Sonunda ben de Covid-19 mağdurları arasındaki yerimi almış bulunuyorum. Böylece, son birkaç aydır sıkça sorduğum “Herkes korona oldu, benim gibi o kadar hareket halinde olan biri nasıl olmadı” sorusunun yanıtını da almış oldum! Vaka sayısı yüz binlere yaklaştığında, o kadar riskli durum yaşamışken değil de, rakam on binlere düştüğünde virüse yakalanmak biraz tuhaf geldiğinden bu
Bu yazıyı yazarken nefesimi tuttum salgın yönetiminin ilan edeceği kararları bekliyorum. Bu kez olsun bilimin sesine kulak vermelerini umut ediyorum. Hepimiz için.Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) bugün, 12 Nisan’da bir duyuruda bulundu. Salgını en yakından izleyen ve yükünü en çok çeken uzmanlar geldiğimiz durumun çok ağır olduğunu söylüyor ve acilen beş önlem
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha önce “aynı kıbleye dönüyoruz” diye samimiyetine inandığı Fethullah Gülen tarafından kandırıldığını söylemişti. Gerçeği ancak Fethullahçılar darbeye kalkıştıklarında görebilmişti. Cumhurbaşkanımızın iyi niyetinin Temmuz 2018’de Hazine ve Maliye Bakanı yaptığı damadı Berat Albayrak’a bağlı Merkez Bankası tarafından da istismar edildiğini de Kasım 2020’de gördük. Meğer kasada para kalmamıştı ama bunu bütün yürütme gücünü
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 25 Kasım’da açıkladığı korona virüs Covid-19 tablosu bir anda ne kadar vahim bir durumda olduğumuzu resmi planda da ortaya çıkardı. Türkiye bir anda dünyada en kötü durumda görünen ülkeler sıralamasına düştü. Durumun böyle olduğunu Türk Tabipler Birliği (TTB) aylardır söylüyordu. Koronavirüs salgınında bulaşma, hasta ve vefat sayılarının açıklanandan kötü olduğunu büyükşehirlerin
Basınımız düğün ve Covid haberlerini seviyor. Şöyle bir tarama yaptığınızda damatla gelinin düğünde virüs kaptığı hikayesinden başlayarak ilginç bir dünyaya giriyorsunuz. Ama benim favorim Bursa’dan yerel Yeni Dönem gazetesine referansla “az okunan ama ana akım denen” gazetelere “kaynana düğüne katılanları yaktı” şeklinde düşen haber. Haberin, filyasyon ekiplerinde çalışanlara dayanarak iddia ettiğine göre PCR testi pozitif
Hafta sonu yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edilip sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla kaldırılması yeniden kafaları karıştırsa da Türkiye’nin Covid-19 ile üç aylık mücadelesinde korkulanın başa gelmediği, görece bir başarı sağlandığını söylemek mümkün. Çok kısıtlayıcı tedbirlere gidilmemesine rağmen, yaklaşık bir aylık bir sürede vaka sayısında zirveye ulaşılması, bu görece başarının altına yatan sebepleri araştırma ihtiyacını
Koronavirüs Covid-19 ile mücadele yöntemleri çerçevesinde hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulaması devam ediyor. Bu yöntemin etkili olup olmadığını tartışmak gerekiyor. Bulaşıcı hastalıkların kontrolü için kullanılan birkaç mekanizma vardır. Birincisi bulaşıcı hastalığın görülmeye başlandığı ilk anlarda, sayılar henüz küçükken enfeksiyon sınırlanmaya çalışılır. Koronavirüs salgınında bunu ancak, 2002’deki SARS salgını nedeniyle salgın kontrolü konusunda önemli bir
Bir önceki yazımda, tam karantina uygulamasını geciktirmenin artan maliyetlerini araştıran çalışmamıza değinmiştim. Bu yazıda COVID-19’un Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini ve çözüm önerilerini içeren araştırmamızın ilk sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Koç Üniversitesi’nden Cem Çakmaklı, Sevcan Yeşiltaş, Muhammed Ali Yıldırım ve University of Maryland’den Şebnem Kalemli-Özcan ile beraber yürüttüğümüz araştırmamızda, belirli varsayımlar altında elde ettiğimiz sonuçlar şöyle özetlenebilir:Ekonomi
Uzun süredir devlet, medya, bildiğim, okuduğum, dinlediğim tüm doktor, halk sağlıkçıları ve politikacılar tarafından yapılan “evde kal” uyarılarına beraber şahit oluyoruz. Sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da durum aynı. İnsanlığın tarih boyunca üzerinde en mutabık kaldığı konu olabilir “karantina mecburiyeti ve hiçbir şartının sorgulanmaması”.Normalde ülkemde görmeye hiç yabancı olmadığım bu “sorgulama yapmadan teslimiyet” durumu şu
- 1
- 2