Aslında bir adalet skandalı ile daha karşı karşıyayız. Mayıs-Temmuz 2013’teki Gezi Protestoları aleyhine açılan ilk davada sanıklar beraat etmişti. Bu dava 2019’da Anayasa Mahkemesinin Osman Kavala’ya tahliye kararı vermesi ardından yeniden açıldı. Dava yeniden açılırken İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından geniş yetkilerle soruşturmaları yürüten İrfan Fidan olmuştu. Fidan 2020 Kasım ayında
Gezi davası kararları 6. ayını doldurdu. İki hafta sonra ise İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik davanın duruşması olacak. Gezi kararları toplumun önemli bir kesiminin vicdanını yaralayan kararlar olarak kayıtlara geçtiler. Keza Ekrem İmamoğlu’na açılan davanın İstanbul seçimlerinin rövanşı olduğu ve hatta 2023 seçimlerini etkilemek amacı güttüğüne yönelik yaygın inanç malesef yargının bağımsızlığına gölge düşürüyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı sonrasında İsveç ve Finlandiya NATO’ya üye olmak istemiş ancak kararların oy birliğiyle alındığı Batı askeri ittifakında Türkiye’nin terörle mücadelede ortaklık onayına takılmıştı. Son hafta içinde Türkiye’yi ikna girişimleri gözle görülür şekilde arttı. Yeni İsveç Başbakanı Ulf Kristersson 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektupta Türkiye’yi ziyaret etmek ve konuyu görüşmek istediğini söylemişti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Ankara’da savcılık soruşturması ardından 27 Ekim’de çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. 26 Ekim’de İstanbul’daki evinden gözaltına alınarak Ankara’ya getirilen Fincancı, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemlerin tamamlanmasının ardından Adliyeye götürüldü. TTB Başkanı, savcılığa ifade verdikten sonra,
Meclis kulislerinde biraz gözlem yapmak, toplantılara girip vekillerle konuşmak yetiyor: hem iktidar hem muhalefet cephesinde yeni sancılar ve yani arayışlar, yeni gelişmelere gebe. Kendi kalesine gol atan atana. Son günlerde en çok iz bırakan ve hala tartışılan iki kendi kalesine golden birisi AK Partili Mahir Ünal’ın Cumhuriyetle Arap alfabesi gitti Türkçe bitti gafıydı. En sert
Avrupa Birliği Komisyonu 2022 yılı Türkiye gözlem raporunu yayınladı. Uzun uzun tartışmayı hak ettiği halde raporun ülke gündemine girmesiyle çıkması bir oldu adeta saman alevi gibi söndü. AB raporu bir yandan Türkiye’deki hak ve özgürlükler üzerine haklı tespit ve eleştiriler getirirken diğer yandan Kıbrıs, Ege Adaları ve Doğu Akdeniz’deki çekişmeli menfaat konularını Güney Kıbrıs Rum
Günümüz politik sisteminde en çok önemsememiz gereken sorunları hiçbir şekilde konuşmuyoruz. Türkiye’de ne iktidar ne de muhalefet ne biyoçeşitlilik krizini, ne iklim krizini konuşuyor. Bu problemlere yönelik bir plan var mı? Bunu da kimseden duymadık, dolayısıyla bilmiyoruz. Ancak unutmamız gereken bir şey var ki, yaşadığımız gezegen 30 yıl sonra bugünkü halinden uzak yaşanmaz bir gezegen
Seçmen tercihlerini kendilerine çekme gayretindeki siyasetçiler ve partileri kampanyalarını yürütmeye çoktan başladılar. Peki seçmenler hangi konulara dikkat ediyor ve oy tercihleri ile bu konulardaki performans değerlendirmeleri arasında nasıl bir ilişki var? Seçmenlerin seçim kampanyalarında gündemdeki her konuyu aynı düzeyde önemsemediği açıktır. Türkiye seçimlerinde örneğin ekonomiye dair tartışmaların görece daha önemli olduğu sık sık dile getirilmektedir.
Dün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ aradı. 28 Ekim Cuma günü saat 16’da Ankara Arena’da AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilecek “Türkiye Yüzyılı” vizyonunun ilanı için basına davetini iletti etti. Daha ben yanıt vermeden ekledi: Lütfen hemen karar vermeyin, Çarşamba gününe dek söyleyebilirsiniz kararınızı. Vizyon aslında “21’inci yüzyıl
2016 yılından bu yana Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, T24 internet sitesi için “Kürt Sorunu nedir?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kürt sorununun Türkiye’nin “en temel sorunlarının başında” geldiğini belirten Demirtaş, “Kürt sorununu silahsız, şiddetsiz, çatışmasız oturup konuşarak, birbirimizi anlayarak, anlatarak, anlaşarak barış içinde çözmeliyiz,” dedi. Demirtaş, “Bu sorun, ülkemizin









