Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı” temalı toplantıda AK Parti’nin aile ile ilgili düzenlemeleri öngören yeni anayasa değişikliğini önümüzdeki hafta Meclise sunacağını söyledi. Erdoğan, açıklamasında, “Başı açık veya başı örtülü tüm kızlarımızın, hanım kardeşlerimizin eğitim ve çalışma haklarını güvence altına alacak, ayrıca aile kurumumuzu sapkın akımların tehdidinden koruyacak bir anayasa değişikliği teklifi hazırladık. İnşallah
Bir süredir İran’da Mahsa Amini’nin başını yasalara uygun örtmediği sebebiyle tutuklanması ve tutukluluğu sırasında süpheli şekilde ölmesini takip eden protestoları takip ediyorduk. Üzerine, geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kadınların baş örtme-örtmeme hakkını yasal güvenceye bağlama yönünde yaptığı ses getiren açıklama geldi. Neticede, örtünme konusu Türkiye’de yıllar sonra gündem oldu. Başörtüsü gündemi iktidara mı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu son bilimsel gelişmeleri yerinde incelemek ve neo-liberalizm karşıtı siyasetçilerle görüşmek üzere 9 Ekim’de Amerika Birleşik Devletleri’ne yola çıktı. 9-13 Ekim tarihleri arasında ABD’de ziyaretlerde bulunacak olan CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ilk durağı Boston kenti olacak. Kılıçdaroğlu’na seyahatinde Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Genel Sekreter Selin Sayek
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü kanunu önerisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “kanun yetmez, anayasayı değiştirelim” çıkışı ile hızla bir siyaset mutabakatına dönüştü. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bir gün içinde hazırladıkları birkaç maddelik anayasa değişikliği taslağını önümüzdeki pazartesi günü cumhurbaşkanına sunacaklarını açıkladı. Kitlelerin oyunu devşirme yarışıyla, katı laiklik zihniyetinin ortaya çıkardığı, AK Parti iktidarında bir yola
Seçim atmosferine girildikçe siyasette riskli ve geri tepme ihtimali yüksek adımlar atılıyor. Başka örnekleri de verilebilir ama Meclis’in açılışıyla birlikte gündeme getirilen iki yasa tasarısı da bu çerçeveye oturuyor. AK Partinin TBMM’ye taşıdığı ve gazetecilik örgütlerinin “Sansür yasası” olarak protesto ettiği yeni basın yasa tasarısı 4 Ekim’de görüşülmeye başladı. Aynı gün CHP de “Başörtüsü yasası”
“Özgür medyayı susturmak için başka arayışlara giriyorlar” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Ekim’de partisinin grup toplantısında, yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte Meclis Genel Kurulu gündemine ilk sırada alınan Basın Kanunu değişiklik önergesini bu sözlerle eleştirdi. Basın meslek örgütleri tarafından “dezenformasyon yasası” olarak tanımlanan bu yasa değişikliği, Basın Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle gazetecilik aktivitesini genel bir dezenformasyon
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Yanımda mısınız?” sorusu partililere hitaben “kızım sana söylüyorum” parti dışındakilere de “gelinim sen de anla” misaline benziyor. CHP liderinin bu sorusu, cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda parti içinde ve dışında kendisini “destekleyenler”, “karşı çıkanlar” ve “tavrını belli etmeyip zarar verenler” olarak ayrılabilecek en az 3 kesim olduğuna işaret ediyor. Yaptıklarıyla
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisine üçüncü “benimle misiniz, değil misiniz?” çıkışı diğer ikisinden daha sert oldu. Daha önce CHP’de de gideni tutmayacağım demiş, “Beşli çete” ile irtibat içinde olanları istemediğini söylemişti. Ama bu defa istemeden zarar verenlerin yanı sıra bilerek zarar verenler ve olan bitene sessiz kalanları da topa tuttu. Kılıçdaroğlu’nun bu sert çıkışı bir
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Amerika Birleşik Devletleri seyahati öncesinde CHP grubuna sert disiplin mesajı verdi. Yeni yasama yılı öncesinde CHP parlamento grubu ile 22-25 Eylül’de İzmir Seferihisar’da gerçekleştirilecek iki günlük kampa giren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “benimleyseniz benimle olduğunuzu artık hissetmek istiyorum” dedi. Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisi mensuplarına hitaben yaptığı konuşmada “Ama şunu
Muhalif kesimde cumhurbaşkanı adaylığı konusu zihinleri son derece meşgul etmekle birlikte bu konularla ilgili yazıp çizen, fikir bildiren kesimler üzerinde ciddi bir mahalle baskısı da oluşmuş durumda. Pek çok konunun aksine bu konu sağlıklı biçimde konuşulamıyor, süreç deliberasyondan oldukça uzak işliyor. Bu durum, muhalefete büyük zarar veriyor, gereksiz gerginliklere, kırgınlıklara ve heyecan kaybına yol açıyor.









