ABD’nin Afrika Boynuzu Özel temsilcisi Jeffrey Feltman 15 Aralık’ta Ankara’daydı. O günlerde Türkiye’nin gözü kontrolden çıkmış döviz kurundan başka bir şey görmüyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise bir yandan mali operasyona diğer yandan 16-18 Aralık’ta İstanbul’da planlanan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesine hazırlanıyordu. Ankara’da Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’la görüşen Feltman’ın gündeminde de Afrika’nın sıcak noktalarından olan Etiyopya ve Türkiye ilişkileri vardı. Feltman, Türkiye’nin Etiyopya’ya sattığı TB-2 insansız hava araçlarının bu ülkedeki iç savaşta “sivillerin zarar görmesine” yol açtığından şikayetçiydi.
İşin aslı, Feltman’ın ziyareti ardından New York Times gazetesinin de (20 Aralık’ta) yazdığı üzere Etiyopya hükümetinin Türkiye’den aldığı SİHA’ların (ve BAE ile İran’dan aldığı İHA’ların) yardımıyla Batı destekli Tigray ayrılıkçılarını geriletmiş olmasıydı. ABD yönetimi Türkiye’nin Etiyopya’ya TB-2 satmamasını istiyordu.
İşin ilginç yanı, aynı günlerde Rusya da Türkiye’nin Ukrayna’ya TB-2 satışını durdurmasını istiyordu. Moskova’nın şikâyeti de Türk yapımı SİHA’ların Ukrayna hükümetinin bu yolla ülkenin doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçılara karşı kullanılmasıydı.
Azerbaycan, Kıbrıs, Ege, Libya
Bayraktar TB-2 SİHA’ları 2020 sonunda Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki topraklarını geri almasını kutlamak için düzenlenen 10 Aralık Zafer Günü geçit töreninde (İsrail yapımı Hermes 900’lerle birlikte) sergileniyordu. Askeri analistlere göre Azerbaycan ordusunun saptadığı 772 hedeften 535’ini imha eden TB-2 uçakları olmuştu.
İşin ilginç yanı, Kıbrıs Türk Hükümetinin Türkiye’ye Geçitkale havaalanında bir İHA-SİHA üssü kurma izni vermesini takiben Kıbrıs Rum Hükümetinin İsrail’den 6 SİHA almaya karar vermesiydi. Aradaki fark Türkiye’nin kendi pilotsuz uçaklarını kendi üretmeye başlamış olmasıydı. 200 kilometreyi aşan menzili, 8 kilometreyi aşan irtifada 24 saat uçup Türk malı, Roketsan imalatı MAM-L füzeleri taşıyan TB-2’ler Yunanistan’ın Lozan anlaşmasına aykırı olarak silahlandırdığı Ege adaları üzerinde de karşı denge sağlıyor.
Libya’da TB-2 uçakları Trablus hükümetinin Rusya, BAE, Mısır, Fransa ve Yunanistan destekli Hafter güçlerinde yok edilmesinde rol oynadı. Trablus havaalanının ele geçirilmesinde Rus Pantsir hava savunma sistemlerini imha etmesi dönüm noktası oldu.
Tabii Suriye ve PKK ile mücadele de var.
Sadece TB-2 yok ama
Türkiye’nin 2016-2019 arasında Suriye topraklarında giriştiği askeri operasyonlarda da TB-2 önemli pay sahibi oldu. Hala da oluyor. Hem Suriye hem Irak hem de Türkiye içindeki PKK hedeflerinin vurulmasında TB-2 ve diğer Türk malı silahlar önemli rol oynuyor. Bunların arasında ASELSAN desteğiyle TUSAŞ üretimi ANKA-S uçağını ve hedef saptama sistemleri ASELSAN tarafından üretilen 45 kilometre menzilli 155 mm’lik Fırtına obüslerini de saymak lazım.
Ama dünyada Türk pilotsuz uçakları deyince akla TB-2 geliyor. Bu popülerlikte üretici Baykar’ın baş mühendisi Selçuk Bayraktar’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı olmasının da payı var. Gerçi TB-2 Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, Bayraktar’ın Sümeyye Erdoğan ile 2016’de evlenmesinden iki yıl önce, 2014’te kullanılmaya başladı ama algı başka türlü. (Bunda Bayraktar’ın aileye dahil olduktan sonra muhalefet ve medyadan gelen eleştirilere karşı daha tepkisel, faha siyasi davranmasının da payı var gerçi.)
TB-2’ler saydığımız ülkeler dışında Fas, Katar, Kırgızistan, Türkmenistan tarafından da kullanılıyor. NATO ve AB üyesi Polonya ile satış sözleşmesi imzalandı. Romanya’nın sırada olduğu haberleri var.
Türk Kalaşnikov’unda ABD’nin rolü
Kalaşnikov AK-47 otomatik tüfeği savaş tarihinin gidişini değiştiren silahlardan olarak biliniyor. AK-47 İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliğinde mühendis Mihail Kalaşnikov tarafından Kızıl Ordunun piyade silahı olarak tasarlanıp 1949’da kullanılmaya başlandı. AK-47 kutuplardan çöllere, bataklıklara dek her yerde kullanılabilen basit tasarımıyla kısa sürede ulusal kurtuluş mücadelelerinden uyuşturucu kartellerine dar bütçeli ordulardan terör örgütlerine dek bütün dünyada silahlı yapıların envanterine girdi. Vietnam’dan Afganistan’a Nikaragua’ya dek pek çok savaş ve iç savaşta kullanıldı. Pek çok silahlı örgütün flamasında ve örneğin Mozambik’in bayrağında yeri var.
Yaygınlık açısından değil ama bölgesel dengeleri değiştirme etkisi bakımından TB-2 pilotsuz uçakları bir nevi Türk Kalaşnikov AK-47’si sayılabilir.
Türkiye bunu bir yerde ABD Kongresinin 19’uncu yüzyıldan kalma, arkaik, modası geçmiş yaptırım siyasetine borçlu. Kongre’nin 1974 Kıbrıs Harekâtı ve afyon tarımının engellenmemesi nedeniyle Türkiye’ye uyguladığı askeri ambargonun sonucu, Türkiye’nin kendi elektronik harp sanayiini (ASELASAN), roket sanayiini (ROKETSAN) ve havacılık sanayiini (TUSAŞ) geliştirmesi olmuştu. (Bugünlerde hisselerinin Katar ya da BAE’ne satılması tartışılan ASELSAN dünyanın ilk 100 silah ihracatçısı listesine Türkiye’den giran tek şirket.)
PKK’ya karşı kullanılmasın diye Türkiye’ye iki adet İHA’nın satılmamasıyla başlayan süreç kamu sektöründe TUSAŞ özel sektörde Baykar’ın ABD pilotsuz uçaklarıyla rekabet edip Pazar çalabilen silahlar üretmesini sağladı.
Şimdi ABD pilotsuz uçakların Etiyopya hükümeti tarafından ayrılıkçı güçlere karşı kullanılmaması için Türkiye’ye “satmayın” ricasında. Ama bir yandan da Türkiye’ye yaptırım uygulamayı sürdürüyor.
Derin bir çelişki değil mi sizce de?