Son günlerde Türkiye, Yunanistan’ın NATO tatbikatlarında dahi Tük uçaklarını taciz ettiğinden şikayetle NATO ve dolayısıyla ABD’yi göreve çağırıyor. Ege’de yaşanan gerilimde asıl etken ise Yunanistan iç politikası. Yunanistan’da Kriyakos Mitsotakis hükümeti zor günler yaşıyor. Skandalın biri bitip biri başlıyor. Bunlar Türk-Yunan ilişkileri ve Ege’de gerilimin tırmanmasına etki ediyor.
Önce, Ağustos başlarında eski başbakanlardan Yorgo Papandreu’nun partisi Panhelenik Sosyalist Hareketin (PASOK) halihazırdaki Lideri Nikos Androulakis ile kamuoyunun yakından tanıdığı bir gazetecinin telefonlarının Yunanistan Millî İstihbarat Hizmeti (EYP) tarafından dinlenildiği iddiaları ortaya atıldı. Dinlemelerde İsrail yapımı “Predator” isimli bir casus yazılım kullanılmış olması, işin vahametini daha da artırıyor. Telekulak iddialarını araştırmak üzere, PASOK’un önerisiyle Parlamentoda bir komisyon kuruldu. EYP Başkanı Panayotis Kontoleon ile aynı zamanda Mitsotakis’in yeğeni olan başbakanlık Genel Sekreteri Grigoris Dimitriades görevlerinden istifa etmek zorunda kaldılar.
Telekulak skandalı: sadece muhalifler değil
Bu iddiaların önümüzdeki yıl 23 Temmuz’da yapılacak Yunanistan seçimlerini nasıl etkileyeceği tartışılırken geçtiğimiz ay telefon dinlemelerinin sadece muhaliflerle sınırlı kalmadığı anlaşıldı.
Aralarında Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, eski başbakanlardan Andonis Samaras, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Konstantinos Floros, bazı tanınmış iş insanları ve medya mensuplarının da yer aldığı 32 kişinin daha telefonlarının dinlenildiği ileri sürüldü.
Dinlenenler arasında Başbakan Mitsotakis’in koltuğunda gözü olduğu söylenen Yunanistan’ın ihtiraslı Dışişleri Bakanı Dendias’ın da bulunması özellikle dikkat çekiyor.
Katargate skandalı
Telekulak skandalının yankıları sona ermeden bu kere Katar’ın, Avrupa Parlamentosu kararlarını etkilemek için rüşvet dağıttığı iddialarına ilişkin “Katargate-Qatargate” skandalı patlak verdi.
Bu çerçevede Brüksel merkezli olarak üç ülkede yapılan operasyonlarda, bizdeki ayakkabı kutularını anımsatacak şekilde bavullar içerisinde toplam 1,5 milyon avro tutarında nakit para bulundu.
Skandalın baş rol oyuncusu Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı, eski TV haber sunucusu, PASOK üyesi Yunanlı Parlamenter Eva Kaili. Kaili’nin görevine son verildi, partisinden atıldı, tutuklandı; Noel’i hapiste geçirdi.
Rüşvet aldığı iddia edilenler arasında Türk-Yunan meseleleriyle uğraşan bazı siyasilerimizin pek sevdiği Avrupa Birliği’nin önceki Göç ve Vatandaşlık İşleri Komiseri Dimitrios Avromopulos da bulunuyor. Daha önce Atina Belediye Başkanlığı ile Yunanistan’ın Turizm, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarını yütürmüş olan Avramopulos, Yeni Demokrasi Partisi üyesi. Rüşvet ideoloji tanımıyor.
Ege’de gerilim tırmanıyor
Dünyanın her yerinde içerde işler iyi gitmeyince politikacıların vazgeçemediği can simitlerinden biri, kamuoyunun ilgisini dış politikaya çekmek oluyor. Yunanistan’da bunun en kolay yolu da Türkiye ile gerilimi arttırmak. Son günlerde Yunan savaş uçaklarınca Ege’de Türk uçaklarına –hatta NATO tatbikatı sırasında- atılan radar kilitlerindeki artışın başka mantıki bir izahı yok.
Türkiye’de de durum pek farklı değil. Bazı ateşli televizyon yorumcularına bakacak olursanız, neredeyse Yunanistan ile savaşa girmek üzereyiz. Avrasyacılara göre de tüm bu yaşananlar, Yunanistan’ı Türkiye’nin üzerine salan Amerika’nın bir oyunu. Hatta aralarında Yunanistan’ı kınamayarak taraf tuttuğu gerekçesiyle NATO’yu suçlayanlar bile var. Oysa Jens Stoltenberg, Joseph Juns’tan bu yana Türkiye’nin hassasiyetlerine en anlayışla yaklaşan NATO Genel Sekreteri. Türkiye, ileride Stoltenberg’i mumla arayabilir.
Brüksel’de Türk-Yunan görüşmeleri
Türk-Yunan ilişkilerinde söylem boyutunda gerginlik artarken diğer yandan diyalogun yeniden canlandırılması için Almanya’nın aracılığında yeni bir süreç başlatıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Başdanışmanı İbrahim Kalın, Yunanlı mevkidaşı Anna Maria Boura ile Almanya şansölyesi Olaf Scholz’un dış politika danışmanı Jens Plotner’in de iştirakiyle geçen hafta Brüksel’de bir araya geldiler. Önce gizli tutulan bu görüşme daha sonra cumhurbaşkanlığından 18 Aralık’ta yapılan kısa bir açıklamayla kamuoyuna duyuruldu. Peki, neden Almanya arabulucu?
İkinci Dünya Savaşında Nazi ordularının işgaline uğrayan Yunanistan’ın Almanya ile arası o tarihten bu yana hiçbir zaman pek parlak olmamıştır. Yunanistan ekonomik krize girdiği zamanlarda Almanya’dan savaş tazminatı taleplerini gündeme getirir; Almanya da Yunanlıları Alman vergi mükelleflerinin parasıyla yan yatıp keyif sürmekle itham eder. Yunanistan’ın iflasın eşiğinden döndüğü dönemde Atina’da Almanya’nın değil de Türkiye’nin büyükelçisi olduğuma şükür ettiğim günler yaşadığımı hatırlıyorum.
ABD’den bağımsız değil
Angela Merkel, başbakanlığı süresince, Türk-Yunan sorunlarında elinden geldiği ölçüde tarafsız bir tutum izlemeye çalıştı. Zaman zaman arabuluculuk girişimlerinde bile bulundu. Yeni Alman Başbakanı Scholz’un da aynı çizgiyi izlemesi şaşırtıcı değil. Tabiatıyla bu son girişimde de Almanya’nın ABD’den bağımsız hareket ettiği söylenemez.
Nitekim Kalın-Boura görüşmesinin duyurulmasından hemen sonra ABD Dışişleri Sözcüsü Ned Price bir açıklama yaparak, NATO dayanışmasının büyük önem taşıdığı bir dönemden geçildiğini, bu açıdan Ankara ve Atina arasındaki son temasın İttifakın bütünlüğü açısından hayati önem taşıdığını, teşvik ettiklerini söyledi. ABD, Ege’de artan Türk-Yunan geriliminin Ukrayna savaşında Rusya’nın üzerindeki baskıyı hafiflettiği endişesinde.
Brüksel’de yapılan Kalın-Boura görüşmesinin içeriği hakkında herhangi bir bilgi sızması olmadı. Bilinenler görüşmenin Almanya’nın AB Daimi Temsilciliği ofisinde herhangi bir gündem ve ön koşul olmadan, “olumlu havada” gerçekleştiği yönünde. Taraflar diyalogun yeniden başlatılması için birbirlerinin öngörülerini “keşfetmeye” çalışmışlar.
Belki de iş dönüp dolaşıp meşhur istikşâfi görüşmelerde tıkanacak yine.