Birgün gazetesinde Timur Soykan çok çarpıcı bir habere imza attı bir kere daha. Kısaca kendi kaleminden hatırlatayım: “BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın, kurumun denetimi altında olan banka ve özel finans kuruluşlarının yöneticilerine düğün davetiyesini gönderdi. Skandal düğünde BDDK’nin denetiminde olan bankaların genel müdürleri, özel finans kuruluşlarının sahipleri ve yöneticileri takı sırasına girdi. Takılar kutuları doldurdu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın’ın düğününe denetlemekle sorumlu olduğu banka genel müdürlerini davet ederek onlardan yüklü miktarda düğün hediyesi kabul ettiği haberi hükümet nezdinde rahatsızlığa yol açtı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD dönüşünde ayağının tozuyla konu hakkında incele başlatılması talimatı vererek “gereğinin yapılacağını” söylediği öğrenildi. BDDK, Hazine ve
“Olur şey değil” diyemiyorum, olmuş! Timur Soykan’ın Birgün’deki haberine göre BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın, kurumun denetimi altında olan banka ve özel finans kuruluşlarının yöneticilerine düğün davetiyesini göndermiş. Soykan, “skandal düğün” başlıklı haberinde şöyle diyor: “Sadece takı merasimi için hazırlanmış bir ortamdı. Salonu damadın denetlemekle sorumlu olduğu finans sektöründen isimler hınca hınç doldurmuştu. [D]enetiminde olan
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın’ın düğününe banka ve finans kuruluşlarının üst düzey yöneticilerini çağırması ve onlardan yüklü hediyeler alması etik ve yasal tartışmaları alevlendirdi. BirGün gazetesi muhabiri Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı habere göre BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın geçtiğimiz hafta gerçekleşen düğününe BDDK’nın denetimi altındaki banka ve özel finans kuruluşlarının
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek iş insanlarıyla ve kuruluşlarıyla toplu görüşmeler yapıyor. Her görüş, öneri ve isteğin serbestçe ifade edildiğini duyuyorum. Ancak bunların ne kadar dikkate alındığı belli değil. Bazı iş insanları toplantıların yapılacak düzenlemeler hakkında iş dünyasını önceden bilgilendirerek tansiyon ölçme amacına yaradığı kanaatindeler. Bu görüşler TÜSİAD Yüksek İstişşare Kurulu toplantısında da dile
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 22 Haziran’da politika faizini yüzde 8,5’tan yüzde 15’e çıkardı. Bu kararın gerekçelerinin yazıldığı rapor özeti 3 Temmuz’da basına yansıdı. Raporda çarpıcı saptamalar vardı. Örneğin yeni Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplanan PPK’nın raporundaki şu cümle: • “Kurul, mevcut para politikası çerçevesinin enflasyon görünümü ve yukarı yönlü
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Mehmet Şimşek’in Hazine Bakanı olmasının faiz politikalarında ciddi değişikliğe gidileceği anlamına gelmediğini söyledi. Azerbaycan’dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Şimşek ile “atacağı adımları Merkez Bankası ile atmasını kabullendik” dedi. Erdoğan şunları söyledi: • “Bizim bankalar noktasında sıkıntımız yok. Bizim bankacılık sektörümüz zaten güçlüdür. Fakat bütün mesele şimdi finans yönetimini daha güçlü
“Türkiye ekonomisinde her şey yolundaydıysa, neden Bakan ve Merkez Bankası başkanı değişikliği yaptık? Yok, işler yolunda değilse neden dünkü bozgunun sorumlularını hala taltif etmeye devam ediyoruz?” Bu sözler TEPAV Başkanı Güven Sak’ın ekonominin hal ve gidişi üzerine ekonomim.com sitesindeki yazısından. “Neyin olacağı hala belli olmadı” başlıklı yazısında şunları söylüyor: • “Seçim biteli iki hafta oldu.
Uzun bir süredir uygulanmakta olan ekonomik programın sürdürülebilir olmadığı ortada. Bu savın bariz kanıtlarından biri, seçim öncesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB’nin) döviz rezervlerinin erimesi pahasına tam saha baskıyla kontrol edilmeye çalışılan döviz kurunun, seçimden sonra naçar dik bir yokuşu çıkmaya başlaması. Olanaklar izin verdiğince bu yokuş yukarıya tırmanışın kontrollü olmasına çalışılıyor; ancak olanaklar da
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu İngiliz Financial Times gazetesine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesi halinde kendisini görevden alacağını söyleyince siyaset dünyasında yankılandı. Erdoğan’ın seçimi kazanmasının sonucunu Türkiye’deki hukuk, demokrasi ve ekonomi alanları yerine kendi Belediye başkanlığını odağa vurgulamış İmamoğlu. Bu kendi başına bir tartışma konusu ancak bu yazının konusu o değil. İmamoğlu aynı mülakatta
- 1
- 2