Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

İç politikada durum raporu, Erdoğan, İmamoğlu, Bahçeli ve Öcalan

Yazar: Murat Yetkin / 08 Mart 2025, Cumartesi / Oda: Siyaset

Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının beklenenden önce açıklanması, CHP’nin iç politikada -siyaset yasağı dahil- muhtemel gelişmelere karşı ön alma amacını da göösteriyor.

Ortada sandık görünmüyor ama cumhurbaşkanlığı seçim yarışı şimdiden başladı gibi. Dış politikada dünya ABD Başkanı Trump’ın her gün bir başka çıkışıyla sarsılırken iç politikada da her gün ani dönüşler ve karar değişikliklerine tanık oluyoruz.
AK Partinin erken başlayan iktidar endişesi artık yemek yazarı Vedat Milor’a Kent Lokantalarını övdüğü için soruşturma açma saçmalığına varmış durumda.

Bir yandan PKK’nın hangi unsurlarının Abdullah Öcalan’ın silah bırakma kararına uyacağı tartışması devam ederken ve DEM’in diğer partileri ziyareti beklenirken bir ara rapor, durum raporu gerekiyor.

Peş peşe dava ve soruşturmalarla kuşatılan Ekrem İmamoğlu, CHP’nin 23 Mart’ta ilan ettiği ön seçimi beklemeden adaylığını ilan etti; zaten Mansur Yavaş’ın haklı olarak girmediği ön seçimin sadece sembolik anlamı kalmıştı, o bahse geleceğiz birazdan. İmamoğlu bugün, tam da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İzmir’den yolculuğunu başlatıyor. Eş zamanlı olarak CHP lideri Özgür Özel, bitirdiğimiz hafta Avrupa’da yaptığı temaslarda İmamoğlu’nun adaylığını açıklamıştı.

İmamoğlu ve adaylık ilanı

Bu hamlelerle İmamoğlu’na açılan dava ve soruşturmaların ortak noktası olan siyaset yasağı getirilirse bu iç politikada da dışarıda şöyle bir algıyı doğuracak: bir yandan Anayasal hakkı kalmadığı halde Anayasa’ya yerleştirilmiş bir boşlukla yeniden aday olmaya çalışan Erdoğan, diğer yandan yargı üzerindeki siyasi etkisini kullanarak güçlü bir adayını saf dışı bırakmaya çalışıyor. Algı bu olacaktır ve CHP’de İmamoğlu’nun adaylığını beklenenden önce -ve kimine göre vakti çoktan gelmiş olarak- ilan ederek bu algıyı pekiştirme amacını güdüyor.

CHP içindeki tek adaylı 23 Mart önseçiminin beklenmemesi konusunun bir nedeni daha olduğu anlaşılıyor. Bu da ya AK parti iktidarı ya da PKK tarafından 21 Mart Nevruz Bayramında bir çıkış yapma ihtimali, CHP’nin zaten sonucu belli olan ön seçim ardından İmamoğlu adaylığının ilanının gündemde kaybolup gideceği değerlendirmesi.

İç politikda Suriye gölgesi

Bu da iç politikada gelişmelerin bir ölçüde PKK’nın silah bırakma kararına bağlanmış olmasının bir başka göstergesi. O da Suriye’deki gelişmelere bağlı, çünkü iş geliyor PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin ABD ile işbirliği yoluyla kurulan SDG’nin “Bizi bağlamaz” demesine dayanıyor. SDG’nin sanki PKK ile bağı bulunmayan bir yapıymış gibi davranması, DEM içinde de çatlağa yol açmış görünüyor. Örneğin Eş Başkan Tülay Hatimoğulları, Öcalan’ın açıklamasında YPG’nin ayrıca belirtilmemiş olmasını öne çıkarıyor. Hatimoğulları, SDG’nin varlığının hem Suriye’deki Ahmed Şara yönetimine hem de artan Türkiye etkisine karşı denge oluşturucu özelliğini de gözetiyor gibi. İşin ilginç yanı İran ve İsrail’in de benzer siyaset izlemesi. Acaba DEM’deki bu görüş ayrılığı parti ziyaretlerine başladıklarında da sürecek mi?
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ise  ortada ateşkes ya da uzlaşma diye bir şey olmadığı, PKK’nın “bütün unsurlarıyla” silah bırakmasının beklendiğini söylüyor.

Silah bırakma için son tarih?

Bu da bizi birkaç önemli soruya getiriyor: acaba devletin Öcalan’a (ve PKK’ya) verdiği ama açıklanmayan bir “son tarih” mi var?

Eğer varsa SDG zaman kazanmaya mı çalışıp ABD’nin Suriye politikasının belli olmasını mı bekliyor?

Bu soruların iç politikada yansımadı var.
Örneğin, Suriye’de Türkiye’nin etkisini artıran -ve hem İsrail hem İran’ı rahatsız eden- rejim değişikliğinin anketlerde AK Partiye sağladığı avantaj iki ay sürmüş görünüyor. Üçüncü ay, bir yandan belediye başkanlarının tutuklanması diğer yandan iç çalkantılara rağmen CHP anketlerde yine ilk sıraya yükselmiş görünüyor.
Müzakere olmadığı iktidar tarafından her fırsatta vurgulanan bu “süreç” uzadıkça AK Partinin lehine işlemeyeceği tahmin edilebilir. Küresel belirsizliklerin ekonomik program hedeflerini rahatlatmadığı da açık.
CHP’nin bu nedenle ortaya çıkabilecek yan etkileri göze alarak İmamoğlu adaylığını erken açıklamasını iç ve dış politikadaki belirsizliklere karşı bir ön alma çabası olarak değerlendirmek mümkün.

 

 

 

 

 

 

 

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: dem parti, Devlet Bahçeli, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, PKK, Suriye

OKUMAYA DEVAM EDİN

Kılıçdaroğlu’nun AB Büyükelçilerine kahkaha attıran sorusu
Ekonomik nedenlerin seçmen tercihlerindeki önemi
CHP yürüyüş hızını keserse Adalet Yürüyüşünün tekrarı olur
  • Ukrayna, Suriye ve Kürt sorunu denklemlerinin eş zamanlı çözüm hamlesi16 Mayıs 2025
  • Terörsüz Türkiye: dışarıya demokrasi vaatleri, içeride baskıya devam15 Mayıs 2025
  • Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı14 Mayıs 2025
  • Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir14 Mayıs 2025
  • Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza14 Mayıs 2025
  • Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?13 Mayıs 2025
  • PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular13 Mayıs 2025
  • Toplum Terörsüz Türkiye sürecinden habersiz: Araştırma12 Mayıs 2025
  • PKK kendini fesih ve silahlı mücadeleye son kararı açıkladı12 Mayıs 2025
  • Özel: Silah bırakılmasını bekliyoruz. Erdoğan: Müjdeleri alacaksınız10 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP