Şehirleşmenin yoğun yaşandığı bu çağda biyoçeşitlilik algımız yeniden şekilleniyor ve belki de biyoçeşitliliğin yeniden yazıldığı hikayeler ortaya çıkıyor. Nasıl mı? Bu yazının odak noktasında geçmeden önce biyoçeşitliliğin dönüşen yüzünü bize gösteren ilginç bir hikayeyle başlayayım: Fransa ile Portekiz arasında oynanacak Euro 2016 finalinin heyecanı artarken, Paris’teki devasa Stade de France’ın yer görevlileri sıradışı bir kararla
İnsanoğlu, çevrelerini kendi izleriyle yeniden şekillendiriyor; ve şehirler ise, Dünya üzerindeki en belirgin dönüştürülmüş alanlardan birini oluşturuyor. Yeni araştırmalar, kentsel ortamların yaşamın evrimsel seyrini dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Toronto Mississauga Üniversitesi’nden evrimsel biyologlar ve Washington Üniversitesi Kentsel Ekoloji Araştırma Laboratuvarı gibi kuruluşların yürüttüğü bir araştırma, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde paralel evrimin izlerini sürmeye çalışıyor. Science
Bu yılın başından itibaren yaşadığımız Kovid-19 salgını nedeniyle çevremize olan duyarlılığımız arttı. Artık doğaya farklı bir gözle bakar olduk. Çoğumuz çevremizdeki canlıları farklı bir şekilde duyar ve gözlemler olduk. Esasında her birimiz yaşadığımız gezegeni paylaştığımız diğer türlere saygılı olmamız gerektiğinin farkına vardık. Bu dönemde dünya nefes aldı, somut veriler gördük, Diğer kavramların yanında biyoçeşitlilik diye
Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişimi hayatın birçok alanında farklı etkilere neden oluyor. Örneğin, iklim değişimi insan sağlığını tehdit eden mikropların neden olduğu salgınların ortaya çıkmasını sağladığı gibi, biyolojik çeşitliliğin bileşenleri olan türlerin hayatta kalma becerilerini etkileyen diğer olumsuz süreçlerin gözlenmesine de sebep oluyor. Bu gözlemlerin de çok uzun yıllara yayılmasına gerek yok artık.