Emekli amiraller bildirisinden darbe çağrısı çıkarma tartışması, ibretlik bir burun sürtme operasyonu olarak kayda geçen gözaltı sürecinin tahliyeyle sonuçlanmasıyla söndü gibi. Bunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Montrö’yü delmeyin” uyarısının mı payı oldu? Yoksa “matruşka” benzetmesinde olduğu gibi içinden Erdoğan’ın hoşuna gitmeyecek başka şeylerin çıkmasının mı? Bence ikisinin de yakında anlarız. Ama emekli subayların tahliye edildiği 12 Nisan günü İçişleri Bakanlığı CHP tarafından Türkiye çapında asılan “128 milyar dolar nerede?” afişlerini indirmeye başladı.
Dün, 13 Nisan günü TBMM grubuna hitap eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’a hitap ederek, “Hani arkasında CHP vardı?” dedi. “Allah kuru iftiradan saklasın”.
Kılıçdaroğlu’nun çıktığı kürsünün önü, arkası, yanı irili ufaklı “128 milyar dolar nerede?” afişleriyle donatılmıştı. CHP’liler, bu konunun hükümetin kontrolündeki medyada görmezden gelinmesinin yolunu, hiç değilse haftalık konuşmasını veren TRT ve az da olsa diğer kanallar tarafından görülmesini bu yolla sağlamak istemişlerdi.
128 milyar afişleri bombalı pankart mı?
Aynı gece polis, CHP ilçe ilçe merkezlerindeki afişleri de toplamaya başladı. Zannedersiniz yasadışı bir örgütün bombalı pankartları toplanıyor. Gerekçe, Mudanya ve Kırşehir cumhuriyet savcılıklarınca “128 milyar dolar nerede?” sorusu aleyhine “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle soruşturma başlatılması.
Devletin parasının nasıl, nereye harcandığını sormak neden Cumhurbaşkanına hakaret olsun? Soru parayı Cumhurbaşkanı aldı demiyor ki? Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın döneminde ABD doları kurunu sabit tutmak için Türkiye’nin döviz rezervlerinden eksilen 128 milyar (iktisatçı, şimdi Gelecek Partisi yöneticilerinden Kerim Rota’ya göre tam olarak 126,3 milyar) doların kime, ne zaman, kaç lira üzerinden satıldığı soruluyor.
Ekonomi yazarı Uğur Gürses, kamu bankalarının satıp Hazine’nin üstlendiği 12 milyar doları da ekletince, eksilen döviz miktarının aslında 140 milyar doları bulduğunu yazdı. Gürses, Merkez Bankası verilerine dayanarak, döviz rezervinin Cumhurbaşkanının söylediği gibi aslında “yerinde durmadığını”, açığın “halının altına süpürüldüğünü” gösteren bir grafik de yayınladı.
Yanıt vermek yerine soruyu yasaklamak
Gürses’in bence konuyla ilgili herkesin okuması gereken yazısında sorduğu 15 soruya ise henüz tatmin edici bir yanıt verilmedi. Gürses, bu durumun ilk seçimde iktidara kim gelirse gelsin bu “enkazı” önünde bulacağını söylüyor.
Yani konu sadece mali ve ekonomik boyutlarıyla değil siyasi boyutlarıyla da önemli.
CHP devlet varlıklarından eksilen 128 milyar konusunda TBMM araştırması açılmasını istedi; AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Yalnızca CHP de değil. İYİ Parti lideri Meral Akşener, Erdoğan’ı “damadının” devlet kasasından 128 milyar doları “buharlaştırmasına” göz yummakla suçluyor. Birkaç yıl öncesine dek Erdoğan’ın ekonomi kaptanı olan DEVA Partisi lideri Ali Babacan “Siz açıklamazsanız, biz açıklayacağız” diye tehdit ediyor. Çıt yok. Bir zamanlar Erdoğan’ın yerine halef tayin ettiği, şimdi Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Naci Ağbal’ın 128 milyar doları araştırmaya kalktığı için 4,5 ayda görevden alındığını söylüyor. Çıt yok.
Erdoğan hükümeti, halkın vergilerinden biriken kaynağa ne olduğu sorularını hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasilerde olması gereken hesap verebilirlik ve saydamlıkla yanıtlamalı. Onun yerine soruları yasaklamaya çalışıyor. Soruların duyulmamasını sağlamaya çalışıyor. Bunu çözüm sanıyor ve yanılıyor. Çünkü bu sorular yasaklandıkça yayılıyor.