19 Mayıs 1919 Türkiye’nin Türkiye olması tarihinin dönüm noktasıdır. Bazı askeri tarihçiler Kurtuluş Savaşının başlangıcını 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi, silah bırakışma anlaşması olarak alırlar. Aslında silah bırakan, bıraktırılmak istenen sadece Osmanlı idaresindeki Türk ordusudur. Ordudaki direniş silah bırakmayı reddetme, saklama şeklinde başlamıştır. Kimi tarihçiler direniş ruhunun aslında 1915 Çanakkale’de ateşlendiği gerçeğinden yola çıkarak Çanakkale’yi
Birgün gazetesinin Pazar eki “Felaketle geldi, rezaletle bitti” başlığını atmış. Ben “Gelen gideni aratmasın” dileğimi kayda geçireyim. Felaket Kahramanmaraş-Hatay depremleriydi, rezalet ise Türkiye futbol kupasının “Bir avuç dolar için” Suudi Arabistan’da oynamaya kalkıp Atatürk duvarına çarpılması ve Türkiye’nin cümle aleme rezil edilmesi. Doğrusu ben Suudi Arabistan’daki futbol rezaletine 2023’ün son rezaleti derken dahi tereddütle yazıyorum:
2023 yılı, yaşadığımız deprem felaketleri, dış politikada ABD ile F-16 satın alımı, İsveç’le NATO üyeliği, İsrail’le Gazze savaşı nedeniyle karşılaştığımız onca sorun, terörle mücadelede verdiğimiz şehitler yetmezmiş gibi son günlerinde bir de Riyad’daki futbol krizine sahne oldu. Türk milleti olarak en büyük hasletlerimizden birisi de bir birlerimizi suçlamak. Lügatimizde suçu kendimizde aramak, ya da özeleştiri
Suudi Arabistan’da 29 Aralık’ta oynanacak Turkcell Süper Kupa final maçına Suudi yetkililerin “Atatürk ambargosu” sebebiyle çıkmama kararı alan Galatasaray ve Fenerbahçe takımları heyetleri, sabaha karşı kalabalıkların tezahüratları ile İstanbul’a döndü. İstanbul ve Sabiha Gökçen Havalimanlarına gelen takımları desteklemek isteyen taraftar, havaalanlarında futbolcuları tezahüratla karşıladı. Fenerbahçe Sabiha Gökçen Havalimanı’na, Galatasaray takımı ise İstanbul Havalimanı’na indi. Uçakların
Çocukluğumdan ilk hatırladığım gazete başlıklarından biri “Dur tarih vur Türkiye”dir. Yanlış anlamayın, savaşa girmiştik de o yüzden bu başlık atılmış değildi. Türkiye Futbol Milli Takımı, ertesi gün Avusturya ile maç yapacaktı. Gülmeyin, çok okunan gazetelerden birinin maç anonsu sayfasında koca puntolarla atılmıştı bu başlık. Aslına bakarsanız, tamamen boş bir laf değildi, kimi bilgi kırıntıları içeriyordu.
Murat Yetkin, erkek mill futbol takımının Hollanda’ya 6-1 yenilmesine rağmen sergilediği şımarıklıkla kadın millî voleybol takımının (Hollanda’yı yenerek) Avrupa üçüncülüğüne rağmen sergilediği vakar ile ilgili yazıp yazamayacağımı sorduğunda ilk aklıma gelen, daha bu yaşında yanlış rotaya girmiş ve de şımarmış küçük futbolcu “Ekşi” oldu.Başarısızlık nedenlerini sıralamak için ben de çokları gibi -tepkiler sonucu “yolları ayıran”-
Galatasaray futbol takımının 12 Temmuz’da Olimpiakos ile hazırlık maçı için gittiği Yunanistan sınırında Covid-19 testlerinin yetersiz bulunmasını protesto ederek geri dönmesi, Türkiye’deki kovit salgının turizm sezonuyla birlikte yeniden artışa geçeceği endişelerini artırdı. Dokuz güne çıkarılan Kurban Bayramı tatili sırasında artması beklenen yurtiçi hareketlilik ekonomik sıkıntı içindeki turizm sektörünü umutlandırıyor ancak sağlıkçıları endişelendiriyor.Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
Epey zamandır spor basınının gündelik hay huyundan uzakta olmak ne iyi bir şeymiş, şu son birkaç günde daha iyi anladım. Uzunca aradan sonra bir vesileyle sosyal medyaya futbol tarafından bakmak durumunda kalınca başıma iş aldım. “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” misali ve parmaklarım da eski alışkanlıklarını özlemiş olmalı ki bu satırları yazarken buldum
Bir kere görüntüye göre Erdoğan topa sağ ayağının dışıyla vuruyor. Trabzon efsanelerinden Ünal Karaman’ın* imza vuruşu. Yani Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili attığı övgü tweetinde her “büyük” takımdan bir futbolcuyu anarak bir “denge siyaseti” gütmüş ama Ünal vuruşunu gösterdikten sonra Trabzonspor’un (da) bir oyuncusuna ayrıca yer vermesine gerek dahi yoktu. Trabzonlular zaten
En yaşlı üye sıfatıyla Birinci Meclis’in açılışını yapan Sinop Milletvekili Mehmet Şerif’in adı TBMM’nin 100. kuruluş yıldönümü nedeniyle Türkiye’de anılmış oldu. Özellikle “Saygıdeğer hazirun; hilafet ve hükümet merkezinin geçici kaydıyla yabancı kuvvetler tarafından işgal edildiği, bağımsızlığın her bakımdan kısıtlandığı bilinmektedir. Bu vaziyette baş eğmek, milletimize teklif edilen yabancı esaretini kabul etmesi demektir” sözleri dikkati çekti.