Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci dönemi bugün açılıyor. CHP’nin zaten hasar görmüş TBMM Grubunun başında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu bulunmuyor. Keza Millet İttifakı içindeki stratejik ortağı İYİ Parti lideri Meral Akşener de grubunun başında olamayacak.
İYİ Parti 2018’deki milletvekili sayısında kaldı. CHP’nin net milletvekili sayısındaysa düşüş var. Zaten Kılıçdaroğlu CHP listesinden seçime giren DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat partilerinin liderlerini arayıp “Teşekkür ederiz, misafirlerimiz partilerine dönebilir” demiş. İYİ Parti hariç ittifak partilerine CHP milletvekili aday listesinde onların verebileceği desteğin çok üzerinde kontenjan ayrılmış olması, parti içinde ciddi rahatsızlık konusu.
Aslında bu hamle Millet İttifakının artık sona erdiği anlamına geliyordu ama perdeyi kapatma işi perdeyi açan CHP’ye değil İYİ Parti’ye düştü; Genel Sekreter Uğur Poyraz, ittifakın seçimin sona ermesiyle sona erdiğini duyurdu.
Millet İttifakı dağılırken
İttifakın dağıldığı saatlerde CHP Merkez Yönetim Kurulu (MHK) üyeleri, Kılıçdaroğlu başkanlığında beş saat sürecek gergin bir toplantıdaydı.
MYK üyelerinin istifası aslında sıradan bir olay, her seçim sonrası tekrarlanan bir formalite. Ancak bu defa ayrı bir önemi var. Nitekim MYK üyeleri seçimin hemen ardından istifalarını vermişler, Kılıçdaroğlu “Birlikte karar verelim” diye ertelemişti.
Eğer Kılıçdaroğlu 28 Mayıs gecesi seçimi kaybettiği anda istifa etseydi CHP’deki şok ve hasarı ağır olacaktı. Şimdi hafif olduğu kanısında değilim ama tipik CHP refleksi, sarsıntıları zamana yaydı. Belki Kılıçdaroğlu’nun istifasıyla gelecek ani bir şok hem seçmen gözünde yenilginin hesabını üstlenmiş hem de CHP’de elzem olduğu apaçık görülen yeniden yapılanmayı hızlandıracaktı. Öte yandan CHP içinde sadece kurultay odaklı başkanlık yarışını bir fetret devrine çevirmesi ihtimali yüksekti. Zamana yayınca şoklar art arda gelmiş olacak ama sancısı da bir defa yaşanacağına zaman içinde tekrar tekrar yaşanacak.
CHP’yi bekleyen sancılı süreç
Neticede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TBMM’de üçüncü defa yemin edip Beştepe’de yeni kabinesini açıklayacağı 3 Haziran günü, kurduğu Millet İttifakı dağılmış Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisinde kurultaya dek çekilip çekilmeme hesabını yapacak.
Zor bir durum.
Şu an CHP yönetiminin hiç yapmaması gereken, zaten bir yıl ertelenmiş kurultayı daha fazla ertelememek, il ve ilçe kurultayları için vites yükseltmek olmalı.
Dağılan Millet İttifakının üyesi Meral Akşener daha 28 Mayıs’tan önce İYİ Parti kurultayının 24-25 Haziran’da yapılacağını ilan etti. CHP’nin de kendi kurultayını yapması, belki yeni bir muhalefet ittifakı doğurabilir. Siyasette kağıt üzerinde mümkün olan her şeyin gerçekleşme ihtimali vardır.
Bu arada hem seçmen hem üyeleri gözünde yenilginin sorumlusu görünen ve sık sık her ağızlarını açtıklarında CHP’ye biraz daha zarar verdikleri apaçık isimleri -onlar istifa diye bir kurumu umursamasalar da derhal tasfiye etmelerinde fayda var.
Hazır henüz görevden ayrılmamışken bu tasfiye sorumluluğu onları o görevlere getiren Kılıçdaroğlu’na düşer. Böylece yeni CHP yönetimini bu dar grupçu anlayışın ağır yükünü taşımaktan kurtarmış olur.
Yerel seçim ve yargı riskleri
Böylelikle Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerden en az hasarla çıkmanın özellikle İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kaybetmemek için toparlanma imkânı bulurlar; bu Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a CHP’nin verebileceği destek bakımından da önem taşıyor.
Çünkü İmamoğlu hakkında siyaset yasağını da içeren hapis cezası yargıda onay sürecinde. Bu kararı zaten bütün seçim sürecini Millet İttifakı aleyhine ve Cumhur İttifakı lehine belirleyen en önemli gelişme görmek gerekiyor. CHP Genel Merkezinde Yavaş ve diğer CHP’li belediye başkanları aleyhine benzeri kararların alınması ve Erdoğan hükümetinin buralara kayyum ataması gibi anti-demokratik adım ihtimalleri dahi değerlendiriliyor.
Dahası, Kılıçdaroğlu artık milletvekili olmadığı için dokunulmazlığı da bulunmuyor. İşlerin o noktaya kadar tırmandırılması hükümet açısında siyaseten riskli olsa da günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki imkânsız görülemiyor.
Yargıdan üzerinden gelebilecek bu tür tehditleri de önlemek için CHP’nin siyasi gerilimi düşürülmesi gerekiyor ki o arada yaralarını sarıp yola devam edebilsin.
Dönüşüm, sarsıntıyı zamana yaydıkça zorlaşıyor, dönüşüm olmadıkça parlak bir gelecek görülemiyor. CHP’nin bu gerçeği de kabul etmesinde fayda var.