Emin olun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ola ki 28 Mayıs seçimlerini yitirseydi, bugün onu neredeyse Mehdi mertebesine çıkaran siyasetçilerin, yorumcuların bir kısmı “Biz demiştik” diye ona hücuma başlayacaklardı. Ve yine emin olun ki öyle bir durumda, bugün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na “Düşene bir tekme de benden” hıncıyla vuranların bir kısmı onu “İkinci Kemal” manşetleriyle bir laik
Seçime on gün kala siyasetin rengi hızla değişiyor. Daha doğrusu siyasetin muhalefet kanadında hızla değişiyor, iktidar kanadında adeta betonarme. Örneğin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hâlâ bir saatten az sürmeyen konuşmalarla ne kadar yol, havalimanı yaptığını anlatırken, rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisini de aşarak dün tek cümlelik, 4 saniyelik bir video mesajı yayınladı: “Bugün dünden fakirsen, tek
Dün akşam önemli bir bankanın üst yöneticisi aradı. Sohbete doğrudan “Çevreniz geniştir. Döviz bürosu işleten tanıdığınız var mı?” sorusuyla girdi. Yoktu ama soruyu garipsedim. Uluslararası deneyimi de olan bu etkili bankacı neden benden tanıdık döviz bürosu sorardı? “Kendim için” dedi; “Artık bankacı olmanın anlamı kalmadı, hiç değilse döviz bürosunda işe gireyim dedim”. Şaka yapıyordu ama
Ankara’daki yabancı diplomatik temsilciliklerinin 14 Mayıs seçimlerinin sonucu ile ilgili değerlendirmelerinde son bir ay içinde dikkat çekici bir değişiklik gözleniyor. Yakın zamana dek gerek ülkelerin gerekse uluslararası kuruluşların değerlendirmelerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son düzlükte bir hamle yapıp devlet imkânlarının da gücüyle seçimi mutlaka kazanacağından pek kuşku duyan yoktu. Bir kısmı Türk anket şirketlerinin abonesi olmasına
27 gün sonra sandığa gidiyoruz. Seçim ittifakları arasındaki mücadele de ittifaklar bünyesindeki hareketlenme de artıyor. İttifakların bünyesindeki partiler de birbirlerine karşı son manevralarına başladı, ince hesaplar yapılıyor. Manevralara gelmeden ve hazır hesaplardan söz açmışken MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son hesabından söz etmemek olmaz. Hatırlayanlar olacaktır, Bahçeli 2009’da MHP’nin 40’ıncı yılında iktidar formülünü şöyle açıklamıştı: •
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Millet İttifakı partileriyle “birleşik aday listesiyle” boğuştuğu günlerde Ekrem İmamoğlu sahayı boş bırakmadı; Isparta ve Amasya’daki mitinglerindeki kitleyi coşturmasını bildi. Mansur Yavaş da sahaya iniyor; 10 Nisan akşamı Sözcü TV’de bu süre içinde Ankara Büyükşehir Belediyesinden maaş almayacağını da duyurdu. Bugün, 11 Nisan, İmamoğlu ve Yavaş, Çanakkale’de Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktılar halkın
Geçen hafta bugünlerde, gözler 27 Şubat Pazartesi günü yapılacak Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesi ve 2 Mart Çarşamba günü yapılacak Altılı Masa toplantısına çevrilmişti. 2 Mart’ta Masanın Cumhurbaşkanı adayı çıkmadı ama iş bununla kalmadı. Ertesi gün İYİ Parti lideri Meral Akşener müttefiklerine ağır suçlamalarla masadan kalktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın (can kaybı 45 bini geçen) deprem felaketi ardından tarihini
Deprem siyaseti de sarstı ama herhalde en çok MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sinirlerini bozdu. Dün -yine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la birlikte gittiği- Elbistan’da sıkıntılarını dile getiren depremzedeleri fena azarladı. Hazin, ibret verici bir manzaraydı. Erdoğan’ın seçim kararı arifesindeyken iktidar cephesindeki bu gerginlik eğer acılı depremzedeleri hedef almamış olsa belki anlaşılabilir. Muhalefet cephesinde ise gerilimi düşürmek için
Altılı Masa olarak bilinen altı muhalefet partisi lideri İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ev sahipliğinde 26 Ocak’ta toplandı. Toplantının ardından yapılan açıklamada altı lider ilk defa CHP ve İYİ Parti tarafından önceki seçimlerde kurulan “Millet İttifakı” ibaresini kullandı. Liderler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adaylığı konusunda da net bir tavır sergileyerek, Erdoğan’ın kendi iradesi ile seçimleri yinelemesi
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın partisinin 7 Ocak’taki Kars il kongresinde HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını açıklayacağını ilan etmesi 2023 seçimlerine iki değil üç adayla gidileceğini gösterdi. Buldan “Ne Cumhur İttifakı’yla ne Millet İttifakı’yla herhangi bir ortaklığımız yok” diye konuştu; “Ancak ilkesel yaklaşımlarımızı zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, zamanı geldiğinde müzakere edebiliriz, zamanı geldiğinde diyalog içinde