CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır temaslarında beni en çok etkileyen kısmın esnaf ziyaretleri ya da yeni üyelere rozet takma töreninden çok “gençlerle buluşma” kısmı olduğunu söylemek zorundayım. Ama ondan önce Diyarbakır’daki Selahattin Demirtaş gerçeğinden söz etmeliyim. Demirtaş’a sempati artık HDP sınırlarını aşmış vaziyette. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve müttefiki MHP lideri Devlet Bahçeli onu hedef aldıkça da bu sempati Doğu ve Güneydoğu’da, hatta Batıda da genişliyor, HDP sınırlarını aşıyor.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır’da gençlerle buluşmasında da bir genç Selahattin Demirtaş hakkında ne düşündüğünü sorarken, daha soru bitmeden salon alkıştan yıkıldı adeta. Bu atmosferin AK Partili gençleri de AK Parti tabanını da etkilemesi hayatın olağan akışı içinde görülmeli. Demirtaş (tıpkı Osman Kavala gibi) seçmenin çoğu tarafından mağdur görülüyor.
Kılıçdaroğlu’nun yanıtını okumuşsunuzdur belki de şimdiye kadar. Erdoğan’ın Demirtaş’a “Seni başkan yaptırmayacağız” sözü yüzünden taktığını ve iktidara geldiklerinde adil bir yargılamayla serbest kalmasından yana olduğunu söyledi.
Gelelim “gençlerle buluşmaya”
Toplantının yapıldığı salonu dolduran 650-700 kadar genç arasında her siyasi görüşten olan, hatta herhangi bir siyasi görüşten olmayanlar da vardı; dertlerini dile getirmek için gelmişlerdi.
CHP Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik, kitlenin tamamen CHP’lilerden oluşmamasına özel önem verdiklerini, amaçlarının “Türk’ün Türk’e propagandası” gibi birbirlerini övme değil, en geniş kitlenin sorunlarını dinleyip görüşlerini aktarmak olduğunu söyledi. Daha önce Kars, Muğla, Antalya, Şanlıurfa, Adana ve Zonguldak’ta da bu formatı uyguladıklarını anlattı. (Sırada İzmir ve Düzce varmış.)
Bu formatın Diyarbakır’daki şekli şöyleydi:
Kılıçdaroğlu salona genç kadınlardan oluşan koronun söylediği Keçê Kurdan (Kürt Kızı) şarkısı eşliğinde girdi. Gençlerin arasında oturdu, etrafında hiçbir parti yetkilisi, protokol ismi yoktu. Salonla birlikte İstiklal Marşını okuduktan sonra panel masasına geçti, Diyarbakır CHP Gençlik Kolları yöneticileri ve Killik’in arasında oturdu.
Sonra “Size konuşma yapmayacağım” dedi; “Sizi dinleyeceğim. Prompter yok. Şahitsiniz ki sizlere soru dağıtılmadı. Beni övücü türden sorular da istemiyorum. Her şeyi sorabilirsiniz, her sorunuzu yanıtlayacağım. Buyurun.”
Zehir gibi sorular
Eller hemen kalkmaya başladı. Demirtaş bahsini söyledim. Diğer gençler tarafından en çok alkışlanan ikinci soruysa işe girişlerde sınav kazanan gençlerin mülakatta elenmesiydi. Cevap: işin niteliği gereği zorunlu haller dışında mülakatı kaldıracağız; yine alkış. İşsizlik ve hayat pahalılığı her yerde olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu’da da birinci sorun.
Bir iki genç tahmin edilebilecek soruları da sordu; daha doğrusu bir tek onlar ellerindeki nottan okudular. CHP neden PKK’ya terör örgütü, Abdullah Öcalan’a terörist diyordu? Neden Meclis’te HDP Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması yönünde oy kullanmıştı?
Kılıçdaroğlu şirin görünmeye çalışmadan soruları yanıtladı. TBMM üyesi elinde uzun namlulu silahla poz veremezdi; CHP şiddete karşıydı. Birleşmiş Milletler dahil dünyanın terör örgütü gördüğü PKK’yı CHP de terör örgütü sayıyordu; bu hak ve özgürlüklerin dışındaydı.
Başka sorular da soruldu. Siyanürle toprağı zehirleyen madencilik faaliyetinden sınıfların kalabalığına, verilen eğitimin niteliksizliğine dek değişen konularda.
Değişimin toplumsal zemini
Bundan on yıl önce üyelerinin parti rozetiyle siyaset sokağına çıkamadığı Diyarbakır’da CHP nasıl değişik partilerden 1300 üyeye törenle rozet takıyor, değişik görüşlerden yüzlerce gençle forum düzenleyebiliyordu?
Toplantıya gelen gençlere sordum, neden buradaydılar. Bir genç kısa süre öncesine dek AK Parti Diyarbakır Gençlik Kolları yönetiminde olduğunu ancak istifa ettiğini söyledi. Hayır, CHP üyesi de olmamıştı; dinlemeye gelmişti. “Abi rahat yaşamak istiyoruz” dedi sonunda. Bu aslında diğer gözlemleri de özetleyen bir durumdu.
Yeni kuşak, isterseniz z-kuşağı da deyin, artık “rahat yaşamak” istiyor. Aile baskısı, yöre baskısı, tarikat baskısı, örgüt baskısı, yani her türlü mahalle baskısından uzak, insanca çalışıp, insanca kazanıp, birey olarak var olmak istiyor.
Doğu ve Güneydoğu’da gençlerin yavaş da olsa CHP ve DEVA partilerine meyletmeye başlamaları da buralarda modernist ve kimsenin kimseyi baskı altına almadığı hayat tarzı algılamalarından kaynaklanıyor. CHP Diyarbakır Gençlik Kolları yönetiminde bir de başörtülü genç var. Başörtüsü CHP’nin bu yaklaşımıyla AK Parti’nin siyasi arka bahçesi olmaktan çıkıyor.
“Doğu ve Güneydoğuda sürpriz yapabiliriz“
Gençosman Killik CHP Gençlik Kolları Başkanlığına birkaç ay önce seçilmiş. Daha önce Konya Gençlik Kolları başkanıymış. Muhafazakâr bir aileden geliyor, avukat, hitabet gücü yüksek. Toplantıda söz alan başörtülü bir genç onun varlığının gözlerindeki “Din düşmanı CHP” algısını yıktığını söyledi Kılıçdaroğlu’nun yüzüne.
Killik bölgedeki siyasi durumu şöyle tahlil ediyor:
• “Önümüzdeki seçimde 6 milyon 300 bin kişi ilk defa oy kullanacak. Türkiye’nin en genç nüfuslu 10 ili Doğu ve Güneydoğuda. Şanlıurfa’nın yaş ortalaması 20,1.
• “Diyarbakır’dan önce Şırnak’taydım. 200 kadar arkadaşımızla güzel bir toplantı yaptık. Daha önce hiç yoktuk. Tabanda çalışıyor, beraber yapacağız diyoruz.
• “Bu seçimlerde Doğu ve Güneydoğuda çok farklı sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.”
Diyarbakır Merkezli araştırma şirketi Rawest, 2018 seçimlerinde yüzde 2 civarında olan CHP oy oranının yüzde 10 civarına çıktığını ve yavaş da olsa arttığını tahmin ediyor. CHP’nin Diyarbakır İl Başkanı bir sağlık çalışanı, hemşire Gönül Özer. O da iddialı “Bir milletvekili kesin çıkaracağız, ikincisini de garantilemeye çalışıyoruz diyor.
Bu iddiaların doğru çıkıp çıkmayacağını seçimler gösterecek.
Ancak söyleyebileceğim şu ki, CHP artık sadece Genel Merkezde değil tabanda siyaset yapmaya başlamış. Bu açıkça gözlenebiliyor.