Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, Diyarbakır’da katıldığı toplantıda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın “umut hakkından” faydalanması ile ilgili tartışma yaratan sözlerini değerlendirdi, “Kürt sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir. Devlet karar vermez” dedi.
Üç günlük Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayacak gezisi çerçevesinde 23 Eylül’de Diyarbakır’da Kadın Sivil Toplum Kuruluşları ile kahvaltıda bir araya gelen CHP lideri, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin tartışma yaratan çıkışını değerlendirdi.
Özgür Özel, “Eğer Sayın Bahçeli’nin söylediği söz, bir kişinin özgürlüğü, bir kişiye af, ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamsa maalesef hiçbir şey tamam değildir,” dedi.
“Kürt sorunu vardır”
CHP’nin barış için atılacak adımları önemsediğini ve buna engel olmayacağını belirten Özel “Kimin sözü varsa kıymetlidir, söylesin. Ama şu söz söylenmesin; ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Bir sorun vardır. Onu da birisi konuşunca bitecektir.’ O zaman Türkiye’deki 26 milyon Kürt’ün sorununu yok sayıyorsunuz,” dedi.
Özel sözlerini şöyle sürdürdü:
” O zaman aslında iyi bir şey yapayım derken, hepimizi daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyorsunuz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır ve tam da şuradadır Kürt sorunu. Kürt’ün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir. Devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez. Aksine onlar böyle dedikçe derinleşir. O yüzden Kürtlerin sorunları Kürtler sorunum kalmadı diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Birisine ‘Senin sorunun yok’ demek otoriterliktir. Demokrasilerde o birisi ‘Sorunum yok’ diyene kadar sorun var demektir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz.”
Özel, “kürtlerin yaşadığı sorunların sadece bir kişinin Mecliste konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin Parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla, demokratik siyasetin önünün açılmasıyla kurulacak masaya 86 milyon oturmasıyla çözülebilecektir,” dedi.
Cumhur İttifakı’nın süreci tehlikeler barındırıyor
Özgür Özel AK Parti ve MHP ortaklığı ile gündeme getirilen sürecin endişeler barındırdığını belirterek şöyle konuştu:
“Bugün Cumhur ittifakının Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündemine almadığı, alelacele bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan ‘Bir sorununu çözeceğiz’ derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır. Kürt sorununu yok sayıp, bir sorununu çözenlerin, Erdoğan sorununu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerine ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmelidir.”
Anayasa çalışmaları ile ilgili CHP’nin tavrına değinen Özel, CHP olarak sivil anayasa çalışmalarına katılmadıklarını belirterek “Mevcut Anayasaya harfiyen uyulmadıkça ve İstanbul Sözleşmesinden çıkılma gibi bir somut örneği de bir kez hatırlayalım, bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe, AYM kararları, AİHM kararları kabul edilmedikçe, yani Anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat gösterilmedikçe Anayasa çiğneyenlerle bir Anayasa yapmayız,” dedi.
Özel, “CHP Kürt sorununa duyarlı. O sorunu çözecekmiş gibi yapıp, CHP’yi masaya böyle sokabilir miyiz?’ diyorsa, niyet buysa, biz oyuna gelmeyiz. Ama sizin niyetiniz demokrasi ise bu işin bütün aşamalarında samimiyetle oluruz. Bir tek şeye itiraz ederiz, samimiyetsizliğe itiraz ederiz,” dedi.
Özel sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak ‘Kapalı kapılar ardında biz yaptık oldu’ diyen anlayışı değil, Kürtlerin yaşadığı sorunları gören, çözme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan ve zemini 86 milyonun temsilcilerinin olduğu Mecliste kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin Türklerin de Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil, demokratik siyasetten geçer, doğru yol budur. Biz bu noktada üzerimize düşen ne varsa bunu yapacağız.”
CHP grup toplantısında “Kürtlere devlet vaat ediyorum” sözleri tartışma yaratan Özel sözlerine şöyle açıklık getirdi:
“Buna katkı koymak, risk almak, haklı haksız tüm eleştirilere muhatap olmak dahildir. Dün ifade ettiğimiz sözü bir daha ifade edelim. Devlet bey beklenmedik bir şey söyleyince, ‘Beklenmedik bir şeyi de ben söyleyeyim size, Kürtlere devlet vaat ediyorum’ dedim. Cümlenin buraya kadarki kısmından bile medet uman bir kötücül akıl var. Ben Kürtlere, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin eşit, ayrımsız, kendilerini tamamen mensubu ve sahibi hissettikleri, 86 milyonla birlikte eşit vatandaşlığı iliklerine, kemiklerine kadar hissettikleri Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bizlerle birlikte sahibi olmalarını teklif ediyorum. Bu noktaya geldiğimizde zaten bütün sorunlar çözülecek, bu noktada geçen gün sayın Demirtaş’la da mutabıktık, bugün kadın STK’larıyla da mutabıkız, yarın görüştüğümüz tüm Kürtlerle de bu bölgenin insanlarıyla da mutabık olacağız. Çünkü biz bu şehrin de bu şehrin siyasetçilerinin de bu şehrin STK’larının da bu ülkeyi sevdiklerini, insanları sevdiklerini, hayatı sevdiklerini, yaşamı sevdiklerini biliyoruz.”