Bugünlerde sosyal medyada ne söyleseniz ses hızından hızlı yayılıyor. Kimilerinin üstüne iktidar, kimilerinin üstüne muhalefet yanlıları ne olduğuna bakmadan atlıyor, yaymaya başlıyor. Muhalif sosyal medya kullanıcılarının nereden çıkıp ne olduğuna bakmadan gözü kapalı paylaştığı iki -sözde- flaş haberden biri Merkez Bankasının Londra’da 450 ton altın bozdurup dolara çevirdiği idi. Diğeri de Türkiye’nin, Kürt asıllı İsveç Milletvekilinin PKK’lı olduğu gerekçesiyle iadesini istediği.
İkincisinden başlayalım. İsveçli Kürt asıllı milletvekilinin adı Aminah (Biz Emine diye okuyabiliriz) Kakabaveh. Öncelikle küçük bir ayrıntı, Türkiye değil, İran doğumlu. Yani iadesi söz konusu olsa bile orijinal ülkesi Türkiye değil. Devam edelim. Kakabaveh 2019’da üyesi olduğu Sol Partiden “İslamobik, İslam karşıtı tutumu” nedeniyle ihraç edilecekmiş, istifa edip bağımsız kalmış. İsveç’in 349 üyeli parlamentosunda ancak 116 sandalyesi olan Sosyal Demokrat-Yeşil koalisyonuna Suriye’deki Kürtlere, o meyanda YPG’ye, destek şartıyla güvenoyu verilmiş.
Türkiye milletvekilinin iadesini istedi mi?
İki gün önce de İsveç’in NATO üyeliğine PKK ve türevlerine dair siyaseti nedeniyle engel koyan Türkiye ile görüşme kararı nedeniyle desteğini çektiğini açıkladı. Bu zaten kırılgan olan koalisyonun Eylül 2022’deki seçimler öncesinde başka destek bulmazsa düşmesi anlamına gelebilirdi.
İşte o ara İsveç’in saygın gazetelerinden Afton Bladet’te Türkiye’nin Kakabaveh’in iadesini isteyeceği yönünde, Türk Büyükelçisine atfen bir haber çıktı. Gerçi gazete daha sonra bir yanlış anlaşılma olabileceğini dijital ortamda paylaştı ama ne gam? Türkiye’de pek çok “muhalif kesim” bu haberin üzerine atladı. İşte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümeti, İsveçli bir milletvekilinin dahi sırf Kürt olduğu için üstelik İranlı kökenli olduğu halde iadesini sağlayıp yargılamak istiyordu.
Büyükelçi: “Söz konusu değil”
Adı haberde geçen Türkiye’nin Stokholm Büyükelçisi Emre Yunt’u aradım. “Söz konusu değil, tam tersi” dedi. Evet, gazeteci böyle bir soru sormuş kendisi de bunun “söz konusu olmadığını, şahsın İsveç vatandaşı ve İsveç parlamentosunun üyesi” olduğunu, ayrıca bu tür işlemlerin karmaşık adli süreçler gerektireceğini” söylemişti.
Büyükelçi Yunt, “Yoksa biz bu milletvekilinin Türkiye aleyhine ve PKK-YPG için çalıştığını biliyoruz, ama böyle bir talebimiz söz konusu olmadı” dedi. Ayrıca kendisi milletvekilinin ismini ağzına almamıştı, soru soran anmıştı. Büyükelçiye bir telefonla ulaşmak mümkündü.
Londra’da altın bozduruldu iddiası
Milletvekilinin iadesi konusu bir de hükümetin Londra’da 450 ton altın bozdurup dolara çevirdiği ve ekonomik sıkıntıyı gidermek için piyasaya vereceği haberiyle taçlandı.
Aslında haber, bir ülkenin Londra’da 450 ton altın bozdurmuş olması nedeniyle altın fiyatlarında geçici düşüşle ilgiliydi. İlerleyen saatlerde bunun bir Asya ülkesi olduğu da yazıldı ama ne gam. Haber yayılıyor, üzerine yorumlar, tahminler yapılıyordu.
Oysa Merkez Bankasının açıkladığı son verilere göre Türkiye’nin toplam altın stoku 690 tona yakındı ve bunun 78 tonu Londra’da İngiliz Merkez Bankasının emanetindeydi. Altının çoğu, 349 tonu Borsa İstanbul, 34 tonu da Merkez Bankası emanetindeydi.
Bu tür önü arkası belli olmayan, “olsa olsa” haberleri bilgi kirliliğini artırıyor, gerçek skandalların da hafifsenmesine neden oluyor.
Atasözümüz diyor ya, aptal dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.