonundan bu yana Akdeniz’de. İsrail’in Gazze’de artık 40 bini aşan Filistinlinin öldürüldüğü askerî harekâtı sürerken İsrail’e İran ya da Hizbullah saldırılarına karşı bölgeye gönderilen iki Amerikan amfibik hücum gemisinden biri.
Diğeri, USS Bataan Şubat ayında Yunanistan’ın Girit Adasındaki Suda Deniz Üssüne yanaşmış, taşıdığı 4000 kadar özel kuvvet ve deniz piyadesiyle keşif yapmıştı. Wasp da yine taşıdığı V-22, dikine iniş kalkış yapabilen F-35 ve A8 Harrier uçakları ve 4000 kadar askeri birlikle 8 Ağustos’ta, yani Anadolu ile tatbikatından hemen önce Güney Kıbrıs’ın Limasol limanındaydı.
Sadece Doğu Akdeniz’de değil
Wasp’ın buralara gelirken yolda USS Eisenhower uçak gemisi görev gücü ve İngiliz füzeatar destroyeri HMS Duncan ile ayrı bir tatbikat yaptığı bilgisi de var.
Bunun hemen öncesinde 11 Temmuz’da Varna’da Bulgaristan Deniz Kuvvetlerinin ev sahipliğinde başlayan “Breeze-Meltem” NATO deniz tatbikatını da saymalıyız. Karadeniz’e sahildar Bulgaristan, Romanya, Türkiye’nin yanı sıra, ABD, İtalya, Yunanistan da katılmış. Tatbikatın amacı savaş halinde ittifak içinde uyumlu eylem; özellikle odaklanılan konu ise denizaltı savaşı.
Dolayısıyla bu tür müttefikler arası askeri herakât uyum tatbikatlarının yalnızca Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de değil, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak Karadeniz’deki gerilimle de bağlantılı olduğunu görmek gerekiyor.
Nitekim Türkiye-ABD ilişkilerinin İsrail-Filistin ve Suriye-PKK alanlarında gergin olduğu şu günlerde MİT ev sahipliğinde Türkiye’nin ABD-Rusya ve Almanya arasında yaptığı insan takasının önemine Büyükelçi Flake de dikkat çekmiş Politico’da. ABD’nin Türkiye’nin İran ve HAMAS ile konuşuyor olmasına da uzun vadeli yarar ve özel önem atfetmiş.
Büyükelçinin bu vesileyle 15 Temmuz özeleştirisi yapması da dikkat çekici; Putin erken davrandı, Obama gecikti, bu da üstümüze yapıştı kaldı mealinde konuşmuş.
Ses var görüntü yok
Yumuşama niyeti gibi görünse de Büyükelçi’nin bu kulağı okşama amaçlı sözlerinin 5 Kasım’da seçilecek yeni ABD yönetimi açısından bağlayıcılığı bulunmuyor. Aynı şekilde Türkiye’nin -İsveç’in NATO üyeliğine karşı anlaşma imzalanmasına rağmen- yeni F-16’lar ve ABD (ve diğer müttefikler) tarafından hâlâ bekletilen diğer askeri malzemeler konusunda bir ilerleme de yok.
Konumuza dönersek, Doğu Akdeniz’de Wasp ve Anadolu arasındaki “uyum tatbikatına” ABD çıkartma gemisi USS Oakhill ve Türk firkateyni TCG Gökova da eşlik etmiş.
Ankara’nın ABD ile yapılan tatbikatı duyurmamasını ABD ile asgari ittifak gereklerinin yerine getirilirken -özellikle Suriye, Filistin ve askeri malzeme satışı konusunda somut adım atılmadan söylenen sözlere karnın tok olduğunu göstermek amaçlı olabilir. Tabii işin iç politika boyutu da var: bir yandan ABD’ye -haklı da olsa- her gün eleştiri yağdırırken diğer yandan Doğu Akdeniz’de ortak tatbikat yapılmasının kamuoyunda tepki toplaması istenmemiş olabilir; nitekim duyulunca topladı da.
Manzaraya bakınca ben bugünlerde Dışişleri, Türk Silahlı Kuvvetleri veya MİT’ten bir başarı duyurusu daha bekliyorum.
Not:
(*) Büyükelçi Flake aslında “savaş” değil “upheaval-kargaşa, çalkantı” sözcüğünü kullanıyor.