The Turkish Central Bank’s interest rate hike today was in line with expectations following the clear signals from the government. The Bank increased the one-week repo rate, known as the policy rate, by 475 basis points to 15{4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd} from 10.25{4a62a0b61d095f9fa64ff0aeb2e5f07472fcd403e64dbe9b2a0b309ae33c1dfd}. The decision was the official declaration of a departure from the low interest rate-strong Turkish
Merkez Bankası 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranı 475 baz puan artırarak politika faizi yüzde 10.25’ten yüzde 15’e yükseltildi. Selva Demiralp faiz kararını yorumluyor: Geçtiğimiz hafta hükümet kanadından gelen net sinyaller ışığında Merkez Bankası’ndan bugün gelen faiz artışı beklentilere paraleldi. Bu karar, uzunca bir süredir yürütülmeye çalışılan düşük faiz- güçlü TL politikasından ayrılışımızın
Finansal piyasalar, borç verenle borç alanı bir araya getirerek tasarrufların ekonomiye kanalize edilmesini sağlar. Tasarruflar üretime imkân tanır, üretim daha çok gelir ve dolayısı ile daha çok tasarruf imkânı sağlar. Bu şekilde sermayenin sistem içinde dönüşü sağlanır. Bu mekanizmanın çarklarının dönmesine imkân veren güç ise tasarruf sahibine yapılan ödemedir. Modern finansal sistemlerde tasarruf sahibi, verdiği
COVID-19 krizinde ikinci dalganın gelip gelmeyeceği gündemi meşgul ederken ellerindeki kartların hepsini açan merkez bankalarının krizin uzaması durumunda şapkadan hangi tavşanı çıkarabilecekleri merak ediliyor. TC Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) bankaların aktif rasyolarıyla ilgili son düzenlemeleri bu genel eğilimin dışında değil.Merkez bankaları, sistemdeki para arzını artırmak sureti ile faizleri düşürüp
Kriz dönemlerinde gelişmekte olan ülke para birimleri hızla değer kaybediyor. Çünkü kriz ortamında global risk iştahı azalıyor ve gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışı oluyor. Makroekonomik kırılganlıkları daha yüksek olan ülkeler bu çalkantılardan daha olumsuz etkileniyor.Türkiye özelinde, COVID-19 krizine yakalandığımız sırada halen yüksek enflasyon problemini halledememiş olmamız bugün yaşadığımız sıkıntıları artırıyor. Krizin yarattığı ekonomik daralmadan çıkmak
Bir önceki yazımda, tam karantina uygulamasını geciktirmenin artan maliyetlerini araştıran çalışmamıza değinmiştim. Bu yazıda COVID-19’un Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini ve çözüm önerilerini içeren araştırmamızın ilk sonuçlarını paylaşmak istiyorum. Koç Üniversitesi’nden Cem Çakmaklı, Sevcan Yeşiltaş, Muhammed Ali Yıldırım ve University of Maryland’den Şebnem Kalemli-Özcan ile beraber yürüttüğümüz araştırmamızda, belirli varsayımlar altında elde ettiğimiz sonuçlar şöyle özetlenebilir:Ekonomi
Covid-19’un her şeyden önce bir insanlık sorunu olduğunu ve salgının en kısa sürede kontrol altına alınmasının kurtarılacak insan hayatları açısından bir zorunluluk olduğunu biliyoruz.Ekonomik açıdan da, salgını en kısa sürede kontrol altına almanın maliyeti gecikmeli olarak uygulanacak izolasyon politikalarına göre daha düşük olacaktır.İktisat camiası, ekonomik krizden çıkışa giden sürecin virüsün temizlenmesinden geçtiği konusunda hemfikir. ABD
Para ve maliye politikası birbirini bütünleyici politikalar olup koordinasyon içinde çalışmalarına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Nihai olarak her iki politika da ekonomik istikrar sağlamayı hedeflese de ellerindeki araçlar ve işleyiş alanları farklı. Bu politikaların birbirlerinin eksiklerini tamamlayıcı bir rol oynayıp ekonomiye gerekli desteği vermeleri ve bunu yaparken daha fazla kırılganlık yaratmamaları çok
ABD Merkez Bankası Fed, onbeş gün içinde ikinci kez acil olarak toplandı. 15 Mart akşamı politika faizi 100 baz puan daha inerek sıfır alt sınırına geldi. Fed ilave olarak Ekim 2014’de sonlandırdığı varlık alımlarına tekrar başlarken, banka kredilerini canlandırmak amacıyla da zorunlu karşılıkları sıfırladı. Bankaları merkez bankasından doğrudan borçlanmaya teşvik ederek borç verme faizini 150
“…Cehennem dünyaya salgın üflüyor nefesiyle” Hamlet Shakespeare’in yukarıdaki betimlemesini andıran günlerden geçiyoruz. Koronavirüs sonunda Türkiye’ye de geldi. Virüsün ne kadar sürede kontrol altına alınacağı öncelikle sağlık hizmetlerinin etkinliğine, alınan kararların isabetliliğine ve tabii ki vatandaşların sağduyulu hareket etmesine bağlı olacak. Bütün bunlara ilave olarak global çapta koordinasyon ve işbirliği de bir o kadar önemli. Çünkü