Kadın hareketi içerisindeki sivil toplum örgütleri öylesine dinamik ki zaman zaman yaşananları paylaşmakta gecikebiliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda kadınlar bir yandan İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmak ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformuna açılan kapatma davasını izlemek için adliye salonlarındaydı, bir yandan da Ankara’da 25.si düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ile kendine ifade alanları açıyordu. Kadın hareketinde olan
Kadına ve Sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesiyle ilgili maddeleri de içeren kanun teklifi 12 Mayıs’ta TBMM genel kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Kanun ile kasten öldürme, yaralama, işkence eziyet ve tehdit gibi suçların alt sınırları kadına karşı işlenmesi halinde arttırılıyor. İyi hal indirimi ile ilgili şartlar kısıtlanıyor, ısrarlı takip ayrı bir suç kapsamına giriyor. Sağlık çalışanları ile
Kadın-erkek eşitliğinde özenilecek hiç bir tarafı olmayan Japonya’dan esinlenilen Kadın Üniversitesi, 11. kalkınma planına girdi: “Kadın Üniversitesi kurulacak”. Amaç, kadınların yükseköğretime erişimini kolaylaştırmak ise, kadınlar zaten her yerde: sekiz milyon öğrencinin yarısı kadın. Ülkemizdeki 203 üniversitedeki toplam 183.517 öğretim elemanının yüzde46’sı kadın. Neredeyse yarısı. Büyük şehirlerde bu oran daha fazla. Örneğin Boğaziçi Üniversitesi: Toplam 917 öğretim
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati Dolmabahçe’de iş dünyasının kadın temsilcileri ile bir toplantı yaptı. Toplantıya aralarında Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) ve MÜSİAD üyesi kadın girişimcilerin bulunduğu 50 iş kadını katıldı. KAGİDER Başkanı Emine Erdem, Türkiye ekonomisinin yaklaşık %8’ini temsil eden kadın girişimcilerin sorun ve taleplerini Bakan Nebati’ye aktardı.
Siyasette kadın temsilinin artırılması için kadın örgütlerinin önerileriyle hazırlanan ve CHP Grubu tarafından Meclis gündemine getirilen yasa tasarısının oylamasını izlemek üzere Kadın Adayları Destekleme Derneği-Ka.der’i temsilen Genel Kurul Salonundaydım. Kadınların karar alma mekanizmalarında özellikle siyasette eşit temsilini sağlayabilmek için %50 cinsiyet kotası ve fermuar modeli ile kadınların seçilebilir yerden adaylaştırılmasını teminat altına alan kanun teklifi.
Bu yılın Oscar’larının en çok tartışılan konularından biriydi. En iyi yönetmen adaylarının arasında tek bir kadın bile yoktu, hatta son on yılda bu kategoride yalnızca bir kadın aday olabilmişti. Natalie Portman da bu durumu protesto etmek için törene yakasında kadın yönetmenlerin isimlerinin yazılı olduğu bir elbiseyle geldi. (Ki bu da “Portman samimi mi değil mi?”