Bahçeli, Arınç’tan sonra şimdi de Kılıçdaroğlu’nun başını istiyor Erdoğan’dan. MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan Arınç’ı “ahmak” diyerek göndermesini istediği 24 Kasım konuşmasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da “acilen” hapse attırmasını istedi. MHP yönetiminde İYİ Parti lideri Meral Akşener’i de yargı yoluyla Meclis dışına atma çabaları öteden beri biliniyor. Erdoğan hukuk, ekonomi ve siyaset reformlarından söz ederken, ortağı Bahçeli, muhalefet liderlerinin hapse girmesi, Selahattin Demirtaş gibi zaten içeride olanların da orada kalmasını çıkış yolu olarak görüyor. Ancak her talebi yerine geldikçe yenisini isteyen Bahçeli’nin görmek istemediği bir şey var.
Bahçeli’nin görmek istemediği şu: Erdoğan, Cumhurbaşkanı kalmak için her şeyi göze alabileceğini, aile içi rahatsızlığı göze alarak, damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından göndererek gösterdi. Yetmedi, AK Parti’nin kuruluşunda Abdullah Gül ile birlikte üç temel direği olan Bülent Arınç’ı da gönderdi. Dahası arkasından teneke çaldırmadığı kaldı.
Albayrak ve Arınç’ı gözünü kırpmadan defterden silebilen Erdoğan’ın, Bahçeli’ye tahammülü sınırsız mıdır? Soru budur.
Kılıçdaroğlu’na tehlikeli saldırılar
Yine tehlikeli bir oyun tezgahlıyor sanki birileri. Siyasi tarihimizde fiziki saldırılar hep CHP liderlerine yapıldı. 1950’lerde İstiklal Savaş kahramanı İsmet İnönü ileri yaşında tartaklandı, yumruklandı, Yunanistan ordularının işgalinden kurtardığı şehirlere sokulmadı, taşlandı. Meclis çalışmalarından yasaklandı, milletvekilliği düşürülmek istendi. 1970’lerde Bülent Ecevit aynı şekilde taşlandı, suikast girişimlerine uğradı. 2010’larda Kılıçdaroğlu PKK’nın suikast girişimine hedef oldu, şehit cenazelerinde kışkırtılan kişilere yumruklatıldı, Alaattin Çakıcı’nın hakaret dolu tehditlerine maruz bırakıldı. Şimdi de Meclis dışına itilmek, hapse atılmak isteniyor.
Kılıçdaroğlu’nun “yapmazsanız namertsiniz, bir canım var, vatana feda olsun” karşılığı verdiği MHP girişimi 14 Kasım 2020’de yapıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir grup MHP’nin suç duyurusu üzerine Kılıçdaroğlu aleyhine fezleke hazırlayarak TBMM’ye gönderdi. Bu TBMM tarihinde ilk kez görülüyordu. MHP Genel Başkan Yardımcılarından oluşan bir komite, adeta “halk mahkemesi” mantığıyla Kılıçdaroğlu’nun suçluluğuna kanaat getirmiş, Başsavcılık da bunu uygun bulmuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısının, Eylül ayında devletin zirvesini buluşturan bir törenle evlenmesi medyaya konu olan Yüksel Kocaman olduğunu hatırlatalım.
Erdoğan’a diyet mi ödetiyor, yoksa…
Kılıçdaroğlu aleyhine Meclis’te bekleyen başka fezlekeler de var aslında; Cumhurbaşkanına hakaretten, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hakaretten olanlar dahil.
Bahçeli’nin “acilen” uygulanmasını istediği ise 14 Kasım’da hazırlanan fezleke. Gerekçesi, Kılıçdaroğlu’nun Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın yıllardır devam eden yargılanmalarına tutuklu olarak devam edilmesi. Yani Arınç’ın makamına mal olan aynı gerekçe.
Erdoğan yargı reformu dedikten sonra sadece MHP çevrelerinde değil, ama başta MHP’de ortaya çıkan rahatsızlığın temel nedeni bu. İsteniyor ki, muhalif seslerin teröristlikle, casuslukla suçlanarak hapiste tutulmasına devam edilsin, meydan boş kalsın.
Erdoğan’ın bir dönem en kritik yasa taslaklarını hazırlamış olan eski Başbakanlık Müsteşarı ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, Albayrak olayı sonrasında sessizce Beştepe kadrosuna alınmasının nedeni yeni yasa hazırlıkları. Ala daha önce Diyarbakır Valiliği de yapmış Kürt meselesine de hâkim bir isim.
Bahçeli, 24 Kasım konuşmasında “rota değişikliği” söylentilerinden duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etti. Bu süreçte Bahçeli, Erdoğan’a sürekli olarak oturduğu koltuğu kendisine borçlu olduğunu hatırlatma ihtiyacı duyuyor, adeta diyet ödetmek istiyor. Ama dediğimiz gibi görmek istemediği, kendi siyasi hedefi için en yakınlarını silmekten çekinmeyen Erdoğan’ın tahammül sınırı dolarsa kendisinden de vazgeçebileceği.