Prof. Dr. Utku Perktaş, Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü öğretim üyesi.
Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun Açık Radyo’ya yönelik lisans iptal kararı, ne yazık ki ülkemiz medyasında yeterince yer bulmadı. Oysa Açık Radyo, 30 yıldır “kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık radyo” sloganıyla çok önemli bir sorumluluk alarak yayınlarını sürdüren, Türkiye’nin entelektüel ve kültürel tarihinde köşe taşı olmuş bir radyo istasyonu. Bu güzide radyo, yalnızca ülkemiz
Biyoçeşitlilik, gezegenimizin 3,8 milyar yıllık geçmişinden gelen, çeşitli yaşam biçimlerinin bir araya gelerek oluşturduğu benzersiz bir koleksiyondur. Her bir canlı türü, bu geniş koleksiyonun bir üyesi ve biyoçeşitliliğin en temel basamağı olan genetik çeşitlilik ise her bir türün içindeki benzersiz kelime kombinasyonları gibi tanımlanabilir. Ekosistemler, bu türlerin bir arada oluşturduğu düzeni temsil eder. Biyoçeşitlilik, gezegenimizin
Eğitim müfredatından Charles Darwin’in Evrim Teorisi’nin çıkarılması ve yerine Yaratılış Teorisi’nin konulma çabaları, Türkiye’deki bilimsel ve ideolojik tartışmaların yeni bir boyutunu ortaya koyuyor. Bu gelişme, bilim ile ideolojinin küresel düzeydeki sürekli çatışmasını yansıtan bir örnek olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda, Sovyet biyolog Trofim Lysenko’nun hikayesi aklıma geliyor. Lysenko, bilimi ideolojiye kurban eden ve bilimsel olmayan yaklaşımlarıyla
Dünya genelinde orman kaybı 1990 yılından bu yana 178 milyon hektar. Yaklaşık Libya’nın yüzölçümüne eşit bir değerden bahsediyorum. Bu kayıpların 2023 yılında da hız kesmeden devam ettiği gözlemlenirken, özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki yağmur ormanlarının kaybı endişe verici boyutlarda. James Cook Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışma, bu bölgedeki “hayalet yollar” ağının, kayıtlı yollardan üç ila yedi
Bugünlerde dikkat çeken ancak pek de konuşulmayan bir konu var: Milli Eğitim müfredatından Charles Darwin’in Evrim Teorisi’nin çıkarılması sonrası sözde yaratılış teorisinin müfredata dahil edilmesi. Yaklaşık yedi yıldır evrim teorisi müfredatta yer almıyor ve artık bir adım daha gerideyiz, çünkü Milli Eğitim Bakanlığı biyoloji dersi öğretim programı başlığı altında, “…canlılığın varoluşuyla ilgili doğruluğu ispatlanmamış teoriler
Geçtiğimiz hafta Dünya Sulak Alanlar Günü’nü kutladık. Küresel ısınma nedeniyle önümüzü göremiyoruz ve kurak alanlara dönen sulak alanlarımızla yok oluşları, dünya tarihinde hiç görmediğimiz bir hızla izlemeye edecek gibiyiz; üzgünüm. Yok oluşlar her baktığımız yerde karşımıza çıkıyor. Örneğin kuş türlerinin insan kaynaklı yok oluşu sanıldığından çok daha fazla. “Bilim insanları, son 120.000 yılda insan faaliyetleri
Merkezi Londra’da bulunan Shoal adlı doğa koruma örgütü geçtiğimiz yıllarda dünya genelinde 300 balık türünün koruma altına alınması amacıyla bir çalışma gerçekleştirdi. Bu çalışmada, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan 10 balık türü belirlenmişti. Bu 10 türden ikisi Dicle Fırat Havzası’nda yer alıyordu. Bu iki balık, Batman Bantlı Çöpçü Balığı ile Leopar Sazanı, binlerce yıldır
Geçtiğimiz hafta sonu yayımlanan “Akademik İflas: Türkiye’de Yükseköğretimde Değer Erozyonu” başlıklı yazımın ardından, yurt içinden ve yurt dışından birçok mesaj aldım. Bu tepkiler bana, üniversitelerdeki değer erozyonu konusundaki endişelerimin, birçok akademisyenin de ortak kaygısı olduğunu düşündürdü. Yurt içinden, yurt dışından, akademik erozyonun yansımaları Yazdığım yazının, edebiyatçı ve yazar Buket Uzuner’in gözünden kısa bir özeti de
Türkiye’de üniversite var-dı. ‘Dı’ diyorum, çünkü artık Türkiye’de değerini yitirmiş ve amacından sapmış bir kurum olarak üniversite var. Açık Radyo’da hazırladığım Antroposen Sohbetler programının son bölümünde gazeteci Tuğba Tekerek’i ağırladım. Söyleşide odak noktamız, genellikle karmaşık bir konu olarak algılanan ve Türkiye’de değerini yitirdiğini düşündüğüm üniversitelerdi. Tuğba Tekerek’in 2023’te yayımlanan “Taşra Üniversiteleri – AK Parti’nin Arka
İklim ısındıkça ölümcül düzeyde nemli sıcak hava dalgaların hızla yayılacağını gösteren bir çalışma yakın zaman önce yayınlandı. Çalışma net bir şekilde şunu gösteriyor: küresel sıcaklıklarda küçük bir artış yüz milyonlarca insanı etkileyebilir ve ölümlerde keskin bir artışa neden olabilir. Hayatı tehdit eden yüksek sıcaklık ve nem dönemleri, küresel sıcaklıklarda sadece küçük bir artışla dünya genelinde