

Selahattin Demirtaş HDP eş başlanıyken, hapse atılmadan önceki dönemden, MHP lideri Devlet Bahçeli ile selamlaşırken. Bahçeli’nin önerisi, Öcalan’ın çağrısıyla en zor eşik aşıldı. Diğer eşiklerin aşılmasında Nevruz Bayramının kabulü kolaylaştırıcı olabilir.
Bir yanda biriken soru işaretleri, diğer yanda her gün yeni bir gelişme var. Son olarak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Selahattin Demirtaş’ı telefonla arayarak, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına verdiği destek için teşekkür ettiğini öğreniyoruz. Öte yandan Kandil, “Öcalan serbest kalsın” koşuluyla destek verirken KCK’/PKK’nın Suriye kolu YPG -sanki bağımsız bir örgütmüşçesine hiç üstüne alınmıyor. Oysa Bahçeli’nin başlattığı “Öcalan Açılımının” stratejik hedeflerinden biri de Suriye’deki oluşumdu. Pilav daha epey su kaldıracak gibi görünüyor ama bu bir yandan zamana karşı bir yarış. Nevruz zamana karşı yarış etkenlerinden biri.
Etkenlerden biri de ABD’nin Suriye’de YPG’yi desteklemeye son verip vermeyeceği kararı. Türkiye bunu istiyor. İsrail ise Suriye’de Kürt özerkliğinden yana; sadece İran’a değil, Türkiye’nin artan etkisine karşı da. Hatta ABD’de Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığının kalması için lobi yaptığı bildiriliyor; Türkiye’yi dengelesin diye.
Dış politikadan Anayasa tartışmasına dek zorluklar var.
Anayasa tartışması
Nevruz konusunun politik-psikoloji bakımından kolaylaştırıcılığına geleceğiz ama en zor eşiği Bahçeli’nin çağrısına Öcalan’ın katılmasıyla aşılan çözümün önündeki diğer zor eşikleri görmek gerekiyor.
Sadece PKK’nin silahı (kime, nereye, nasıl) bırakıp bırakmayacağı sorunu yok ortada.
Örneğin hem iktidar hem muhalefet saflarında başlayan bir Anayasa değişikliği tartışması var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “İlk dört maddenin değişmeyeceğini açıklayarak bunun önüne geçmeye çalıştı. Ancak AK Parti’nin son Başbakanı Binali Yıldırım’ın Anayasa’daki vatandaşlık kavramının “güncellenebileceği” ve belediyelere “yetki devri” yapılabileceği sözleri ortalığı karıştırdı.
Cumhurbaşkanı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum, 5 Şubat’taki “Türk vatandaşlığı eşit vatandaşlıktır” başlıklı yazısını “Türk vatandaşlığı isminden vaz geçilemez” ekiyle birlikte “X” hesabında yeniden yayınladı. Uçum, vatandaşlık tartışmasını, ulus-devleti baltalamak isteyen neo-liberal anlayışa bağlıyordu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın -Uçum’a alıntılayarak- “Bazı kişiler fonksiyonsuz kalınca seri şekilde saçmalamaya başlıyor (…) not ediyoruz” yorumuyla MHP’nin açıklamayı yeterli bulduğunu gösterdi.
O arada Bahçeli’nin Kandil’in Öcalan’a yanıtını “memnuniyet verici” bulan açıklaması da yayınlanmıştı.
DEM değişiklik beklerken
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ise CHP lideri Özgür Özel’in, 20 küsur kişiden oluşan bir hukukçu ekibinin 1 yıldır PKK’yla görüşme çerçevesinde anayasa değişikliği üzerinde çalıştığı iddiasını yalanlarken, “Öcalan’ın “silah bırakma ve örgütün kendisini feshetme çağrısı” karşılığında” dedi; “Devletle herhangi bir anayasal/yasal değişiklik pazarlığı söz konusu değildir.”
Oysa DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, tam da bu çıkışın üzerine “Artık hukuki ve siyasi düzenlemeler de bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi ve şöyle sürdürdü: “Önüne kimi bahaneler konulmamalıdır. (…) Adımların atılması yasal, anayasal düzenlemeler için Meclis çok önemli bir zemindir. Umarım önümüzdeki günlerde Meclis de bu konuda bir yol alır ve bu çağrıya uygun düzenlemeleri yapar.”
Bakırhan “Artık bahaneler konuşmamalıdır” derken hem Öcalan’ın çağrısını hem de PKK’nın buna yanıtını kastediyordu. PKK “ateş açılmaması koşuluyla” ateşkes ilan ederken, PKK Kongresinin toplanması için Öcalan’ın serbest kalmasını ve süreci yönetmesini istiyordu.
Beklentiler ortadaydı.
Erdoğan’ın uyarı ve endişesi
Erdoğan’ın uyarısı 1 Mart’ta Beştepe’de bu yılın ilk iftar yemeğini PKK ile mücadelede şehit düşenlerin ailelerine verirken geldi:
• “Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç bir şekilde oyalama, savsaklama, göz boyama, isim değiştirip bildiğini okuma gibi şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider. Hâlen devam eden operasyonlarımızı, gerekiyorsa taş üstüne taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz.”
Bu sert uyarı aynı zamanda bir endişeyi de gösteriyor: sözlerin tutulmaması, “isim değiştirip bildiğini okuma” güvensizliği. Ankara, 2012-2015 diyalog sürecinde devlet güçleri operasyonlara ara verirken PKK’nın ayaklanma hazırlıkları yaptığı saptamasıyla bir daha aynı filmi görmek istemiyor.
Erdoğan konuşmasındaki şu cümleyle ise PKK’nın ABD desteğinde Suriye’de oluşturduğu özerk yapıdan vaz geçmeme ihtimalini hedef alıyor: “Yarın terör örgütlerini destekleyen güçlerin çıkarları değişip bölgeden çekildikleri zaman baş başa kalacağımızı kimse unutmasın.”
Bu ikircikli ortamda Nevruz Bayramının resmileştirilmesi hem politik-psikoloji açısından hem de bölge halklarının binlerce yıldır zaten kutladığı bir günü resmileştirmesi bakımından düşünülmeli.
Nevruz bayramı resmileşse
Nevruz Türkiye’nin kültürel takviminde öteden beri var. Tıpkı 6 Mayıs Hıdırellez gibi bizim evde de anılırdı. Türkiye’nin siyasi takvimine PKK ile girmesi, PKK’nin Nevruz Bayramını Kürtlerin siyasi mücadele günü yapmasıyla oldu; bunu kabul etmek lazım. PKK’nın kuruluş ve gelişiminin 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile eş zamanlı olduğunu da öyle. Devletimiz önceleri -tıpkı 12 Eylül’ün Kürtlerin varlığını dahi inkâr etmesi gibi- Nevruz’un varlığını de inkâr ettiği de doğrudur.
Nevruz’a bakış Turgut Özal ile değişmeye başladı. Sonra bir ara aslında Kürt Bayramı değil özbeöz Türk bayramı olduğu söylemi başladı.
Oysa bir İranlıya Türk mü, Kürt mü diye sorsanız size gülecek, “İran Bayramı” diyecektir; İran yeni yılı Nevruz ile başlar ve zaten kelime de Farsça Nev (Yeni) ve Ruz (Gün) sözcüklerinin bileşimidir. Kafkaslarda Azerbaycan’da, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan’da resmi bayramdır.
Peki, nedir Nevruz?
Nevruz, Bahar Gündönümüdür. İnsanlığın 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlanırken gündüz ve gecenin eşitlenip günlerin uzamaya, ısınmaya başladığını keşfinden bu yana bütün kadim uygarlıklarca kutlanır. Bazı tezler Mısır ve Orta Amerika piramitlerinin konum ve inşalarının dahi bahar ve güz gündönümlerine dayanarak hesaplandığını iddiasındadır.
Değişik kültürler gündönümünü kendi mitolojilerine göre uyarlamıştır. Kürt mitolojisinde demirci Kava’nın zalim kral Dehak’a isyan ateşleri yaktığı gündür. Türk mitolojisinde Ergenekon’dan çıkış için demir dağı eritme ateşlerinin yakıldığı gündür. İrlanda mitolojisinde İrlanda’da Hristiyanlığı yayan Aziz Patrick Günü olarak hemen hemen aynı tarihlerde (17 Mart) kutlanır; İrlanda ile ABD ve Kanada’nın bazı eyaletlerinde resmi tatil günüdür. Yahudi takvimine göre Adar ayının 14’üne denk gelen gün, Yahudilerin Pers’lerin egemenliğinden kurtuluşu olan Purim Bayramı olarak kutlanır; geçen yıl 23 Mart idi bu yıl 13 Mart’a denk geliyor.
Dünyanın en eski bayramıdır. Kürtlerin de Türklerin de bayramıdır.
Resmi Bayram, ya da 1 Mayıs gibi resmi tatil günü ilan edilmesinin kimseye bir zararı olmaz, tersine herkesin (ister Nevruz, isterse Newroz desin) rahatlıkla kutlayacağı bir gün olarak toplumsal faydası olur.