Yargı kuşatması altındaki CHP’de sinirler gergin. CHP lideri Özgür Özel, İstanbul İl Başkanlığı önünde, görevden alınan İl Başkanı Özgür Çelik, Dilek İmamoğlu ve diğer CHP yöneticileriyle basın açıklaması yaparken.
CHP’nin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimin yargı kararıyla görevden uzaklaştırılıp yerine Gürsel Tekin’in kayyım atanması sadece CHP’yi değil, olduğu gibi siyaset ve siyaset-yargı ilişkilerini karıştırdı. CHP lideri Özgür Özel kararı tanımayacaklarını, Tekin’in partiden ihraç edildiğini ve “İstanbul’u bırakmayacaklarını” ilan etti; CHP direnişe geçiyordu. Buna karşı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Özel’in yargı kararını tanımama beyanını kınadı; Özel’in tutumu hukuk devletine aykırıydı.
Tunç’un söylediklerinde CHP’lileri acıtan bir yön, 8 Ekim 2023’teki İstanbul İl Kurultayına hile karıştırıldığı soruşturmasının bir CHP delegesinin başvurusuyla başlatılmasıydı. Aslında 15 Eylül’de Ankara 42’inci Asliye Hukuk mahkemesinde görülmesi beklenen ve CHP’nin Kemal Kılıçdaroğlu yerine Özgür Özel’i Genel Başkan seçtiği 4-5 Kasım 2023 Kurultayının “mutlak butlan”, yani “yapılmamış sayılmasını” isteyen başvurunun altında da iki CHP delegesinin imzası var; CHP’den ihraç edilen önceki Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile birlikte.
CHP’ye yargı kuşatması
Bu açıdan bakıldığında 2 Eylül’de İstanbul İl Başkanının yargı kararıyla görevden alınıp yerine eskiden CHP’de Genel sekreterlik dahi yapmış Tekin’in atanması, adeta 15 Eylül’de duruşması yapılacak davada CHP’de Özel yönetiminin indirilmesinin provası gibi duruyor.
Adalet Bakanı Tunç, TRT’deki yayınında 15 Eylül’e değinirken hem ceza hem asliye hukuk mahkemelerini ilgilendiren durum olduğuna dikkat çekerek “Tabii her iki dava birbirini etkileyebilecek düzeyde” diyor.
Tabii Mahkeme mutlaka Kılıçdaroğlu ve ekibini CHP’ye kayyım atamayabilir; başkası da olabilir. Atanmış yönetimin önünde 90 günden 1,5 yıla dek uzayabilecek bir “kurultaya götürme süreci” olacaktır. Bu süreç CHP’yi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bir daha aday olabilmek üzere 2027 güzünden itibaren erken seçim ilanına götürme planları çerçevesinde daha keskin iç kavgalara saplanmasının, belki bölünmesinin yolunu açacaktır.
Ankara’da kapalı kapılar ardındaki oyun planının bu olduğu anlaşılıyor.
Simgesel olarak 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından itibaren CHP yargı kuşatması altında görünüyor.
AK Parti ateşle oynuyor
Tunç, Özel’in eleştirirken “Kararın yanlış olduğu söylenebilir, eleştiren hukukçular da var” diyor.
Kimi hukukçular bir siyasi parti kongresinin mahkeme kararıyla yok sayılamayacağı görüşünde, Bakan da farkında elbette.
Bakan ihtiyatlı konuşuyor ama AK Parti gelişmelerden şikayetçi değil. Parti sözcüsü Ömer Çelik, “Yönetimde tartışmadık, yargının işi” diyor.
Özel’in teslimiyeti reddedip hem kendi partisi hem de ve bir kısım muhalif seçmeni hareketlendirmesine rağmen, CHP neredeyse bir yıldır savunma halinde.
Oysa Özel, bu kapının açılmasıyla yarın bir iktidar değişikliğinde, hatta cumhurbaşkanlığı dahil seçilmiş her makamın bir yargı kararıyla iptal edilmesinin mümkün olduğunu söylüyor. Ateşle oynama budur.
Ama amaç her ne pahasına olursa olsun CHP’yi felç etmekse, nasıl olsa iktidar bizde kalır, endişeye yer yok diye düşünenler de olabilir.
Örneğin Özel, “Atatürk’ün kurduğu partiye kapatma davası açmaya yüzleri tutmadığı” için bu yolla CHP’nin “ortadan kaldırılmak” istendiğini söylüyor. Oysa önümüzdeki seçimde sandıktan çıkabilecek bir CHP istenmiyorsa, yargı yoluna CHP’ye kapatma davası seçeneği de masada olduğu görülmeli.
