Türkiye ABD Kongresindeki Yunan lobisine çok şey borçlu; daha çok da silah sanayii alanında.
ABD Kongresinin 35 üyesinin Başkan Joe Biden’e mektup yazarak Türkiye’nin istediği F-16 uçakların satılmamasını istediği haberini okuyunca zihnimde bu cümle belirdi. Çünkü aynı 9 Temmuz günü Türkiye’nin insansız hava aracı üreticilerinden Baykar ürettiği 7 adet Akıncı silahlı (İHA) aracının görüntülerini basınla paylaşmıştı.
Bayraktar Akıncı, aynı şirketin üretimi olan ve Ukrayna savaşıyla dünya çapında bilinirliğe ulaşan TB-2 SİHA’larının bir üst modeli, daha uzun menzilli, daha yüksekten uçup ve daha çok bomba taşıyabiliyor; isteyenler özelliklerini bu bağlantıdan inceleyebilir. Bu Türkiye’nin uluslararası pazarlara da ihraç ettiği tek UAV markası değil. TUSAŞ üretimi ANKA istihbarat, izleme ve keşif amaçlı pilotsuz uçak da var örneğin. Onun özellikleri de bu bağlantıda.
Çok değil, on yıl önce Türkiye ABD’den PKK’ya karşı kullanılmak üzere 2 (yazıyla iki) adet Reaper silahlı İHA almak istiyor, ama talepler Kongre’den dönüyordu.
En çok Yunan lobisine
On yıl sonra, Türk şirketi hemen hemen aynı kapasiteye sahip Akıncı İHA’larını sergilerken Yunanistan Parlamentosu ABD’den 400 milyon dolara Reaper’arın donanma modelinden 9 adet alma kararını onayladı.
İşte bu tabloyu, sadece böylece önleri açılan Türk mühendislerine ve girişimcilerine değil, ABD Kongresinden silah satışlarını onlarca yıldır engelleyen Yunanistan lobisine de borçlu Türkiye. Haklısınız sadece Yunan lobisi değil, Ermeni, Kürt ve son yumuşama dönemine dek İsrail lobisine de… Nitekim son mektuba imza koyanlar arasında Kongre’deki Yunan-Amerikan Grubundan Chris Pappas ve Dina Titus’un yanı sıra, Yunan-Ermeni Grubu Eş Başkanları Guy Billirakis ve Carolyn Maloney ile Ermeni Grubu Eş Başkanı Frank Pallone de bulunuyor. Ama bu konuda en çok sebat gösteren Yunanistan lobisi, hakkını yememek lazım.
Çünkü örneğin ABD’nin 1975’de Türkiye’ye -1974 Kıbrıs harekâtı ve afyon ekimi yaptırımı nedeniyle- uyguladığı silah ambargosunun arkasında da Yunanistan lobisinin payı vardı.
Türkiye’deki Amerikancı politikacı olmakla suçlanan Süleyman Demire başbakandı ve bugün bulan “eski Türkiye’nin” ilk işi İncirlik dahil Türkiye’de NATO kullanımına açık üsleri ABD uçuşlarına kapatma kararı olmuştu.
Savunma sanayii atılımı böyle doğdu
Eski Türkiye bir karar daha almıştı: olabildiğince kendi silahını kendi üretecekti. En basitinden el telsizi üretmek amacıyla kuruldu Aselsan, o bile Amerika’dan alınıyordu. Sonra hava elektroniği üzerine Havelsan, roket üretimi için Roketsan ve uçak yapım projeleri için Tusaş (TAI) kuruldu. NUROL, OTOKAR Nurol, Otokar gibi özel girişimler sadece Türkiye’nin zırhlı araç ihtiyacını karşılamakla kalmadı, ihracata başladı.
Firkateyn ve denizaltı inşası aşaması yeni geliyor olsa da hücumbot ve korvetler yerli imkânlarla tasarlayıp yapılıyor ve ihraç ediliyor. Bunların gövdesi artık ithal değil, Ereğli’de üretilen özel alaşımlı çelikten yapılıyor, bu ayrıntı önemli.
Bir ayrıntı daha: İsveç ve Finlandiya’nın, Türkiye’nin NATO üyelik başvurusuna engelini aşmak için kaldırmayı kabul ettiği silah ambargosu, TB-2 uçakları 2019’da Türkiye’nin Suriye’de PKK’nın yan örgütlerine karşı saldırılarda kullanılmasın diye konmuştu. Türk yapımı silahlı İHA’larda Roketsan roketleri kullanılması da önemli bir ayrıntı.
Kötü komşu, ev sahibi yapar
ABD’nin Türkiye’yi F-35 programından çıkarmasında Yunanistan lobisinin payı pek olmadı. Orada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya’dan S-400 alma kararı ve bir miktar da Türklerin kullanacağı F-35’leri kendisine potansiyel tehdit gören İsrail’in payı var.
F-35 halen 5’inci nesil tek savaş uçağı. Ancak bütün dünya şimdiden 6’ıncı Nesil çalışmalarına başladı; yeni neslin en önemli özelliğiyse pilotsuz uçmaları olacak. Bayraktar TB-2’lerin Suriye, Libya ve Azerbaycan’dan sonra Ukrayna’da gösterdiği performansa bu çerçevede de bakılmalı. Türkiye’nin İspanya teknolojisiyle inşa edip hizmete almak üzere olduğu uçak (daha doğrusu amfibik hücum) gemisi, helikopterlerin yanı sıra İHA’ları da taşımak üzere tasarlandı.
ABD Kongresindeki bazı etnik lobilerin Türkiye’yi engelleme çabası olmasaydı, belki de bunların hiç birisi olmayacak, Türkiye ABD’nin uygun bulduğu silahları almaya devam edecekti.
Ama “Kötü komşu, ev sahibi yapar” atasözünü doğrular şekilde, Yunanistan hükümetleri ABD üzerinden Türkiye’yi engellemeye çalıştıkça Türkiye’deki silah sanayii biraz daha gelişiyor. Bir anlamda Türkiye silah sanayiini geliştirme motivasyonunu kısmen Yunan-Amerikan lobisine borçlu sayılır.