Medeniyetin çevreye baskısı Bir önceki yazımın devamı olarak çevre üzerinde duracağım. Eylül 2018’de Moskova’daki MIRBIS üniversitesinde katıldığım endüstri 4.0 çalıştayına katılmıştım. 1 hafta boyunca çeşitli konularda üniversitedeki doçent ve profesörlerden eğitim aldık, konuşmalar dinledik. Bir konu çevre sorunları ve devletlerin, daha doğrusu hükümetlerin bu soruna etkisi üzerineydi. Genel olarak hükümetlerin finansal ve sanayi çevrelerine bağımlı
Uzun süredir devlet, medya, bildiğim, okuduğum, dinlediğim tüm doktor, halk sağlıkçıları ve politikacılar tarafından yapılan “evde kal” uyarılarına beraber şahit oluyoruz. Sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da durum aynı. İnsanlığın tarih boyunca üzerinde en mutabık kaldığı konu olabilir “karantina mecburiyeti ve hiçbir şartının sorgulanmaması”.Normalde ülkemde görmeye hiç yabancı olmadığım bu “sorgulama yapmadan teslimiyet” durumu şu
Şöyle bir soru soralım. Bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kabinesinde başka hangi bakan istifa ettiğini kamuoyuna açıklar ve Erdoğan ona “gitme kal” der? Hatta halkayı genişletelim: Cumhurbaşkanlığı ekibinden kim görevinden istifa ettiğini Twitter hesabından açıklar da Erdoğan “Gitme, kal” deyip, televizyonların canlı yayınladığı konuşmasında ona övgüler düzer? Ya da TBMM’den?Bence Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ya
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 10 Nisan saat 24.00’te koronavirüs salgınının yayılmasını yavaşlatma gerekçesiyle başlayan sokağa çıkma yasağının 12 Nisan saat 24.00’da biteceğini ilan ettikten dakikalar sonra, 12 Nisan saat 22.00 sularında görevinden istifa ettiğini Twitter hesabından duyurdu.Soylu’nun yazılı istifa açıklamasında AK Parti iktidarlarında alışılmadık ölçüde özeleştiri yaptığı ve Cuma gecesi sokağa çıkma yasağı ardından yaşanan
Türkiye nüfusunun büyük kısmı koronavirüs salgını nedeniyle sokağa çıkma yasağı altında. Evdeyiz. Okumak için daha çok zaman ayırabiliriz. Okuyalım bari. YetkinReport’u daha çok siyaset ve ekonomi okumak için ziyaret ediyor olabilirsiniz ama, farkındasınız, son zamanlarda değerli kalemlerden daha geniş bir yelpazede dosyaları, yorumları da paylaşıyoruz sizinle. Günlük telaş içinde gördükleriniz ve göremediklerinizden son bir haftada
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’de koronavirüs ölümlerinin bini aştığını söylediği 10 Nisan akşamı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imzasıyla yayınlanan genelge ile 31 şehirde 11 ve 12 Nisan günleri sokağa çıkma yasağı ilan edildi.Neden yalnızca 11 ve 12 Nisan? Çünkü hafta sonuydu, meteoroloji raporları yurt genelinde havayı güneşi gösteriyordu ve İçişleri, polis ve jandarmanın ellerinde makbuzlarla
Murat Yetkin benden teknoloji üzerine yazı rica ettiğinde, bu ortamdaki ilk yazım üzerine çok düşünmek zorunda kaldım. İlk olarak 2020 yılında fark yaratacak teknolojiler konusunu işlemeyi planladım ancak bu konu korona virüs (Covid-19) sebebiyle şu an için anlamını yitirdi. Bu sebeple güncel konu ile teknolojinin birleştiği nokta üzerine bir yazı dizisi ile görüşlerimi aktarmak istedim.
Korona ailesinden Covid-19, hayatımıza girip coğrafya, ırk, din, dil, cinsiyetten bağımsız herkesi gafil avladı. Ölüm kalım gerçeği tarifsiz acılar yaşatıyor. Pandemiyle ilişkili birincil öncelikli disiplin, sağlık; böyle olunca farklı disiplinlerle derin ilişkisini kaçırabiliyoruz. “Cana geleceğine mala gelsin” kültürüyle yetişmiş olsak da Covid-19’un vurduğu yerler acıtıyor, daha da acıtacak. Kaldı ki, nereye ne kadar vuracağını da
Şu anda dünyanın her köşesindeki insanları etkileyen büyük ve öngörülemeyen küresel bir sorunla karşı karşıyayız. Evlerimize hapsolduk. Şöyle tek başımıza arabamıza atlasak, biraz doğaya kaçsak, insanlardan uzak olsak, yalnız kalsak diye aklımızdan geçiriyoruz ama ne mümkün. Oysaki şehrin bizim dışımızdaki sakinlerine bir bakın, hallerinden ne kadar memnunlar. İstediklerini her zamankinden çok daha özgür bir şekilde