DEVA Partisi Lideri Ali Babacan’ın muhalefet blokunun iktidara gelmesi halinde Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemini (CHS) değiştirmek için acele etmemesi gerektiğini söylemesi Ankara’da Pandora’nın Kutusunu açtı. Cumhur İttifakının aklına getirmek, telaffuz etmek istemediği endişesini açığa çıkardı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeniden seçilmezse, yerine gelecek olan oyunu aynen onun koyduğu kurallarla oynamaya devam edecek. Yani Bahçeli’nin deyişiyle Türk Tipi Başkanlık sistemi dönüp Erdoğan ve Bahçeli’yi vurabilir.
Babacan’ın 12 Şubat’ta altı muhalefet liderinin ilk kez bir araya geleceği görüşme öncesinde 10 Şubat’ta partisinin “Ekonomi ve Finans Eylem Planını” açıklarken söyledikleri açık:
• “Bu kadar büyük sorunlar varken 2023’ten sonra sistemi hızla değiştirip yeni sandık koymak doğru mu düşünmek gerekir.
• “Beş yılı planlanmış, ilkeleri ortaya konmuş bir koalisyon olarak konumlanabiliriz. Millete fiilen değişene kadar parlamenter sistem tarzı bir yönetimle devam edileceğini anlatabiliriz.”
Babacan’ın söyledikleri yalnızca ekonomik istikrarın yeniden sağlanması bakımından değil, siyasi manzara bakımından da gerçekçi bir zemine oturuyor.
Muhalefet seçimi kazansa bile
Muhalefet blokunun seçimi kazanması henüz garanti değil. Oy kaybı devam etse de AK Parti henüz birinci parti ve Erdoğan’a destek hala AK Parti’nin 7-8 puan üzerinde görülüyor. Bunu, kendisi de iniş eğiliminde olan Cumhur İttifakı ortağı desteğine bağlamak mümkün. Ancak Millet İttifakı henüz iktidarı alacak güce ulaşmış görünmüyor. Unutmamalı ki “Yüzde 50+1” kuralı ilk tur için geçerli olacak.
Babacan’ın konuşmasında Millet İttifakının HDP’nin sol partilerle kurma girişimi olan Üçüncü İttifakı gözardı etmemesi gerektiğini söylemesi sadece Millet İttifakı değil, bütün muhalefetin tek aday etrafında birleşip seçimin ilk turda Erdoğan’ı devirmesi niyetini ortaya koyuyor.
Ancak muhalefet seçimi kazansa dahi ülkeyi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumuna götürüp yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi getirecek referanduma taşımak için 360 milletvekili bulması gerekecek. Bu kolay değil. TBMM’deki açık oy üstünlüğüne rağmen Erdoğan-Bahçeli ittifakının bulamadığı bir sayı bu.
İntikamcı olmadan hesap sorma gereği
Muhalefete oy verecek seçmenin ilk talebi ekonominin düzeltilmesiyse, ikinci talebi de 2002’den bu yana süren AK Parti iktidarında gündeme gelen ve büyük kısmının soruşturulamadan üstü örtülen ekonomik ve siyasi yolsuzluk iddialarının yargıya taşınması.
Hangi yargıya mı? Mutlaka bugünkü yargıya değil. AK Parti nasıl yargıyı önce Fethullah Gülen örgütlenmesine ihale edip 15 Temmuz darbe girişimi ardından onların yerine ehil olmayan siyasi tercihli isimleri doldurmuşsa, o sistemi geri almak da ancak mevcut başkanlık sistemi yetkileriyle kısa sürede mümkün olabilir örneğin.
Keza Türkiye’yi dünyanın en yolsuzluğa açık ülkeleri arasına iten mevcut ihale kanununu hızla değiştirmek de keza Erdoğan’ın kendisi için tasarladığı başkanlık sistemi yetkilerini kullanarak yapılabilir.
Burada önemli olan hesap sorma gereğinin intikamcılığa kaçmadan hem halkı hem örneğin iş dünyasını yeni endişelere sevk etmeden yapılabilmesi. Babacan da “Erdoğan gitti Merdoğan geldi” olmasın derken bunu kastediyor; benzeri ifadeler daha önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener tarafından da sarf edilmişti.
Akşener: adı “Erdoğan Krizi”
Akşener de 10 Şubat’ta “Kalkınma Kongresi”nde konuşurken mevcut krizin sadece ekonomik değil, yönetişim krizi de olduğunu vurgulayarak “Erdoğan Krizi” adını koydu.
Muhalefet sistemi değiştireceğini vaat ediyor ama sistemi zaten sarsılmış olan kurumları ve değerleri daha da sarsmadan değiştirmek için sayısal çoğunluk kadar zamana da ihtiyaç olduğunu idrak etmeye başladı.
Ekonomiyi sarsmadan toparlamak için de ülkeyi yeniden bir seçim yorgunluğuna sürüklemeyelim diyor Babacan. Beş yıllık bir geçiş süreci için de, gerekirse koaosiyon protokolüne dönüşecek bir yol haritası öneriyor.
Sanırım liderlerin Çankaya toplantısında sistemi değiştirmek için üzerinde anlaşılan anayasa taslağı kadar bu yol haritası konusu da tartışılacak.
Erdoğan ve Bahçeli’nin güçlü iktidar rüyaları olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi kabuslarına dönüşebilir.