CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı aday olursa yüzde 58 ile kazanacağı iddiası Meclis’in muhalif mahfillerini meşgul eden konular arasında. Bu iddiayı dillendirenlere göre Altılı Masa, Kılıçdaroğlu’nu aday gösterirse, örneğin HDP desteğine de ihtiyaç olmadan ilk turda Cumhurbaşkanı seçilebilecek. İddia araştırma şirketi KONDA’ya dayandırılıyor. KONDA yöneticisi Bekir Ağırdır’a sordum “Düzenli anket yapıyor, bütün
Bir masa Türkiye’de muhalefet ittifakının, iktidar ittifakını serbest seçimler yoluyla alaşağı etme amacıyla kuruluyor. Gündemlerinde iktidarın seçim kurallarıyla oynayarak, oy kaybına rağmen koltuğunu koruma taktiklerine karşı önlem arayışı. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin 2023 seçimlerinden sonra bir daha serbest seçimler yoluyla iktidarı belirleyip belirleyemeyeceği sorusuna yanıt olacak.Diğer masa Türkiye, Rusya ve Ukrayna’ya ikinci defa ev sahipliği
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden, iktidar partisi radikal bir tabanı ve bu tabanın ürettiği argümanları savunan muhafazakar bir kesimi memnun etmek istediği için çekildi. Kadınlara ve toplumun kırılgan kesimlerine yönelik şiddetin önlenmesi için taraf olunan uluslararası bir sözleşmeden çekilmek, iktidarın kadın erkek eşitliğini öngören yasalarda yapmak istediği tek değişiklik değil. Aslında İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline sebep olanların, bununla
İş dünyasından bir dostum dün ortak yazışma grubumuzla ilginç bir analiz paylaştı. KONDA araştırma şirketi elindeki verileri derleyip Türkiye’de toplumun son on yılda hangi alanlarda nasıl değiştiğinin, hangi alanlardaysa pek değişmediğinin adeta röntgen filmini çekmiş özel aboneleriyle paylaşmıştı. Dostuma güvensizlikten değil ama etrafta çok sahte bilgi dolaşması nedeniyle KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır’ı arayıp sordum.
Kürt seçmen tabii ki sadece Doğu ve Güneydoğu’da değil. Hep söylenir; İstanbul dünyada en çok Kürtün yaşadığı şehirdir. 23 Haziran 2019 seçim tekrarında ibrenin AK Parti adayı Binali Yıldırım’dan CHP adayı Ekrem İmamoğlu’dan yana daha güçlü bir şekilde dönmesinde (yanılsamaya gerek yok, sadece HDP de değil) Kürt seçmenlerin payı büyüktü.Özellikle ikinci turda İmamoğlu’na oy veren
Öncelikle söyleyelim ki eğer çeyrek asırdan fazladır Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı biraz tanımışsak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dünkü “uyku ve öfke nöbetleri” arasında gibi ağır sözlerinin altında kalmaz. Keza, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun “Dava, damadı bakan yapıp zengin etmek, memleketi üç-beş müteahhide peşkeş çekmekse, ben o davayı sattım sözleri altında da. Ama gelişmeler Erdoğan’ın üst
2023 seçimleri yaklaşırken, yeni seçim anketleri gelmeye devam ediyor. Temmuz sonunda yayınlanan Aksoy anketi iktidar partisi oylarının 2018 seçimlerinden bu yana 12 puan (%7 gibi önemli bir kısmı son 10 ayda olmak üzere) düşerek yüzde % 31 seviyesine gerilediğini ortaya koydu.[1] Yaklaşık bir ay önce yayınlanan Metropoll anketi sonuçları da neredeyse birebir aynı sonuçları gösteriyordu.[2]
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı iktidara getiren kadın gücü, bu gidişle götürecek de yargısına nereden mi varıyorum?Çok neden var ama son gelişmelerden başlayalım. Erdoğan’ın kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesinden çıkması ardından yeniden şirinlik yapma girişimlerinin artık kadınlar tarafından geri çevrilme aşamasına gelmesinden.22 Haziran Salı gecesi, saat 23.20, yani gecenin geç bir vakti, gece yarısı. Türkiye Kadın Dernekleri
Diyarbakır’da kurulu Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) 10 Haziran akşamı “Salgının ve Ekonomik krizin Kürt Meselesine Etkileri – Barış Süreci Yeniden Mümkün mü?” başlıklı bir çevrimiçi toplantı düzenledi. KONDA Araştırma Şirketi genel Müdürü Bekir Ağırdır konuşmacıydı. Başlıktaki soru konusundaki tartışmalara da geleceğim. Ama önce iki buçuk saatlik toplantının ana ekseninin kısa sürede “İktidar bloku oy
Paris Anlaşması, 2016 yılından beri yürürlükte. Tarihin en büyük katılımıyla imzalanan Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 2100 yılının sonuna kadar sanayi öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üstü ile sınırlamayı hedefliyor. Türkiye, Paris Anlaşması’na taraf olmamakla birlikte, niyet edilen ulusal katkı beyanını 30 Eylül 2015 tarihinde sözleşme sekretaryasına sunmuştu. Türkiye’nin ulusal katkı beyanına göre, Türkiye’de
- 1
- 2