İstanbul Ekonomi Araştırma şirketi 15 Kasım’da yayınladığı “Türkiye Raporu” çalışmasında daha önce yapmadığı bir şey yapmış. 1-6 Kasım tarihlerinde 26 ilde 1866 deneğe kendilerini etnik olarak nasıl tanımladıklarını sormuş; Türk mü, Kürt mü, Zaza mı, Arap mı, Çerkes mi? Kürt sorunu olduğuna inanıp inanmadıkları, Kürt sorunu ya da PKK sorunu olarak yanıtlasınlar, çözümü nerede gördükleri,
CHP’nin kitlelere sert muhalefet sözü vermesi için başına saksı düşmesi gerekiyormuş demek ki; o saksı Esenyurt vakası oldu. DEM Parti’nin, kendilerine MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından uzatılan Abdullah Öcalan havucunun kalın bir sopanın ucuna bağlı olduğuna henüz uyanıp uyanmadığını bilemiyorum. Ama CHP lideri Özgür Özel’in 31 Ekim’de Esenyurt’ta düzenlediği mitinge DEM Eş-Başkanı Tülay Hatimoğulları da
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de TBMM Grubuna hitabında Abdullah Öcalan’ın tahliye edilip Meclis’e gelerek DEM Parti Grubunda PKK’nın bittiğini açıklamasını istemesi siyaseti sarstı. Nasıl sarsmasın? Bahçeli, 1999’da Öcalan’a verilen idam cezasının durdurulmasında Başbakan Yardımcısı olarak sorumluluğuna rağmen, daha sonra AK Parti’ye muhalefet ettiği dönemlerde -o zaman Başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mitinglerde “Asacaksan ipi benden”
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Devlet çözüm almadığı süreci tekrarlamaz” dediği gün derin Kürt ve Amerikan kaynaklarına sahip gazeteci Amberin Zaman, Al-Monitor haber sitesinde ilginç bir iddia ortaya attı. Üç ayrı kaynaktan doğruladığını söylediği habere göre hükümet, İmralı Cezaevindeki PKK kurucu lideri Abdullah Öcalan ile Irak’ın Kandil dağlarında üslenen mevcut PKK liderliğini görüştürmüş, silah bırakmalarını
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 9 Ekim’de AK Parti Grubuna hitabına Kobani ve ona bağlı 6-8 Ekim olaylarının onuncu yılını hatırlatarak başladı. Ardından sözü doğrudan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM’nin 1 Ekim’de yeni yasama yılı açılışında siyasi rakipleriyle el sıkışmasına getirdi. Bahçeli o eli sadece MHP değil, Cumhur ittifakı, AK Parti-MHP ortaklığı adına uzatmıştı. O el “85
Son bir hafta on gündür birbiriyle ilgisiz gibi görülen bir dizi iç ve dış gelişme alt alta sıralayınca her türlü kışkırtmaya açık tehlikeli bir ortama girdiğimizi gösteriyor. Doğrudan konuya gireceğim ve önceliği MHP’nin Meclis’te elini sürmeden Can Atalay oturumunu AK Partiye kapattırmasına vermeyeceğim. Ona ilerleyen satırlarda ayrıntısıyla gireceğim ama önceliği “Mehmet Şimşek’i istemezük” lobisi çalışmalarına
Türkiye siyaset arenası yoğun bir hareketlilik içinde. Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın durumu siyasi gerilimin merkez üssü haline geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve AK Parti içinde çalkantılar sürerken Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Atalay üzerinden CHP’ye yönelttiği eleştiriler siyasi hareketliliği arttırdı; MHP’nin CHP’yi baskı altına aldığı yorumlarına sebep oldu. Can Atalay
“Devletin başına Devlet gelecek!” Muhalefet saflarından çıkıp Cumhur İttifakı üzerinden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti iktidarı saflarına geçmeden önce MHP’nin en çarpıcı sloganlarından biriydi bu. Artık kullanılmıyor ama Devlet Bahçeli gerçekten de devlet yönetiminde Erdoğan’a ortak; hem de hiçbir sorumluluk sahibi olmaksızın Bence Türk siyasetinin yaşayan en yetenekli taktisyeni Devlet Bahçeli; en az güçle en
- 1
- 2