CHP Kadın Kolları Genel Başkanlığı, Ankara’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve 81 İl Kadın Kolu Başkanının katılımı ile bir toplantı düzenledi.
Toplantıda bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de kadınların milletvekili seçme ve seçilme haklarının 1934’te bir çok ülkeden önce tanınmasına rağmen, o tarihten bu yana parlamentoda arzu edilen ölçüde temsil edilemediğini, kadınların ciddi mağduriyetlerle karşı karşıya olduğunu söyledi ve ekledi:
“Bu dramı sonlandırmak için kadınları ciddi örgütlemeniz gerekiyor. Kadın örgütlenmesini sağladığınız andan itibaren önünüzde hiçbir gücün duramayacağını göreceksiniz”.
Ancak onun hemen öncesinde kürsüde olan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka veriler sunmuş, yerel yönetimlerde neden kadınların “adının olmadığını” bu verilerle ortaya koymuştu:
- 2019 yerel seçimlerinde 1389 belediye başkanının sadece 37‘si (yüzde 3),
- 50.157 muhtardan 1.119’u (yüzde 2,14),
- 1.272 İl genel meclis üyesinin 48’i (yüzde 4,79),
- 20.745 belediye meclis üyesinin 2.283’ü (yüzde 11,01),
- 30 büyükşehir belediye başkanının sadece 2’si kadındı
- Yerel yönetimlerde 1930-2019 yılları arasında yapılan 19 yerel seçimde 32.000 erkek belediye başkanına karşılık sadece 156 kadın belediye başkanı seçildi.
Suç kadınların örgütsüzlüğü mü yoksa partilerdeki anlayış mı?
Kılıçdaroğlu’nun, temsilde eşitsizlik denilince, suçun çoğunu kadınların örgütsüzlüğüne yüklediğine tanığız. Halbuki özgürlüklerin sınırlandırıldığı en zorlu koşullarda dahi kadın örgütleri kadının insan hakları konusunda mücadeleden vazgeçmedi.
28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesi, bir çok kadın örgütü aday adayı üyelerini destekledi, adaylaşmaları için partilere çağrıda bulundu. Ama şeffaf olmayan aday belirleme sürecinde bu sesler asla duyulmadı.
Artık daha fazla kadın örgütü, erkeklerin yaratmak istediği, siyasetin ‘erkek işi’ veya ‘erkek alanı’ olduğu, kadının ‘oy verme ile yetinmesi’ gerektiği algısını yıkmak için mücadele ediyor.
Toplumun yarısını oluşturan kadının eşit temsil edilememesinin arkasında, ‘kadının siyasete ilgisizliği’ ya da ‘yetersizliği’ gibi bahaneleri üretenlere inat daha çok kadın adaylık başvurusunda bulunuyor.
Her şey bir tarafa, diyelim ki, kadınların siyasete ilgisizlikleri, yetersizlikleri ya da örgütsüzlükleri var; bunun kökenlerini sosyo-kültürel yapıda, açıkça toplumdaki cinsiyet ayrımında aramak gerekmez mi?
Bu nedenle kadınların ilgisizlik ve yetersizliğinden söz etmek olsa olsa ‘mağdurun suçlanması’ anlamını taşımaktadır. Bu da doğru değildir!
Yapılması gereken, siyasi partilerin yapısının kadınların aktif siyaset yapmalarını engelleyen bir yapı olmaktan çıkarılmasıdır.
CHP’nin, tam da tüzük değişiklikleri üzerinde çalışılan bugünlerde kadın kollarını ve kadınları daha aktif siyaset özneleri haline getirebilecek maddeler üzerinde kafa yormasında fayda vardır, eğer temsilde eşitlik konusunda samimi ise.
Partilerin gizli kahramanları: Kadın Kolları
Aylin Nazlıaka, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde yüzde 5 farkla kazanamadıkları 49 belediyeye yoğunlaşarak bu sefer kazanacaklarını; yeni büyükşehir belediyesi, il, ilçe ve belde belediyeleri elde edeceklerini; kadın muhtarların ve CHP’li kadın belediye başkanlarının sayısını en az ikiye katlayacaklarını; belediye meclis üyeliklerinde fermuar sistemiyle eşit temsili hedeflediklerini aktardı.
Nazlıaka, CHP tüzüğünde yer alan cinsiyet kotasının farklılıkların eşitliğini sağlamak için önemli bir uygulama olduğunu ama dönüştürücü eşitliği sağlamak için CHP Kadın Kollarının yetkisi ve bütçesi olması gerektiğini, eşit bir gelecek için eşitliğin gelmesinin şart olduğunu ifade ederek bitirdi konuşmasını.
Eşitlik için umut beslenen 28.Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nden hayal kırıklığı çıktığı için yeni umutlar yerel seçimlere yüklenmiş durumda.
Bu hedeflere ulaşmak için hangi somut adımları atacaklarını ise en azından basına açık toplantıda açıklamadı, izleyip göreceğiz.
Ama, AKP’nin kadın milletvekili sayısı 50, oranı yüzde 18.7 iken CHP’de 30 kadın milletvekili ile ancak yüzde 17’lik temsilin sağlanması; şu ana kadar yapılan delege ve ilçe başkanlığı seçimlerinde de eşit bir tablonun ortaya çıkmaması sonrası, yerel seçimlerde neyin farklı yapılacağı söylenmeden 81 ilin kadın kolları üyelerini motive etmek kolay olmayacak gibi görünüyor.
Kadın kolları siyasi partilerin yasal teşkilatı içinde bile sayılmıyor
Oysa ki Kılıçdaroğlu konuşmasında, ekonomik zorlukların getirdiği yoksulluktan, sığınmacı konusuna; vergi ödemelerindeki eşitsizlikten, yargının adaletsizliğine; uyuşturucunun yaygınlaşmasından yolsuzluğa kadar pek çok sorununun en çok kadınları etkilediği için, en iyi anlatıcının da Kadın Kolları üyeleri olması gerektiğini iddia etti. Kadın kolları il başkanlarına üstlendikleri görevin sıradan bir görev olmadığını hatırlatarak büyük sorumlulukları olduğunun altını çizdi.
Halbuki yetkisi ve bütçesi dahi olmayan, Siyasi Partiler Yasası’nda, siyasi partilerin yasal teşkilatı içinde sayılmayan, “yan kol” olarak tanımlanan bir yapıdır kadın kolları.
Her ne kadar varlıklarının fayda veya zararı tartışmalı olsa da, yıllardır kadın ve gençlik kollarının siyasi partiler yasası içerisinde, teşkilat yapısının yasal bir parçası olarak tanımlanması talep edilir.
Toplumsal yaşamda eşitliğe ulaşılıncaya kadar geçici özel önlem politikaları uygulanması gerektiği bunun için de en az yüzde 30 kota uygulaması da Siyasi Partiler Kanunu çerçevesinde talep edilenler arasındadır.
Kılıçdaroğlu, 21 yıldır iktidar olan AKP’nin bu talepleri duymazdan gelmesini de kadınların hakkının teslim edilmemesi olarak niteledi ve sorunları çözemeyen, üstelik sorunun kaynağı olan bir hükümetin ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmadığını belirterek, İl Kadın Kolları Başkanlarından bu durumu da illerinde anlatmalarını istedi.
CHP söylemi eyleme dönüştürmeli
Elbette bu düzenlemelerin siyasi partiler kanununda yapılması gereklidir ama kanunda olmasa da parti içinde uygulanmasında engel yoktur. Önemli olan zihniyetlerin kabul etmesidir.
CHP söylemleri eyleme dönüştürmede örnek olabilmelidir, çünkü Türkiye’de kadınların siyasetteki eşitsiz temsiline önlem olarak kadın kolları ilk defa CHP bünyesinde oluşturulmuştur.
Her ne kadar yapılan akademik çalışmalarda, kadınların siyasi parti kadın kolları içerisinde cinsiyet rolleri ile paralel bir siyasal katılım göstererek, asıl yönetim kademelerine destek birimleri konumunda bulundukları tespit edilmiş olsa da, CHP, kadın kollarının oluşumunda önder olmuştur.
Yapılacak şey, kadın kollarının yan, yardımcı, destek birimleri olmaktan çıkarılıp; proje ve politikalar üreten birimler olarak tanımlanması; siyasi parti karar alma mekanizmalarında etkili ve yetkili hale getirilmesidir.
Siyasi partilere yapılan hazine yardımının, kadın kollarının rahat çalışabilmesine imkan sağlayabilecek miktarının kadınlara tahsis edilmesidir.
Kadın kollarının kendi çalışmalarında kendi kararlarını alabilen ve uygulayabilen birimler haline dönüştürülmesi sağlanmadan, seçimlerde aday belirleme noktasında kadın kollarında görev almış, liyakatli kadınlara imkan sağlayacak tedbirler alınmadan kadın kollarındaki örgütsüzlükten şikayet etmek haksızlık olacaktır.