Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Kıbrıs ve ötesi: Ankara’nın diplomasi ve demokrasi imtihanı

Yazar: Ahmet Erdi Öztürk / 28 Haziran 2025, Cumartesi / Oda: Siyaset

 Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Mayıs’ta Tiran’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu görüşmeleri sırasında Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Hristodulidis ile görüşürken görülüyor. Temmuz içinde tekrarlanacak Beşli Görüşmeler Türkiye’nin geniş ölçekte jeopolitik konumuyla da ilgili.

Dünya kamuoyunun dikkatini İsrail-İran geriliminin tırmanışı, Ukrayna’daki yıpratıcı savaş ve Çin-ABD arasındaki jeostratejik rekabet gibi büyük güç mücadelelerine çevirdiği bir dönemde, küresel gündemin gölgesinde kalan ancak bölgesel istikrar açısından son derece belirleyici bir diplomatik süreç sessizce ilerliyor: 17 Mart’ta Cenevre’de başlayan ve Temmuz ayında New York’ta sürdürülmesi planlanan gayri resmi Kıbrıs müzakereleri. Her ne kadar bu temaslardan kısa vadede kalıcı bir çözüm çıkması beklenmese de sürecin kendisi bile Doğu Akdeniz’in güvenlik mimarisi, enerji denklemleri ve Türkiye’nin dış politika pozisyonlanması açısından stratejik bir önem taşıyor.

Kıbrıs Rumları AB dönem başkanı

Ancak, Türkiye’nin işi ise hiç de kolay değil.  1Ocak 2026’da Kıbrıs Rum yönetimi, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı devralacak. Bu gelişme, müzakere sürecinde tarafsız bir zemin yaratılmasını daha da zorlaştırırken, Brüksel’in karar alma mekanizmalarındaki dengeyi Güney Kıbrıs lehine kaydırabilir. Nitekim Rum yönetimi, şimdiden Yunanistan ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki meşru çıkarlarını hedef alan hamlelere başladı. Özellikle Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasını sorgulayan açıklamaları ve Ankara’nın buna tepkisi önümüzdeki dönemde gerilimin tırmanabileceğine işaret ediyor.
Böyle bir denklemde, Ankara’nın diplomatik manevra alanı hem AB içinde hem de bölgesel düzlemde daha da daralabilir. Türkiye bu süreçte yalnızca doğrudan muhatapları olan Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ve garantör İngiltere’yle değil; aynı zamanda ABD ve AB gibi dolaylı fakat son derece etkili aktörlerle de çok katmanlı bir diplomasi yürütmek zorunda. Bu çok taraflı denklemde, yalnızca Kıbrıs meselesi değil; Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti ve bölgesel nüfuz savaşı da masaya yatırılıyor.

Türkiye’nin stratejik öncelikleri

Ankara, Kıbrıs Türk halkının “egemen eşitlik” ve “eşit uluslararası statü” taleplerini uluslararası hukuka dayalı bir meşruiyet zeminiyle savunmaya devam ediyor. Ancak Türkiye’nin dışarıda yürütmeye çalıştığı bu çok taraflı diplomasinin sesi, içerideki anti-demokratik uygulamalar ve kurumların zayıflaması nedeniyle giderek cılızlaşıyor. Bu durum, Türkiye’nin haklı argümanlarının uluslararası zeminde karşılık bulmasını zorlaştırıyor.
Dahası, Hindistan’ın Kıbrıs Rum hükümetiyle savunma işbirliğine yönelmesi, Doğu Akdeniz denklemine yeni bir dış aktörün girmesi anlamına geliyor. Bu girişimin ABD’nin bilgisi ve onayı olmadan gerçekleşmesi mümkün görünmezken, İngiltere’nin örtük desteğiyle şekillendiği de göz ardı edilemez. Pakistan ile son ihtilafta Türkiye’nin Pakistan’a destek vermesine böylece karşılık veren Yeni Delhi’nin bu hamlesi, Türkiye’nin müzakerelerde kendi tezlerini güçlü şekilde duyurmasına bir engel daha çıkarıyor.
Bu şartlar altında Türkiye’nin sadece haklı pozisyonunu değil, aynı zamanda çözüm odaklı ve demokratik bir profil sergilemesi, diplomaside etkili olabilmesinin en temel koşulu haline geliyor.

İç politika dış politikayı etkiliyor

Temmuz ayında New York’ta yapılacak gayri resmi Kıbrıs görüşmeleri, yüzeyde sembolik bir diplomatik temas gibi algılansa da, aslında Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki uzun vadeli çıkarları, Batı ile ilişkilerinin seyri ve küresel pozisyonlanması açısından son derece kritik bir dönemeçtir. Bu süreçten kısa vadede kalıcı bir çözüm çıkması beklenmese de, müzakerelerin dili, tonu ve içeriği, gelecekteki olası gelişmelerin zeminini oluşturacaktır. Türkiye için asıl fırsat, yalnızca çözüm üretmek değil, aynı zamanda diplomatik kapasitesini, yapıcı aktör kimliğini ve çok boyutlu dış politika yeteneğini uluslararası kamuoyuna bir kez daha gösterebilmesidir.
Ancak bu fırsatın anlam kazanabilmesi, yalnızca masada verilen mesajlarla değil, aynı zamanda içeride yaratılan siyasi iklimle doğrudan bağlantılıdır. Türkiye’nin iç politikada yaşadığı demokratik erozyon, dışarıda verdiği mesajların etkisini törpülemekte; itidal, güven ve öngörülebilirlik gibi diplomatik değerlerle çelişmektedir. Yapıcılıkla güçlü kalmak, yalnızca bir taktik değil, stratejik bir tercihtir — ve bu tercih içeride demokrasi, dışarıda vizyon ister.

Sorun Ada’nın ötesinde

Bugün Ankara’nın önünde duran mesele, sadece bir ada meselesi değildir. Kıbrıs müzakereleri, Türkiye’nin bölgesel düzen içindeki yerini, enerji jeopolitiğindeki rolünü ve Batı ile kurmak istediği ilişkinin mahiyetini yeniden tanımlama sürecidir. Bu nedenle Temmuz’daki görüşmeler, tüm sınırlılıklarına rağmen, Türkiye’nin yalnızca ne istediğini değil, neye dönüştüğünü de gösterecektir. Mesele, yalnızca ne söylediğiniz değil; nasıl bir devlet profiliyle, hangi değerleri taşıyarak söylediğinizdir. Ve bu profilin inandırıcılığı, içerideki demokratik standartlar kadar, dışarıdaki diplomatik tutarlılıkla da ölçülür.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Avrupa Birliği, Hindistan, İngiltere, Kıbrıs, Yunanistan

OKUMAYA DEVAM EDİN

Seçim analizleri: “Cahil Halk” retoriğinden kurtulun
Erdoğan: enflasyon biraz daha zaman alacak. Yeni gerekçe: İsrail
Anayasa Mahkemesi Başkanından sert eleştiriler
  • Çarpıcı anket: Yüzde 70 Türkiye nükleer silah edinmeye başlamalı diyor17 Temmuz 2025
  • İmamoğlu’nu aday yaptırmama davalarında bir gün daha: 1 yıl 8 ay16 Temmuz 2025
  • 78 canın ardından: Kartalkaya yangınında mühendislik, ihmal ve adalet16 Temmuz 2025
  • Milliyetçilik mi dediniz? ODTÜ Devrim Stadı pankartlarında arayın16 Temmuz 2025
  • Azerbaycan-Suriye enerji anlaşması, Türkiye’nin rolü ve yeni jeopolitik15 Temmuz 2025
  • Eşzamanlı operasyonlar: Türkiye-PKK, Suriye-İsrail, Azerbaycan ve ABD15 Temmuz 2025
  • Müthiş bir dezenformasyon operasyonundan CHP’ye dersler14 Temmuz 2025
  • DEM uyardı, AK Parti “Üçlü ittifakı” düzeltti, CHP topa sert girdi13 Temmuz 2025
  • Türkiye hava gücünü akıllı güce dönüştürebilir mi?13 Temmuz 2025
  • Erdoğan’ın AKP, MHP, DEM üçlüsü sözleri resmi metinlerden niye çıktı?12 Temmuz 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP