Ağustos ayında İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi görevi devralacak. Reisi, katılımın çok düşük olduğu, geçersiz oyların diğer adaylardan daha fazla oy aldığı bir seçimin galibi. Özgürlükçü demokrasi standartlarında seçilerek o koltuğa oturduğunu söylemek zor. Reisi’yi rejim o koltuğa oturtuyor ama hiç olmadığı kadar bölünmüş ve huzursuz bir İran ile uğraşmak zorunda kalacak. Tokyo Olimpiyatlarından İran’a
Türkiye’ye Afgan göçünün ABD’nin çekilme kararı ve Türkiye’den Kabil’de kalmaya devam etmesini talebi ardından arttığı biliniyor. Bu yazıda ABD’nin yirmi yıl süren ve dünyanın başına yeni sınır aşan terörizm belaları açan kanlı ve başarısız Afgan seferinin sonuçlarının Türkiye’ye yıkılması riskine değinmeyeceğim, Afgan göçünün getirmekte olduğu yüksek riskler üzerinde duracağım.bu yazıda Konu Türkiye’de yalnızca iki boyutuyla
Kadın Voleybol Milli Takımımızın Tokyo Olimpiyatlarının açılış maçında son olimpiyat şampiyonu Çin’i set vermeden 3-0 yenmesine çok sevindim. Müthiş bir maçtı. Eda, Hande, Simge, Meliha, Zehra Cansu, Ebrar ve isimlerini sayamadığım takım arkadaşları harikaydılar. “Antrenörümüz Giovanni Guidetti’nin dediklerini yerine getirmeye çalıştık” alçak gönüllülüğü içindeydi takım kaptanı Eda Erdem Dündar maçtan sonra TRT Spor’a konuşurken. Futbolcuların
Bayram tatiliniz iyi geçmiştir umarım. Covid almadan evine dönen şanslı gruptan olmanızı da bütün kalbimle diliyorum. Covid salgınıyla ilgili gelişmeler bende “deja vu”, “ben bunu daha önce de görmüştüm” etkisi yaratıyor: Cumhurbaşkanı Erdoğan bayram mesajında Türkiye’nin “salgının pençesinde olmadığını” söylüyor. Bayram tatilinin sonunda vaka sayıları yeniden on bini geçti. Mart başında da benzer rakamlarla normalleşmiş,
Erdoğan içi çay dolu “çevre dostu” torbaları Cumhurbaşkanlığı otobüsünün üzerinden aşağıya atarken, sunucu “Cumhurbaşkanımız size en iyi bildiğiniz şeyi ikram ediyor” diye anons ediyordu. Neredeyse bir haftada iki sel felaketi yaşayan Rize’ye gerçekten de en iyi bildiği şeyler layık görülmüştü: Biraz kadercilik, biraz “fırça”, biraz vaat, biraz çay. Felakete Kıbrıs arası mı? İçişleri Bakanı Süleyman
Bugün, Lozan Barış Antlaşması’nın, imzalandığı tarihteki adıyla, ”Lozan Sulh Muahedenamesi”nin 98. yıldönümü. Lozan Antlaşması, İsviçre’nin Leman Gölü kıyısındaki Lozan’a bağlı Ouchy kasabasının Beau-Rivage sarayında müzakere edilmiş, 24 Temmuz 1923 tarihinde de Lozan Üniversitesi salonlarında törenle imzalanmış. Antlaşmanın orijinali, saklayıcı ülke sıfatıyla, Fransa tarafından muhafaza ediliyor. Üzerinde imzalandığı tarihi masa ise 2008 yılı Kasım ayında, İsviçre
Tartışma internet üzerinden televizyon yayıncılığı yapan MedyaScope sitesinin Amerikan Chrest Vakfı’ndan yayıncılık desteği aldığının haber olmasıyla başladı. MedyaScope kurucusu, gazeteci Ruşen Çakır, bunu zaten kuruluştan bu yana internet sitesinin künyesinde saydam bir şekilde duyurduklarını, yıllardır her şeyin yasal sınırlar içinde yapıldığını söylediyse dinletemedi. Sedat Peker videolarıyla yıllardır baş tacı ettikleri kimi gazeteciler nedeniyle hasar alan,
Şu yaz sıcağında konuştuklarımız ve konuşmak istemediklerimiz gerçekten Türkiye’nin gündeminin ne kadar dağılmış olduğunu gösteriyor. Bir de konuşmamızı istedikleri ve konuşmamızı istemedikleri var. Her birine dokunalım. Konuştuklarımız arasında “Ne olacak bu kovitin hali?” var. Hemen hemen herkes emin kovit salgınının turizm bayramına dönen Kurban Bayramı sonrasında patlama yapacağından. Geçen sene, 2020’de de öyle olmuş, Kurban
Türkiye ne kadar demokratiktir? Ya da demokrasi açığı ne kadar büyüktür? Yıllardır bu soruları kendi kendimize sorarız bazen Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz hızlandığı için bu sorular daha önemli hale gelir sonra bir dönem unutulur, hiç konuşulmaz olur. Yukardaki sorulara yanıt verebilmek için belli başlı endeksler, kriterler vardır bu endekslerin yanında elbette bakılması gereken farklı