TBMM’de 2025 yılı bütçe kanun teklifi görüşmeleri başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2025 yılı bütçe teklifinin geneli üzerindeki görüşmelerin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Enflasyonda düşüş sağlamanın bütçenin en önemli hedeflerinden biri olduğunu söyleyen Yılmaz, “gelecek yıl sonu itibarıyla yüzde 202’nin altında bir enflasyon hedefliyoruz. 2026’da ise tek haneli bir rakamı hedefliyoruz,” dedi.
Yılmaz, “Kamu harcamalarında da 1,5 puan civarında geçen yıl da öngördüğümüzün altında bir kamu harcaması yapmışız. Tasarruf diyoruz ya, işte bunun en somut göstergesi. Kamu harcamalarının milli gelire oranı yüzde 26,9 olacak demişiz, gerçekleşme oranı ise yüzde 25,4. Gelecek yıl bu oranı 23,9’a düşürmeyi hedefliyoruz” dedi.
Bütçe gölgeleniyor
Bütçe görüşmelerini T24 sitesindeki köşesine taşıyan gazeteci Çiğdem Toker, siyasi gündem ile kritik öneme sahip olan bütçenin gölgelendiğini belirtti.
“‘Kaynak yok’ ezberinin bir kandırmacadan ibaret olduğunun, devletin çok kaynağı olduğunun ancak bunu vatandaştan esirgendiğinin yüksek sesle ve sıklıkla anlatılması gerekiyor,” diyen Toker, “ekonomik sorunlar da iktidarın egemenlik kurduğu, kurabildiği gündem girişimlerinde gölgeleniyor,” değerlendirmesinde bulundu.
“Vatandaşın yoksulluğunun, geçim derdinin, günü kurtarmaya çabalarken ezilmesinin biricik kaynağı olan bütçe tercihleri; bu niteliği dolayısıyla daha fazla, daha yaygın yaygın konuşulmayı hak ediyor,” diyen Toker, Yılmaz’ın konuşmasındaki özellikle Kamu-Özel İşbirliği Projeleri (KÖİ) ve vergi harcamaları ile ilgili bölümlere dikkat çekti.
KOİ’lerin karanlık yüzü
Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz, KÖİ modeliyle 2022’den bugüne 77,1 milyar dolarlık 200 projenin sözleşmesinin imzalandığını belirtti.
Yılmaz, KOİ’lerle ilgili mali kaynak eleştirilerine verdiği yanıtta bu projelerin “ekonomik ve sosyal analizinin yeterince yapılmadığını”, projeler olmasaydı Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi yatırımların yapılmayacağını söyleyerek KOİ’leri savundu.
Artan maliyetlere değinen Yılmaz, “Keşke daha fazlası yapılsaydı çünkü bugün yatırım maliyetleri geçmişten çok daha yüksek düzeyde. İyi ki o yatırımları yapmışız zamanında, o günkü maliyetlerle gerçekleştirmişiz ve o günden bugüne de hem ekonomimize hem sosyal hayatımıza katkı sunmuş bu projelerimiz,” ifadelerini kullandı.
Çiğdem Toker, Yılmaz’ın KÖİ projelerinin bütçede yol açtığı tahribata dair bir değerlendirmede bulunmadığının altını çizerek, “Ne bütçe yükünden bahsediyor, ne de döviz üzerinden imzalanmış sözleşmelerin on yıllar sürecek ipoteğiyle ortaya çıkan kara deliklerden,” dedi.
Vergi harcamaları
Toker, Yılmaz’ın 2025 yılı için öngörülen 3 trilyon 5 milyar TL’lik vergi harcamalarının dağılımı ile ilgili verdiği bilgiyi de köşesine taşıdı.
Yılmaz’ın açıkladığı veriler şöyle:
• İstihdam teşviki için prim destekleri: 876,8 milyar TL
• TL tasarruflarının teşviki: 816,7 milyar TL
• Asgari ücret istisnası: 810,4 milyar TL
• Yatırım teşvikleri: 536,1 milyar TL
• Eğitim, sağlık ve sosyal amaçlı destekler: 259,2 milyar TL
• Tarımsal faaliyetlerin teşviki: 199,8 milyar TL
• AR-GE ve yenilik teşvikleri: 147,3 milyar TL
Toker’e göre, vatandaşın asıl gündemini oluşturan yoksulluk, açlık ve eşitsizlik gibi konular başka gündemlerle gölgeleniyor.
Toker sözlerini şöyle sürdürdü: “Tıpkı bebek ölümleri gibi, tıpkı terör örgütü PKK’nın TUSAŞ’a terör saldırısı gibi, tıpkı çocuk, kadın cinayetlerindeki artış konularında olduğu gibi ekonomik sorunlar da iktidarın egemenlik kurduğu, kurabildiği gündem girişimlerinde gölgeleniyor.”
Toker yazısında, önümüzdeki iki aylık bütçe maratonunda “‘yok’ denilen ‘az’ denilen kaynakların nerelere nasıl harcanacağını” ve “vatandaşın ayakta kalma savaşı verdiği, verirken yoklukla sınanıp ezildiği bu dönemde, asıl gündemin, yoksulluğun, açlığın, eşitsizliğin, başka hangi hamlelerle gölgelendiğini” izleyeceğimizi belirtti.