Muhalefet seçim yenilgisiyle aldığı darbenin ardından ikinci bir darbeyi bu kez kendine vuruyor. Muhalefette seçim öncesi iktidara yönelen öfke, yaşanan mağlubiyet sonrası kendine yönelmiş durumda. Hemen hemen her gün muhalefet partilerinin birbirleri hatta kendi partileri içindeki isimlerle ilgili yıkıcı sözler sarf etmesini, ayrılık kararları almasını izliyor, okuyoruz. Seçmenler de farklı durumda değil. Belki de sağlıklı
Zamanında ünlü bilim insanı Albert Einstein aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemeye “insanity-cinnet” demiş; en hafifinden “saçmalamak” olarak geçiyor sözlüklerde. CHP’nin açmazını ise bunun bir adım ötesine götürebiliriz: Aynı kişilerle aynı şeyleri tekrarlayıp farklı sonuçlar beklemek olarak tanımlayabiliriz. Bakın, CHP’nin 6 Haziran’da yapılan MYK toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun başta kalıp kalmayacağını belirleyecek kurultayın sonbaharda yapılması hedefi
20 Nisan 1653 yılında İngiliz iç savaşlarının muzaffer komutanı, Cumhuriyetçi ve Kral 1. Charles’ın idamını en güçlü şekilde destekleyen siyasetçi Oliver Cromwell, seçim yapmamak için her mazereti gündeme getiren, seçim kararı alınmasına rağmen işleri yokuşa süren Parlamento’ya giderek istifa etmemekte direnen üyelere hitap etmişti. Ardından da askerleriyle milletvekillerini Meclis’ten çıkarıp seçimleri yaptırmıştı. Cromwell’in tarihe geçen
14 Mayıs milletvekili seçimleri ve 28 Mayıs ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Cumhur ittifakı lehine sonuçlanmasının ardından muhalefet cephesinde iç hesaplaşma başladı. Partiler kurultay süreçlerine girerken meclis grupları bu hafta itibariyle oluşacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilmesi ve Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu elde etmesinin ardından muhalefetin nasıl hareket edeceği, yönetim değişikliği olup olmayacağı,
Ülkelerin dış politikaları hiçbir zaman iç siyasetlerinden ayrı olmadı. Ulusal kimliğin tahayyülü hemen her daim ve hemen her yerde bir ülkenin çıkarlarını ve dış politika yapım ilkelerini şekillendirdi. Kimlik sadece çıkarlar ve ilkeler ile de ilişkili değildi. Her devlet varsaydığı kimliği üzerinden kendi “akrabalarının” sınırlarının ötesinde kim olduğunu tahayyül ediyor, o tahayyül coğrafi etki alanının
Seçimler yaklaştıkça Türkiye’ye dışarıdan bakanların sıklıkla sorduğu sorulardan biri “muhalefetin bir dış politika gündemi var mı?” Millet İttifakını oluşturan siyasal partiler ekonomi, kalkınma, temel hak ve özgürlükler, adalet gibi geçtiğimiz on yılda Türkiye’nin en önemli meseleleri haline gelmiş konularda daha fazla konuşuyor, daha çok şey öneriyorlar. Hatta bu konularda siyasi yelpazenin neredeyse bütün renklerini temsil
14 Mayıs seçimlerine 33 gün kala, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Nisan’da Ankara’da düzenlenen etkinlikle partisinin seçim beyannamesini tantıttı. Sakin geçen etkinlikte ön plana çıkan ise AK Parti’nin seçim vaatlerinin muhalefet partilerinin önerilerine olan benzerliği, ekonomik ve sosyal itirazların görmezden gelinemediği ve Erdoğan’ın geçmiş başarılara yaptığı vurgu oldu. AK Parti
Biri KONDA diğeri Panorama araştırma şirketlerinin yüksek ücret ödeyen özel aboneleri için yaptığı ve kamuoyuna açıklanmayan iki araştırma sonuçlarının muhalefete alarm zilleri çaldırması gerekiyor. İsmet Berkan’ın ulaştığı ve ücretli abonelerine gönderdiği 10Haber sitesinde yayınladığı araştırma sonuçları sosyal medyadaki muhalif kullanıcıların “kazandık, bitti” havasının tersini gösteriyor. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden koalisyonu genişletmek için her kapıyı çaldığını
Birkaç gün önce Meclis’te bir Cumhur İttifakı Grup Başkan Vekiliyle görüşmek üzere bekleme odasındaydım. Odaya bir grup vatandaş girdi, yakalarında ziyaretçi kartlarıyla. Kamu kuruluşlarına iş yapan taşeron şirketlerde çalışanlar için kamu kadrosu istiyorlardı. Vekilin danışmanı ise elinde dosyasıyla gelen vatandaşı daha az önce aynı taleple kendi temsil heyetlerinin gelip, vekille görüşüp aynı dosyayı bıraktığını anlatmaya
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamada, seçim için 14 Mayıs’ı işaret etti. Erdoğan’ın sözlerinin ardından açıklama yapan muhalefet liderleri seçime hazır oldukları mesajını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ocak’ta Meclis’te yaptığı açıklamada “Rahmetli Menderes 14 Mayıs 1950’de ‘Yeter söz milletindir’ diyerek milletin gönlüne girmiş ve sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştı. Milletimiz