Kamuoyu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 9 Nisan’da yapılan telefon görüşmesini sadece Türk resmi kaynaklarından öğrenmiş olsaydık, İletişim Başkanlığının iki cümlelik açıklamasıyla yetinmiş olacaktık. Beştepe, iki liderin görüştükleri cümlesi dışında bir de “Türkiye-Rusya ilişkilerini geliştirecek hususlar ve bölgesel gelişmeler ele alındı” bilgisini veriyordu.
İlk ayrıntılar önce Rusya’nın yarı-resmi haber ajansı olan Sputnik tarafından, ardından Ukrayna’nın yarı-resmi Kırım Haber Ajansı tarafından verildi. Türk medyası da bu kaynaklardan ilerleyerek Erdoğan-Putin görüşmesinden “Montrö’yü koruyun” başlığını öne çıkardı; o da resmî açıklama yapılmadan konuya dokunmaya cesaret edenler tarafından.
Bunun bir nedeni belki de işin ucunun Kanal İstanbul’a dokunmasıydı. Bir diğer nedeni de Çin aşısının artık salgınla mücadeleye yetmediği ve Rusya’dan aşı beklendiği gerçeğine.
Bu yazının yazıldığı 10 Nisan öğle saatlerine dek ne Cumhurbaşkanlığı ne Dışişleri Bakanlığı tarafından bu önemli görüşmenin içeriğine dair, İletişim Başkanlığının tek cümlelik açıklamasına dair bir açıklama yapılmamıştı.
Oysa Kremlin’in resmi Twitter hesabı Erdoğan-Putin görüşmesine dair alışılmadık ölçüde ayrıntılı bir açıklama yapıldı.
Ukrayna krizi-ABD gemileri-Montrö
Bu açıklamaya gelmeden önce, bölgemizdeki uluslararası siyaset manzarasını çizelim.
Erdoğan-Putin görüşmesi Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’in bugün, 10 Nisan’da Türkiye’ye gelişinden bir gün önce yapıldı. Zelenskiy Türkiye’ye Üst Düzeyli Stratejik Konsey görüşmesi için geliyor. Erdoğan’ıın Putin’le görüştüğü gün, Zelensiy da Rus birliklerinin sınır tatbikatı yaptığı Ukrayna’nın Donbass bölgesindeki birliklerini teftiş ediyordu.
Aynı gün Ankara, ABD’nin iki füzeatar savaş gemisini Karadeniz’e geçirmek için, 1936 Montrö Sözleşmesine göre 15 gün önceden bildirimde bulunduğunu ve gemilerin 4 Mayıs’a dek Karadeniz’de kalacağını duyurdu. Montrö’ye göre sahildar olmayan ülkelerin savaş gemileri 21 gün Karadeniz’de bulunabiliyor. ABD gemilerinin 12-13 Nisan’da İstanbul Boğazından Karadeniz’e geçeği sonucunu çıkarabiliriz.
Bu arada Rusya’nın Hazae Denizi filosundaki 10 savaş gemisini Volga ve Don nehri kanallarından Nisan başında Karadeniz’e sevk ettiğini de duyuralım. Buna ek olarak Rusya’nın Kuzey Denizi filosuna bağlı iki savaş gemisini de Akdeniz’e kaydırdığını, iki savaş gemisini de Akdeniz’den Karadeniz’e çekeceğinin basında yer aldığını hatırlatalım.
Özetle, Karadeniz barut fıçısına dönüyor.
Gelelim Erdoğan-Putin görüşmesine
Kremlin’in açıklamasına göre, Erdoğan-Putin görüşmesinde şu konular ele alınmış, Kremlin sıralamasına göre yazıyorum:
• Koronavirüs Covid-19 salgınına karşı Sputnik-V aşısı temini ve Türkiye’de ortak üretimi.
• Erdoğan turistlerin salgından korunması için alınan önlemleri anlatmış, liderler “Rus turistlerin sağlığını korumak için “yetkililerin yakın temasta kalmasında” anlaşmış.
• Libya’da ateşkesin devamından memnun olduklarını ve yeni hükümeti desteklemeye devam edilmesi gereğini konuşmuşlar.
• İdlib civarındaki “terörist faaliyetlerin” önlenmesi için anlaşmalara uyulması başta olmak üzere Suriye’deki durumu konuşmuşlar.
• “Erdoğan’ın talebi üzerine” Putin, Ukrayna’ya bakışını anlatmış, Ukrayna hükümetini kışkırtıcılıkla suçlamış ve (NATO’nun memnun olmadığı) 2015 Minsk planı dışında çözüm bulunmadığından söz etmiş.
• Erdoğan, Azerbaycan-Ermenistan sorunu çerçevesinde Dağlık Karabağ’da Rusya’nın oynadığı rolü övmüş, Putin’de İlham Aliyev ve Nikol Paşinyan ile yaptığı son görüşmeler konusunda bilgi vermiş. İki lider Güney Kafkasya’da altyapının (inşaatçıları memnun edecek konu) geliştirilmesini konuşmuşlar.
• Putin, Türkiye’nin inşa etmek istediği Kanal İstanbul konusuna değinerek 1936 Montrö Sözleşmesinin korunması gerektiğini ve mevcut Boğazlar Rejiminin bölgesel istikrar ve güvenliğin korunması bakımından önemini vurgulamış.
Şimdi ve çıkan sonuçlar
• Çin aşısı salgınla mücadeleye yetmiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşıyla ilgili sözleşmelere uyulmadığını söylemesi, akla Çin’in Uygur sorunu nedeniyle Sinovac aşısını yeterince göndermediği sorusunu da getiriyor ama resmi makamlardan cevap alamıyoruz. Erdoğan Rusya’dan aşı istiyor. Burada “Rus turistlerin sağlığının korunması” önceliği dikkat çekiyor. Türk halkıysa salgının en ağır dalgasına maruz kalmış bulunuyor.
• Rusya, Kanal İstanbul’a tek bir açıdan yaklaşıyor: Montrö Sözleşmesinin bozulmaması. Ve buna stratejik önem atfediyor. Bunu daha önce Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov söylemişti, şimdi Putin söylüyor. Montrö, Erdoğan’ın öne çıkarmayı tercih ettiği üzere sadece Boğaz geçişini ilgilendirmiyor, sahildar olmayan ülkelerin Karadeniz’de bulundurabilecekleri gemi büyüklük ve sürelerini de ilgilendiriyor. Bu nedenle ABD uzun yıllardır Montrö’nün değiştirilmesi gerektiği konusunda Türkiye’ye baskıyla karışık telkinde bulunuyor.
Emekli amirallerin, Rus matruşka bebekleri gibi içinden ne çıkacağını henüz bilmediğimiz ve Erdoğan tarafından darbe çağrısı olarak kınanan bildirisi bu uluslararası tablo içinde küçük de olsa bir yere oturuyor.
Erdoğan, Kanal İstanbul, Karadeniz güvenliği ve Montrö konularında ABD ile Rusya arasında kritik bir dengeyi tutturmak zorunda. Görüldüğü üzere sadece Karadeniz güvenliği değil, sağlık ve turizm bakımından da önemli bu dengeyi tutturabilmek. Malum, bir yandan ABD ile ilişkiler konusunda hala beklenen Erdoğan-Biden görüşmesi var.
Erdoğan-Putin görüşmesinin Erdoğan-Zelenskiy görüşmesi öncesinde yapılması bütün bu nedenlerle önem taşıyor.