İnsanların öldürülüp şehirlerin yerle bir edildiği, ülkelerin mahvolduğu savaşlar üzerine emperyalist bakışı büyün çıplaklığıyla orta koyan en samimi ve en ahlaksız itirafın sahibi ABD’li bir siyasetçi.
Ama önce sahneyi kuralım.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 31 Ağustos’ta Moskova’da Rus karşıtı Sergey Lavrov’la görüştü. Sadece tahıl anlaşması değil, Suriye’den Kafkaslara dek geniş bir yelpazede konuştukları anlaşılıyor. Kararı 4 Eylül’de Soçi’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında yapılması beklenen görüşmeye bırakmışlar belli ki. (*)
Fidan 25 Ağustos’ta da Kiev’de hem karşıtı Dmitro Kuleba hem de Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’yle görüştü. Fidan’ın gündemine Rusya’nın tahıl anlaşmasına dönmeye ikna edilmesi vardı; pazarlıklara birazdan geleceğim.
Fidan’dan iki gün önce 23 Ağustos’ta Zelenski’nin Amerikalı konukları vardı: ABD Kongresinin Demokrat Partili Konektikıt Senatörü Richard Blumethal, yine Demokrat Mesaşusets Senatörü Elizabeth Warren ve Cumhuriyetçi Parti’den Güney Karolayna Senatörü Lindsey Graham.
Onların derdi başkaydı. Heyet ABD’ye dönünce öğrendik.
Ahlaksız itiraf
Senatör Blumenthal’in, 28 Ağustos’ta ABD medyasında yayınlanan sözleri şöyle:
- “Amerikalılar şundan emin olmalı ki paramızın karşılığını alıyoruz. Yıllık askeri bütçemizin yüzde 3’ünden daha az bir yatırımla Rus Silahlı Kuvvetlerini yaklaşık yüzde 50 oranında zayıflattık, Rus askeri gücünü yarı yarıya azalttık.”
- “Amerikalılar, Amerikan silahlarının kullanımında herhangi bir yolsuzluk, suiistimal veya sapma bulunmadığından emin olmalılar.”
Gerçekten ben savaşlara emperyalist bakışın bu kadar samimi ve bu kadar ahlaksız itirafını ilk defa okuyorum.
Rusya’nın Şubat 2022’de başlattığı işgal harekâtında bugüne dek 25 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
Blumenthal’in Ukrayna’ya -kendi ifadesiyle- daha fazla “uzun menzilli top, insansız hava aracı ve zırhlı araç göndermek için Kongre’den isteyeceği 24 milyar dolar ek destek -ki Senatöre göre bu bir “yatırım”- için kaygısı, ABD vergi mükellefini halkını paranın yerinde harcanacağına ikna etmek. Yani o paranın belki küsuratı Ukrayna’ya ulaşacağına teminat veriyor, paranın hemen hepsi ABD silah üreticilerine gidecek, merak etmeyin demek istiyor.
Aynı zamanda diyor ki Blumethal, Ukrayna’da elimizi sürmeden, bir tek Amerikalı askerin burnu kanamadan, açıktan savaş olsa harcayacağımızın bahşişi bile etmeyecek kadar para “yatırarak” Rus ordusunu yarı yarıya zayıflatıyoruz.
Çelişkili manevralar
Rus ordusunun yarı yarıya zayıfladığından emin değilim. Zaten Senatör bu konularda pek sözüne güvenilir bir politikacı değil. Kongrenin en zengin üyelerinden olan Blumenthal geçmişte Vietnam Savaşına katılmadığı halde katıldığı yolundaki beyanları nedeniyle özür dilemiş.
Kaldı ki Rusya’nın savaşa daha uzun süre devam edebileceğini geçen hafta Batılı askeri yetkililerden duyduk. Önce AB Askeri Komite Başkanı, Avusturyalı Orgeneral Robert Brieger, ardından ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley işlerin Batılı askeri planlamacıların umduğu gibi gitmediğini söyledi. Batı Ukrayna’yı “Ver kurtul, Rusya’yla savaşı bitir” formülüne itiyor bir yandan.
Bunlar biraz da Kasım 2024’teki ABD seçimlerine ısınma hareketleri. Seçim bölgesinde Ukraynalı, Polonyalı olan Kiev’e gidiyor. Rum, Ermeni olan Güney Kıbrıs’a, Ermenistan’a, Yunanistan’a. Aynı sırada bakıyorsunuz bir grup ABD Kongre üyesi de Türkiye sınırından Suriye’ye, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gözetimindeki bölgeye geçmiş.
Elini sürmeden savaş: Suriye’de de
Blumethal’in ahlaksız itirafı bir soruyu sormamıza da imkân veriyor: ABD’nin askeri stratejisi, kendi askeriyle savaşsa çok daha pahalıya ve askerlerinin can kaybına yol açacak savaşlar yerine, kendi çıkarları doğrultusunda savaşacak birilerini bulup karşıtlarını öyle yıpratmak mı?
Bunun bir örneğine 2014’ten bu yana Suriye’de tanık olmuyor muyuz?
Suriye’de -istense kısa sürede bitirilebilecek IŞİD tehlikesi gerekçesiyle -üstelik terör örgütü saydığı- PKK ve bağlantılı örgütleri bir nevi “kara gücü” olarak kullanmıyor mu ABD?
Tavşana kaç, tazıya tut.
Bakalım nereye kadar?
NOT:
* Erdoğan bir süredir Putin’in Türkiye’ye geleceğini söylüyordu. Erdoğan’ın bunu ilk kez söylemesinden bu yana Rusya’da siyasi hava daha da gerginleşti. Önce paralı asker ordusu patronu Yevgeni Prigojin ayaklandı, sonra da kuşkulu bir şekilde öldü. Rusya savaş içinde ve belli ki Putin iç ve dış nedenlerle Rusya’dan ayrılmak istemiyor. Brence nerede görüşüldüğü önemli değil ama bunu bir gurur meselesine dönüştüren Erdoğan ve bazı Beştepe bürokratları oldu.