Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Merkez Bankası’nın faiz artırımı kararından sonra beklenen enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyonla beraber memur zamları da belli oldu. TÜİK hesaplamalarına göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 38,21, aylık yüzde 3,92 oldu. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise yıllık yüzde 40,42, aylık yüzde 6,50 arttı. TÜFE’deki değişim 2023 yılı Haziran ayında
Meraklı bekleyiş sona erdi, Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu 22 Haziran toplantısında politika faizini yüzde 15 olarak ilan etti; 27 aydan sonra ilk faiz artışıydı. “Nas” dönemi sona mı ermişti, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in dediği gibi “rasyonel zemine” dönmüş müydük? Bakalım… Son yazımın (8 Haziran) başlığı “Döviz kuru neden aldı başını gidiyor?”
Döviz kuru aldı başını gidiyor. 7 Haziran akşamı bir dolar 23,22 düzeyine fırlamıştı. Seçimden önceki son işgünü 20 liranın milim altında kapatmıştı oysa: 19,97 idi bankalararası döviz piyasasında belirlenen gösterge kur. Sekiz günde yüzde 16,3 oranında değer kaybetti Türk lirası. Ne oluyor? Ne olduğuna geleceğim ama önce uzunca bir girizgâh yapmalıyım. 2 Haziran günü yayınlanan
Uzun bir süredir uygulanmakta olan ekonomik programın sürdürülebilir olmadığı ortada. Bu savın bariz kanıtlarından biri, seçim öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB’nin) döviz rezervlerinin erimesi pahasına tam saha baskıyla kontrol edilmeye çalışılan döviz kurunun, seçimden sonra naçar dik bir yokuşu çıkmaya başlaması. Olanaklar izin verdiğince bu yokuş yukarıya tırmanışın kontrollü olmasına çalışılıyor; ancak olanaklar da
Bir önceki yazımın başlığı “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur: Demirel haklı çıkacak mı?” şeklindeydi. Yazıda, tencerenin bayağı boş olduğunun altını çizmiştim. Bu çerçevede, gelir dağılımında son yıllarda gerçekleşen belirgin bozulmaya ve yoksullaşmaya dair bazı göstergelere yer vermiştim. Milletvekili seçimi bitti. Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kaldı. Peki, Demirel haksız mı çıktı? Siyaset bilimci de değilim sosyolog
Tarihi seçime üç gün kaldı. Son zamanlarda rahmetli Süleyman Demirel’in unutulmaz sözlerinden birini giderek daha fazla duymaya başladık: “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur.” Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) 6 Mayıs’ta Orta ve Üst Sosyo-ekonomik Grubun Yoksullaşması Araştırması Raporu’nu yayınladı. Türkiye genelinde 1067 kişiyle telefonla yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçlar, tencerenin boş olduğunu çarpıcı biçimde gösteriyor. Mesela
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Araştırma Merkezi DİSK-AR’ın hazırladığı rapora göre, Türkiye’nin son 20 yılı içinde milli gelir içinde emeğin payı geriledi, sermayenin payı arttı, bir başka deyişle “zengin daha zengin, fakir daha fakir” hale geldi, çalışanlar daha az kazandı. 20 yılın işçi sınıfı için kaybı sadece bununla sınırlı değil, ücretler geriledi, haklar kaybedildi. DİSK-AR tarafından
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DİSK) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon hesaplamalarının temelini oluşturan madde fiyat listesini açıklamayı durdurmasına karşı açtığı davayı kazandı. Ankara 6. İdare Mahkemesi, 31 Mart’ta verdiği kararda TÜİK’in madde sepeti ve ortalama fiyat listesini açıklamamasının hukuksuz olduğuna hükmetti. DİSK Yönetim Kurulu adına yazılı bir açıklama yayımlayan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yargı kararı
TÜİK, Ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre Ocak ayında tüketici fiyatları bir ay öncesine kıyasla yüzde 6,65 oranında arttı. Yok, hayır bir yanlışlık yok; bir aylık enflasyon bu. Hani şu gelişmiş ülkelerin hop oturup hop kalktıkları yüzde 8 dolaylarındaki on iki aylık enflasyon değil, sadece bir aylık enflasyon. Diyeceksiniz ki, “canım biz neler gördük,
Millet İttifakı (Altılı Masa), 30 Ocak Pazartesi günü “Ortak Politikalar Mutabakat Metnini” açıkladı. Bu yazıda bu metnin ‘Ekonomi, Finans ve İstihdam’ bölümünü değerlendirmek istiyorum. Ancak önce şunu belirtmem gerekiyor. Cumhur İttifakının –bildiğim kadarıyla- bu netlikte ve kapsamda kamuoyuna duyurduğu bir politika metni yok. Bunun yerine bugüne kadar uyguladığı ekonomi politikası var. Bu politikada kapsamlı bir









