

Masasında süs niyetine Beyaz Toros maketi koyan savcının İmamoğlu’nu da sorgulamış ve Çakır’a söylediğine göre siyasi içerikli uyarılarda bulunmuş.
Ekrem İmamoğlu soruşturmalarında aslında gedik çok ama masasında Beyaz Toros maketli savcı ve İletişim Başkanlığından alınan Fahrettin Altun’un itirafı bu gediklerin şimdiye dek en büyükleri oldu.
İkisi de son hafta su yüzüne çıktı. İkisi de birer gazeteci sayesinde: Biri, Altun’un avukatının Ertuğrul Özkök’e cevabı, diğeri de Ruşen Çakır’ın İmamoğlu mülakatıyla.
Şimdi ayrıntılara girelim, çünkü eskilerin dediği gibi “Şeytan ayrıntıda gizli”.
Gürlek iddianamesi geciktikçe
İmamoğlu soruşturmalarında iddianame henüz ortada yok. Ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek tarafından yürütülen soruşturma şimdiden kamuoyunda ciddi bir güvensizlik sorunuyla karşı karşıya.
Gerçi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Hâkim, savcılarımızı da töhmet altında bırakıyorlar. Bünyelerini sarmış yolsuzluk virüsünü temizlemek, rüşvetçilerle mücadele etmek yerine bu milletin tertemiz evlatlarının şerefiyle oynuyorlar” diye sorunları halının altına süpürüp hâlâ, eğer varsa, ciddi kanıtlarını ortaya dökmemiş savcılara cesaret veriyor. Ama iddianame geciktikçe, AK Parti ve MHP saflarında Gürlek soruşturmasına dair soru işaretleri çoğalıyor. Buna örnek olarak MHP’li Feti Yıldız’ın İmamoğlu’nun tutuklu yargılanmasına tepkisini, AK Partili Şamil Tayyar ve Mücahit Birinci’nin Mehmet Murat Çalık’ın hastalığına rağmen tutukluluğunun devamına verdiği tepkileri göstermek mümkün.
Ancak ilk olarak CHP lideri Özgür Özel’in ortaya attığı, makam masasına süs niyetine beyaz Toros maketi koyan savcı olayı giderek İmamoğlu soruşturmasının hukuki değil siyasi niteliğini daha da açığa vuruyor.
Beyaz Toros maketli savcı
Beyaz Toros, 1990’ların faili meçhul cinayetler döneminde özellikle de Kürt siyasetçi ve iş insanlarını, aktivistleri kaçırılıp öldürülmelerinde sivil polis ve jandarma ekiplerince kullanılan simge otomobil. 23 Temmuz’da 89 yaşında vefat eden Emine Ocak gibi Cumartesi Anneleri bu beyaz Toroslarla kaybedilen çocuklarının peşindeydi ve hala peşinde.
Kürt solunun da unuttuğuna ihtimal vermek istemem ama Türk solu hukuksuzluğun, siyasi amaçlar uğruna, işkence ve can almak dahil her türlü hukuksuzluğu devleti yönetenlere hak gören çarpık anlayışın simgesidir artık üretimde olmayan Renault-12’nin Toros modelinin beyaz renklileri.
Özel, Gürlek’in soruşturma ekibinde yer alan bu savcının adını vermemesine rağmen hakkında “kamu görevlisine hakaret ve tehdit” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. CHP Gürlek ve iki yardımcısını, başında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un bulunduğu Hakimler Savcılar Kuruluna (HSK) şikâyet etti. CHP yine isim vermedi ama bu savcının İstanbul Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosundan Cahit Cihad Sarı olduğunu, kamuoyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Özel’e soruşturma gerekçesinden öğrendi. Çelişki çelişki üstüne.
İmamoğlu: ifademi alan oydu
İmamoğlu’nun ifadesini alanın beyaz Toros hayranı savcı olduğunu gazeteci Ruşen Çakır’ın Silivri Cezaevindeki İmamoğlu ile Medyascope mülakatından öğrendik.
İmamoğlu, “Bu kadar da olmaz, olmamalı” diyerek şunları anlatmış Çakır’a:
• “Masasına Beyaz Toros koyup paylaşan savcı bahsi geçti, biliyorsunuz. Bu savcı, operasyonlar sonrasında adliyede benim ifademi alan savcıdır. İfade sürecinde, ne yazık ki, içi düzmece bilgilerle doldurulmuş MASAK raporları üzerinden kendisiyle aramızda sert geçen bir diyaloğumuz oldu.
• “İfadem bittikten sonra avukatlarımla savcının odasından ayrılmak üzereyken, kendisi ayağa kalkıp bana; “Sayın Başkan, kusura bakmayın. Yarın siz cumhurbaşkanı olursunuz, masanın bu tarafına siz oturursunuz. Ben diğer tarafa geçerim, o zaman da siz bizi yargılarsınız” şeklinde sözler sarf etti.
Savcı kendini siyasetçi mi sanıyor?
• “Bu sözleri duyunca kulaklarıma inanamadım. Masasına yaklaştım ve kendisine cevaben; “Bu nasıl bir söz böyle, savcı bey, benim sizi yargılamak için mi Cumhurbaşkanı olacağımı düşünüyorsunuz? Siz kim, biz kim? Neyin tarafıyız? Biz bu ülkeye adalet gelsin diye uğraşıyoruz. Çok yazık.” diyerek avukatlarımla beraber odasından ayrıldım.”
İmamoğlu’nun aktarımına göre Toros maketli savcı açıkça kendisini siyasi otoritenin parçası halinde görüyor ve öyle bir “Bana bir şey olmaz” özgüveni içinde ki hızını alamayıp bunu da sorguladığı kişiyi siyasi rakibi sayarak söylüyor.
“FETÖ’nün hain kumpas süreçlerini yaşayıp gördükten sonra” demiş İmamoğlu, “Derin kaygılarla bu aklı ve uygulamalarını takip etmemiz şarttır. Bu durum, şerefli Türk yargısı adına çok ciddi bir tehdittir.”
Gelelim Altun’un itirafına
Ertuğrul Özkök önceki bir yazısında 19 Mart’ta İmamoğlu ile aynı saatlerde gözaltına alınıp, hemen bırakılan Serdar Haydanlı’dan söz etmişti. Haydanlı’nın Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının Cumhuriyetin 100’üncü yıl tanıtımını ihale ettiğini de yine CHP lideri Özel ortaya çıkarmıştı. Özkök bu çelişkiyi soruyor, Başsavcılık tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bazı tanıtım ihalelerini de aldığı için gözaltına alınan Haydanlı’nın, Altun’un devreye girmesiyle mi hemen serbest bırakıldığını soruyordu.
Özkök, iki gün önce Altun’un avukatı Sezgin Tunç’un kendisini arayıp bazı belgeleri paylaştığını yazdı. Görevden alındıktan sonra yurtdışına giden Altun adına, Haydanlı’nın 100’üncü yıl tanıtımlarıyla görevlendirilen tek kişi olmadığını söylemeye çalışırken, tam olarak Özel’in iddiasını doğruluyordu.Tunç, Özkök’ün bu yazısı üzerine, sözlerinin çarpıtıldığını söylemiş, Haydanlı’ya verilmiş görev nedeniyle Altun’un yargıya müdahil olmadığını vurgulayan bir açıklama yapmıştı.
“Söylendiğini duydum” gibi şaibeli ifadelerle seçilmiş belediye başkanlarının hapsedildiği bir dönemde, Tunç’un müvekkilini savunma gayretine rağmen Haydanlı örneği de Toros gibi, daha ortaya çıkmamış İmamoğlu soruşturmasındaki büyük gediklerden biri sayılır.


