Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Apo’nun kendi içeride, ismi Meclis duvarlarında, iktidar kulislerinde

Yazar: Murat Yetkin / 08 Ekim 2025, Çarşamba / Oda: Siyaset

Dün hem MHP lideri Bahçeli hem DEM Eş Başkanı Hatimoğulları Meclis heyetinin İmralı’da Öcalan ile görüşmesini istedi. Ama henüz Meclis Komisyonuna resmen başvuran yok, herkes topu birbirine atıyor. Ve ilk kez Maclis’te “Bıji Serok Apoo” sloganları atıldı. (Grafik: Türkiye Gazetesi)

Dün, 7 Ekim günü MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclis Grubundaki konuşmasında, Terörsüz Türkiye Komisyonundan bir heyetin İmralı’ya gidip “PKK’nın kurucu önderliği”  ile görüşmesini ve adını anmadan Öclan’dan da Suriye’de PKK bağlantılı SDG’nin Şam’daki Ahmed Şara yönetimiyle vardığı 10 Mart mutabakatına uymasını söylemesini istedi.
O sırada SDG lideri Mazlum Abdi ve heyeti, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ve CENCTOM Komutanı Orgeneral Charles Cooper himayesinde Şam’da Şara ile görüşüyordu. O sırada MİT Başkanı İbrahim Kalın, Mısır’da Hamas’ı Trump planına razı etme toplantısındaydı, o konuya birazdan geleceğiz.

Önce MHP, Sonra DEM

Bahçeli’nin konuştuğu aynı Meclis salonunda iki saat sonra DEM Parti toplantısı yapıldı. Toplantıyı yöneten DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit 1 Ekim’de “Öcalan’a özgürlük” amacıyla Diyarbakır’dan yola çıkıp o gün Ankara’ya ulaşan “Barış Anneleri” grubunu selamladı; onlar da Bıji Serok Apo- Yaşasın Başkan Apo” sloganıyla karşılık verdiler. DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlulları, Bahçeli’nin bir yıl önce, 22 Ekim’de Öcalan’dan silah bırakma çağrısı yapmasını isterken bahsettiği ve serbest kalması yolunu açan “Umut hakkını” hatırlattı; iş gelip Öcalan’ın serbest bırakılmasına dayanıyordu.
Böylece iki saat arayla, Bahçeli’nin tanımıyla, PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ın ismi Meclis salonlarında, kulislerinde övgüyle anılmış oluyordu.
Tabii buna Türkiye’de ifade özgürlüğünün hangi düzeylere yükseldiğinin göstergesi olarak da bakabilirsiniz, eğer son olarak gazeteci Fatih Altaylı’nın, siyasetçi Hüseyin Kocabıyık’ın söyledikleri nedeniyle tutuklandıklarını görmezden gelebilirseniz.
Ama bu durumun ifade özgürlüğüyle değil, siyasi tıkanmışlıkla ilgisi var.

Sadece Meclis de değil

Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum, Meclis bünyesinde “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” adıyla kurulan Terörsüz Türkiye Komisyonun İmralı’ya gidip Öcalan’ı “dinlemesinin” ne “teröristin ayağına gitmek” ne de “teröristle müzakere etmek” anlamına geleceğini yazdı.
İyi de Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, “artık dinlemelerin sona ermek üzere olduğu” uyarısıyla ve haklı olarak henüz kimsenin TBMM Komisyonuna “İmralı’ya gidelim” önerisiyle gelmediğini söylüyor.
Bunu en çok isteyen DEM, onu en çok destekleyen MHP ama ikisi de öneriyi resmileştiren taraf olmak istemiyor.
Bugün Öcalan’ın kendisi çeyrek asırdır içeride, ismi ise Meclis duvarlarında yankılanıyorsa ve herkes topu birbirine atıyorsa ortada bir düğümlenme var demektir.

En Büyük Düğüm Suriye’de. Şam ile SDG arasındaki 10 Mart anlaşmasından önce Türkiye açısından daha az karmaşık bir resim vardı. Öcalan 27 Şubat’ta silah bırakma çağrısı yapmış, PKK’nın yanıtı bekleniyordu. Konuşarak olmazsa Erdoğan’ın Suriye düğümünü İskender usulü, askeri harekatla çözeceği konuşuluyordu.
İsrail’in sahneye çıkması her şeyi değiştirdi.

SDG: Anayasa Tamam, Sıra Orduda

İsrail’in Dürzi ayaklanmasını destekleyip SDG’ye cesaret vermesi, o arada İran’a vurduğu darbeyle sahadaki elemanlarını tırpanlaması ardından SDG 10 Mart anlaşmasından yan çizmeye başladı.
Tom Barrack’ın yanında SDG’yi 2015’te kurduran ABD Merkezi Kuvvetlerin (CENTCOM) bugünkü komutanı Cooper ile Mazlum Abdi’yle görüşmeye “Kuzey Suriye’ye” gittiği gün Halep’te SDG ile Suriye ordusu arasında çatışma çıktı.
Sonra Amerikalılar, Abdi’yi alıp Şara’ya götürdü. Görüşmeden çıkan tek somut sonuç, zaten belki de bu görüşmenin sonuçsuz kalmaması için kışkırtılmış olan Halep’te ateşkes oldu.
Ancak SDG, Kürt medyasında Şam görüşmelerinin içeriğini paylaştı. Buna göre, “10 Mart anlaşmasının hızlanması” için, Anayasanın “tüm bileşenlerin temsilini garanti altına alacak şekilde” düzenlenmesi üzerinde “uzlaşmaya varılmış” ancak orduların tek çatıda birleştirilmesi üzerinde tartışma çıkmıştı.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani bugün, 8 Ekim, Ankara’da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la durum değerlendirmesinde.
Meclis, İmralı’ya heyeti tartışadursun, Suriye’de, Meclis’i de etkileyecek soru şu: Barrack, SDG’yi Türkiye’nin taleplerine yaklaştırmaya mı çalışıyor, yoksa Türkiye’yi SDG’nin taleplerine mi?

Hamas’ı Övenler SDG’yi de Övecek mi?

AK Parti’nin gayrı resmi Arap işleri ideoloğu Yasin Aktay yazdıktan sonra iktidar çizgisindeki medya yorumcuları, adeta aynı yerden işaret almış gibi, bazen aynı cümlelerle, Trump’ın Gazze Planına nasıl “zekâ ürünü” bir yanıt verip, plana karşı çıkmadan nasıl müzakere kapısı açtığını övmeye başladılar.
Acaba aynı övgüyü SDG için de düzmeyi düşünürler mi? Çünkü SDG de 10 Mart anlaşmasına bağlı olduğunu söyleyip onu çıkarlarına uygun hale getirmeye uğraşıyor.
Ama arada bir fark var. SDG’nin arkasında ABD himayesi ve dolaylı yoldan İsrail’in saklamaya gerek duymadığı sopası var.
Meclis konuşmasında iktidar müttefiki Bahçeli ise Öcalan’ın SDG’ye silah bırak demesiyle bırakacağını ümit ediyor.
Oysa düne kadar Hamas’a aktif ya da örtülü destek veren Katar, Türkiye gibi ülkeler, şimdi Hamas’ı Trump planını kabul etmezse artık Hamas’ı onların da kurtaramayacağını söylüyor.

Bir Yanda Hamas, Diğerinde PKK

Türkiye’yi MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Temsil ettiği Hamas’ı ikna görüşmelerinin, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’e saldırmasının ikinci yıldönümünde ve Müslüman Kardeşleri terör örgütü sayan Mısır’ın Şarm el Şeyh şehrinde yapılması dahi çok şey anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas’ı Filistin Ulusal Kurtuluş Savaşçıları ilan etmişti. Bugün Türkiye Hamas’ı silah bırakarak Filistin halkının kalanının İsrail’in imha siyasetinden kurtarmayı amaçlıyor. İnsani açıdan doğru, siyasi açıdan doğru yönü ağır basan bir özeleştiri sayılmalı. Filistin halkı silahların gölgesinde olmayan siyasetçilerle belki kendisine uluslararası toplumda, dostlarının yardımıyla daha iyi yer tutabilir.
Ama Hamas’ın silahsızlandırılmasıyla PKK’nin silahsızlandırılıp Meclis çatısı altında demokratik siyasetle bütünleşmesini birbirinden ayrı düşünmemek gerekiyor. Meclis duvarlarında Apo sloganları yankılanırken bu perspektifi gözden kaçırmamak gerekiyor.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Bahçeli, Barrack, Bıji Serok Apo, Hamas, PKK, SDG

OKUMAYA DEVAM EDİN

Akşener-Kılıçdaroğlu aday, Erdoğan seçim kararı arifesinde
Seçmen donmuş mu, yoksa hareketli mi?
İklim değişikliği artık milli güvenlik sorunu
  • Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?4 Aralık 2025
  • Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin3 Aralık 2025
  • Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı3 Aralık 2025
  • CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor2 Aralık 2025
  • Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz2 Aralık 2025
  • Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti1 Aralık 2025
  • Askeri Havacılıkta Türkiye’den Bir İlk: Kızılelma Hava Hedefini Vurdu1 Aralık 2025
  • Özel CHP’ye Direniş ve İktidar Vadetti: Bu Yeninin Eskiyle Mücadelesi30 Kasım 2025
  • Karadeniz’deki Tanker Saldırılarını Ukrayna Üstlendi, Türkiye Tepkili30 Kasım 2025
  • DEM Konuştu, PKK Konuştu, AK Parti de MHP de Susuyor29 Kasım 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP