Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

İşkence gerçeği: darbeler solu ezdi siyasi İslam yükseldi

Yazar: Murat Yetkin / 05 Kasım 2021, Cuma / Oda: Siyaset
Emekli MİT yöneticisi Mehmet Eymür’ün sorgularda sistematik olarak işkence kullanıldığını, kendisinin de yaptığını söylemesi yeni bir tartışma başlattı. (Foto. T24)

Emekli MİT yöneticisi Mehmet Eymür, T24’te Gökçer Tahincioğlu’na devletin derinliklerinde neler olduğunu anlatırken işkencenin sistematik bir sorgu yöntemi olarak kullanıldığını, kendisinin de işkence yapmış olduğunu söyledi. Bu aslında herkes tarafından bilinen acı gerçek. Ama Türkiye’de de dünyada da devlet görevlilere ara sıra çıkıp böyle samimi itirafta bulunca bu gerçekle bir daha yüzleşiyoruz. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Eymür’ün işkence sözleri üzerine suç duyurusunda bulundu. Tahincioğlu’nu gazetecilik başarısı, T24’ü yayıncılık cesareti için kutlamak gerekiyor.
Eymür’ün işkence dışında söylediği başka önemli şeyler de vardı. Türkiye’deki işkence gerçeğinden ayrı düşünülmesi mümkün olmayan şeyler. Örneğin “Genelkurmay söyledi, biz yaptık” sözü. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 1993’te Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başına Büyükelçi Sönmez Köksal’ı getirene dek tamamıyla askerlerin kontrolünde olduğunu unutmamak gerekiyor. “Meraklısı İçin Darbeler Kitabı”nda ayrıntılarıyla yazdım. 12 Mart 1971 darbesi öncesinde MİT Müsteşarı olan Korgeneral Fuat Doğu başbakan Süleyman Demirel darbe kuşkusunu sorduğu halde doğruyu söylememiştir. Çünkü üst rütbedekiler ve zaten 27 Mayıs 1960 darbe yönetiminde görev yapmış olan dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay söylememesi talimatı vermişlerdir.
İşin bir başka boyutu, Eymür’ün Fuat Doğu tarafından 1965’ten itibaren MİT’e alınan “Jön Türkler” de denilen üniversiteli siviller arasında olmasıdır.

Siyasi büyük resim içinde yeri var

İşkence 12 Mart ve 12 Eylül darbe yönetimleri sırasında yaygın olarak kullanılmıştır. İsteyenler bu linke tıklayarak TİHV kayıtlarından işkence kurbanları konusunda bilgi alabilir. Kaba dayaktan tutun da elektrik işkencesine, uykusuz bırakmaya dek insan bedeni ve zihnini tahrip eden türlü yöntemler kullanılmasının amacı sadece belli bir bilgiyi sorgulanan kişiden almak değildir, aynı zamanda onun onurunu, bilincini, kendisine saygısını da kırmaktır. İnsanlık suçudur.
Sorgularda işkence kullanılması sadece askeri dönemlere özgü değildir. Ancak 1960’lardan itibaren sistematik olarak solu bastırmak için kullanılmış olmasıdır; istisnası, 12 Eylül döneminde ülkücülerin de işkenceli sorgulara tabi tutulmasıdır. Ancak her üç darbeden sonra da sürekli olarak güç kazanan tek siyasi akım siyasi İslamcılık olmuştur. Bununla Türkiye topraklarında öteden beri var olan İslami akımları kast etmiyorum. Özellikle Soğuk Savaş döneminde, 1950’lerden itibaren ABD’nin “komünizmle mücadele” adı altında, Sovyetleri devirmek amacıyla Suudi Arabistan üzerinden yürüttüğü faaliyetin Türkiye’deki İslami akımları politize edip ülkeyi kutuplaştırmasında söz ediyorum.

Sendikalar kapatıldıkça cemaatler kuruldu

Burada en çarpıcı ayrıntı, güya “irticaya karşı” ve Atatürkçülük söylemiyle 12 Eylül 1980 darbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşlarının siyasi İslamcılığın önünü en çok açan yönetim olmasıdır. 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ön ayak olan kadrolara bakıldığında, asker ve polis okullarına -bir kısmı sınav hileleriyle- 12 Eylül döneminde girdiği görülebilir. Suudi Arabistan merkezli Rabıta örgütünün daha 27 Mayıs darbesi ardından Ankara’dan talep ettiği din derslerinin zorunlu olmasını Anayasaya koyan Evren olmuştur. Kökü dışarıda cemaat vakıflarının desteğiyle yetişen öğrencilerin devletin bürokratik kademelerine yerleştirilmeye, önlerinin açılmaya başlaması da öyle.
Askeri yönetimler öğrenci liderlerini, işçi sendikacılarını, kitle örgütü önderlerini tutuklayıp işkence tezgahlarında ezmeye çalışırken siyasi İslamcı cemaat üyeleri makbul vatandaşlar olarak devlet kademelerinde yükseltildi.
İşçi sendikaları kapatıldıkça, kökü dışarıda cemaatlerin önü açıldı. Çalışanlar haklarından edildikçe rantiye sektörler teşvik edildi. Rantiye sektörler kökü dışarıda cemaatleri besleyerek bürokrasinin yanı sıra -ticaret hayatı üzerinde de söz sahibi olmaya başladı.
Askerler “irticayla mücadele” propagandasıyla kökü dışarıda siyasi İslamcılığın, ABD destekli “komünizmle mücadele” stratejisi çerçevesinde Türkiye’de kök salmasının önünü açtı.
Bugünlere böyle geldik.
İşte o işkenceli sorguların, işkence gerçeğinin bu tablo içinde bir yeri vardır. Eymür’ün Tahincioğlu’nun sorularına verdiği yanıtları sadece işkence suçu çerçevesinde değil bu büyük resim içinde de görmek gerekiyor.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: 12 Eylül, 12 mart, 15 Temmuz, 27 mayıs, cemaat, Fethullah Gülen, Gökçer Tahincioğlu, insan hakları, irticayla mücadele, işkence, işkenceci, Kenan Evren, kökü dışarıda, komünizmle mücadele, Mehmet Eymür, Murat Yetkin, petro-dolar, Rabıta, siyasi islamcılık, Suudi Arabistan, TİHV, Türkiye İnsan Hakları Vakfı

OKUMAYA DEVAM EDİN

Trump’ın S-400 sözünden çok Erdoğan ve heyetiyle o fotoğrafı merak edenlere…
İçişleri Bakanı Soylu: “Acil Durum” yönetimine geçtik
İYİ Partili politikacıya yönelik saldırıya dair sorular
  • Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?13 Mayıs 2025
  • PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular13 Mayıs 2025
  • Toplum Terörsüz Türkiye sürecinden habersiz: Araştırma12 Mayıs 2025
  • PKK kendini fesih ve silahlı mücadeleye son kararı açıkladı12 Mayıs 2025
  • Özel: Silah bırakılmasını bekliyoruz. Erdoğan: Müjdeleri alacaksınız10 Mayıs 2025
  • Yasakla koruyup baskıyla şekillendirerek yönetmeye çalışmak10 Mayıs 2025
  • Kürt sorununa PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla çözüm kapısındayız9 Mayıs 2025
  • Avrupa Birliği ile Türkiye’nin yeni ilişki dinamiği: güvenlik9 Mayıs 2025
  • 9 Mayıs Avrupa Günü mü, Zafer Günü mü?9 Mayıs 2025
  • Özel “Hürriyet kavgası” dedi. İmamoğlu’na yasak, Yavaş’tan cevap geldi8 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP