PKK’nın Millî Savunma Bakanlığı (MSB) açıklamasıyla 12 askeri şehit ettiği kanlı Irak, Hakurk saldırısı yaşanan acının yanı sıra üç açıdan daha Ankara’daki gerilimi artırdı. Bunlardan biri, yarın, 26 Aralık’ta TBMM Dışişleri Komisyonunda görüşülmesi beklenen İsveç’in NATO üyeliği oylaması. Biri, CHP’nin TBMM’de terör saldırısını kınama bildirisine imza atmamasıyla yaşanan tartışma. Biri de saldırıya uğrayan askerlerin görev yaptığı koşulların sorgulanmaya başlaması, ki belki de an can yakıcı olan sorun bu.
Üç soruya da yakından bakalım.
Türkiye’yi kışkırtıp NATO sabotajı mı?
İlk soru PKK saldırısı ve Meclis’te bekleyen İsveç’in NATO üyeliği onayı.
PKK 1 Ekim’de Meclis’in açılacağı gün, Meclis’in tam karşısındaki İçişleri Bakanlığına 2 militanıyla intihar saldırısında bulunmasaydı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Temmuz’daki NATO Zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’a söylediği üzere Meclis açılışını takiben, belgeyi imzalayıp TBMM onayına göndermesi bekleniyordu.
Resmi kaynaklara Terör eyleminin sıcaklığı ve Türkiye’nin Suriye’deki PKK/YPG hedeflerine misillemesi operasyonları sürerken birkaç gün ertelendi. Ama 5 Ekim’de ABD Suriye’de PKK hedefi peşindeki Türk SİHA’sını “Bize saldıracaktı” gerekçesiyle düşürdü. Arkasından Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısı ve devamında İsrail’in Gazze’ye halen devam eden saldırısı gündeme hâkim oldu. Erdoğan’ın İsveç-NATO belgesini imzalayıp TBMM’ye göndermesi 24 Ekim’i buldu.
Gazze krizi sıcaklığında TBMM Dışişleri Komisyonu konuyu 16 Kasım’da 4 saat görüştü ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar’ın İsveç’in PKK’yla mücadele konusunda olumlu adımlar attığını beyan etmesine rağmen karar oturumu ertelendi.
Yine İsveç-NATO, yine PKK
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı (ve önceki Cumhurbaşkanı Yardımcısı) Fuat Oktay, 22 Aralık’ta komisyonu 26 Aralık, Salı günü toplantıya çağırdı; gündem maddeleri arasında İsveç’in NATO üyeliği de vardı. Kulis’te Cumhurbaşkanı tezkeresinin o gün AK Parti oylarıyla onaylanıp 28 Aralık’ta, yani 2023 bitmeden Genel Kurul oylamasıyla resmileşeceği konuşuluyordu.
O akşam PKK Irak’ın Hakurk bölgesindeki TSK “geçici üs bölgesini” vurdu. Böyle şiddetli bir eylemin birkaç saat içinde planlanıp yürütüldüğünü düşünmek mantıklı değil; zaten soru da bu değil. Ancak öncesindeki birkaç gelişmeye bakınca ortaya başka bir görünüm çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’ın 14 Aralık’ta kendisine telefon ederek “Siz İsveç’in NATO üyeliğini onaylayın, bende F-16 talebinizin Kongreden geçmesini sağlayayım” dediğini söyledi. Bunu 18 Aralık’ta, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın da Dışişleri Bakanı Hakan Fidanı 17 Aralık’ta arayıp mekanizmayı teyit etmesi ardından söyledi.
Kritik soru: kim teşvik ediyor?
Fidan 19 Aralık’ta Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin başkanlığında, Savunma Bakanı Thabet Muhammed El Abbasi ve istihbaratçıların da bulunduğu heyetle Ankara’da görüştü. Görüşmeye MSB Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın da katıldı. Görüşme ardından yayınlanan ortak bildiride iki ülke güvenliğine “PKK’nın oluşturduğu tehditlerin” de ele alındığı açıklandı. Irak hükümetinin Türkiye’yle PKK konusunda daha sıkı işbirliğine gitmesi PKK’yı zorda bırakabilir, Irak’tan İran’a geçmeye, Suriye’ye yığılmaya, ya da Türkiye sınırından uzak durmaya zorlayabilirdi.
Ortaya çıkan görünüm, Türkiye’nin aradaki ciddi sorunlara karşı Batıyla ilişkileri normalleştirme yolunda atacağı adım öncesi PKK’nın toplum ve siyasetteki havayı değiştirecek bir eyleme giriştiği. Soru şu: PKK bunu İsveç’teki faaliyetini engelleyeceği için mi, yoksa Türkiye’nin NATO’daki ilişkilerinin sağlamlaşmaması için mi yapıyor? Ek sorular: bunu kim teşvik ediyor? ABD, Rusya, İran yönetiminde bu işe karışanlar olabilir mi? Olanların Gazze Kriziyle bir ilgisi var mı?
Bir soru daha: son saldırı 26 Aralık’ta TBMM’deki İsveç görüşmesini nasıl etkileyecek?
Özel CHP kararının arkasında
CHP lideri Özgür Özel’in PKK’nın son terör saldırısına TBMM’deki ortak kınama bildirine imza atmaması hem CHP bünyesinde hem de CHP dışında tepki ve tartışmalara neden oldu. Örneğin önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen Elazığ milletvekili Gürsel Erol bildiriye imza attığını açıkladı. CHP Meclis Grubu, DEM Parti grubuyla -ayrı gerekçelerle de olsa- imza atmayı reddetmişti. Özel MSB Güler gelip saldırı üzerine Meclis’e bilgi, vermeden iktidardaki AK Parti ile ortak bildiriye imza atmayacaklarını söylüyordu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in bunu “utanç verici” sözleriyle kınamasına Özel “Şaşırdığın muhalefet olarak arkanıza dizilmemiş olmamız. Bildiri imzalamakla şehitler geri gelmiyor” cevabını verdi
Özel, memleketi Manisa’daki şehit cenazesinde bazı katılımcıların protestosuna hedef oldu. Ancak PKK ile mücadele amacıyla Irak’ta asker bulundurulması ve askerlerin içinde bulunduğu koşullara dair söyledikleri yeni soru ve tartışmalara yol açtı.
Bir soru şu: Özel bunları TBMM bildirisine imza atıp yine söyleyebilir miydi? Söyleyebilirdi ve bu kadar tepki almazdı. CHP 31 Mart yerel seçimlerine doğru aday belirleme sürecindeyken Özel’in bu kararı hem CHP bünyesinde tartışılmaya hem de Erdoğan tarafından kullanılmaya müsait görünüyor, ancak Özel ve CHP yönetimi kararın arkasında duruyor.
Üs bölgesi bir grup çadır mı?
Özel gerekçelerini açıklarken hükümete bazı sert sorular da sordu:
• “20 aydır Pençe-Kilit operasyonu sürüyor. Hedefleri neydi, hedefe ulaşıldı mı? Ulaşıldıysa niye oradayız, ulaşmadıysa nedenleri nedir?
• “Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde kaç Mehmetçiğimiz var? Pençe Kilit operasyon bölgesinde ilan edilen şehitlerin dışında şehit var mı? Ya da bazı şehitlerimiz terör örgütünün elinde mi? Ya da canlı olup olmadığını bilmediğimiz bir grup askerimiz terör örgütünün elinde mi?
• “Yeni şehitlerin gelmemesi için askeri alandaki tartışmaları sormak istiyoruz. Lojistik dezavantajlar olduğu söyleniyor, askerlere zaman zaman yiyecek bile ulaştıramadığımız söyleniyor. Bu sorulara cevap verilmesini istemek suç değil hata değil, hakkımızdır.”
YetkinReport’a bilgi veren güvenlik kaynakları, açıklanan dışında şehit olmadığını ve PKK’nın kaçırdığı asker de bulunmadığını söylediler. Henüz resmi açıklama yok.
Öte yandan Gazeteci İsmail Saymaz, Sözcü’de yayınladığı fotoğraf ve bilgilerle, Hakurk’taki TSK Üs Bölgesi denilen yerin bir grup çadırdan ibaret olduğunu yazdı. Kasım sonunda çekilen fotoğrafta kara gömüşmüş çadırlar görünüyordu. Bu da akla PKK saldırısının yoğun tipi ve sisin görüş mesafesini bir metrenin altına düştüğü sırada yapıldığı bilgisini getiriyordu.
Özetle PKK saldırısı ardından yanıtlanması gereken siyasi, askeri ve diplomatik pek çok soru bulunuyor.
Ama yanıtını ilk bulacak soru, yarın TBMM Dışişleri Komisyonundaki İsveç oylaması olacağa benziyor.