Joe Biden, Donald Trump’ın Beyaz Saray’ı devir teslim törenine katılmadan terk etmesinden birkaç saat sonra düzenlenen törenle ABD’nin 46’ıncı başkanı olarak göreve başladı. Trump yanlılarının askeri sokağa döken Kongre baskınına rağmen Biden sakindi ve sakin bir konuşma yaptı. Belki en köşeli ifadesi beyaz ırkçılığını terörizm sayarak mücadele sözü vermesiydi. Ülke tarihin seçilen ilk kadın ve ilk siyah Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in sıkıntılarla büyümüş bir göçmen çocuğu olarak yemin ederken gizleyemediği sevinci görmeye değerdi. Biden’ın ilk icraatı ise yemin töreninin bitmesinden birkaç dakika sonra geldi.
Biden çalışma masasına oturdu ve birbiri ardına dosyaları imzalamaya başladı. İlk imzası, Trump’ın Meksika sınırına ördüğü duvarın inşaatını durdurmak oldu. İkinci imzasında Trump’ın Müslüman ülkelerden seyahat yasağını kaldırdı. Üçüncü imzasıyla Trump’ın çıktığı Paris İklim Anlaşmasına döndü. Devamında ABD’yi Dünya Sağlık Örgütüne döndürdü, kovitle mücadele planını güncelledi, hükümet kuruluşlarında ırk ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması için iki kararname imzaladı ve Trump’ın son dakikada aldığı bütün kararları durdurdu.
Dış politikaya tek cümleyle değindi
Biden’ın 17 maddelik ilk icraat listesinin ağırlık noktaları kamu sağlığı, çevre sağlığı ve toplumda birlik duygusunu pekiştirmeye yönelik adımlardı. Seçim kampanyasında ilk hedefini ABD’de demokrasiyi “yenilemek”, güncellemek olarak belirlemişti. Konuşmasında “Demokrasinin ne kadar önemli olduğunu anladık” dedi Kongre baskınını hatırlatarak.
Dünyanın hemen her ülkesinde Biden’ın yemin töreni konuşmasını izleyenler ABD dış politikasına dair bir şeyler de duymak istiyordu. Ancak Biden’ın konuşmasında dış politikaya doğrudan değinen tek mesaj vardı: “İttifaklarımızı tamir edeceğiz”.
Bu aslında yoğun bir mesajdı. Biden’ın Çin ve Rusya ile mücadelesinde hem Avrupa-Orta Doğu hem de Pasifik-Asya bölgesinde Trump’ın küstürdüğü müttefiklerini yeniden kazanmayı amaçladığı anlaşılıyordu. Asya-Pasifik bölgesinde ASEAN ittifakı var; ABD’nin o bölgedeki kilit müttefikleri ise Japonya, Güney Kore ve Avustralya. Yarı Hinti (yarı Jamaikalı) olan Harris, Hindistan ile daha yakın bağ kurmaya çalışacaktır. Biden’ın öteden beri asıl olarak “Avrupacı” olduğu bir sır değil Avrupa deyince ise akla gelen NATO ittifakı.
Türkiye resmin neresinde?
Türkiye Biden’ın strateji haritasında NATO üyesi olarak yer tutuyor. Yeni ABD yönetimi, her fırsatta NATO’yu ve Avrupalı müttefikleri küçümseyen Trump’ın aksine Biden’ın NATO ile ilişkileri güçlendirmek istediği biliniyor. NATO, İkinci Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliğine karşı kurulmuştu. Türkiye’de 1952’de Yunanistan ile birlikte Sovyetlerin Akdeniz’e inmesini engellemek amacıyla NATO’ya alınmıştı. Sovyetler 1992 başında resmen dağıldı ama NATO için asıl hasım hep Rusya olarak kaldı.
Türkiye hâlâ bölgesinde Rusya’ya karşı denge unsuru sayılıyor. Suriye, Libya, Azerbaycan ve Karadeniz-Ukrayna örneklerine bu açıdan bakmak mümkün. Öte yandan Türkiye, Rusya ile yakın işbirliği de sergiliyor. ABD Kongresi Türkiye’yi de Rusya’dan S-400 hava savunma füzeleri aldığı için CAATSA yaptırımları kapsamına aldı. En büyük yaptırım Türkiye’nin de ortak üreticisi olduğu F-35 savaş uçakları programından çıkarıp parası ödenmiş jetlere el koymasıydı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Biden’ın Trump döneminde başlayan yaptırımları silah olarak kullanmaya devam edeceğini düşünmesi doğal.
Sıkıntılı günler önümüzde
Ankara savunma pozisyonu almış durumda. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın geçenlerde “F-35 programına dönmek istiyoruz, ama S-400’leri geri veremeyiz” diyerek yeni ABD yönetimin Türkiye’yi anlamasını istemesi sıkıntının boyutlarını gösteriyor.
Öte yandan Biden’ın ekibindeki çoğu kilit üye Türkiye’yi yakından tanıyor, çoğunun Türkiye’ye sempati beslediği söylenemese de. Aslında Biden’ın kendisi de öyle. Dışişleri Bakanı Tony Blinken daha göreve başlamadan “Türkiye sözde stratejik ortak” diyerek elini açtı. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Savunma Bakanı Lloyd Austin, Orta Doğu ve Kuzey Afrike Özel Temsilcisi Brett McGurk Türkiye’ye, özellikle de Erdoğan yönetimine önyargıyla bakan kabine üyeleri.
En büyük sorunlardan biri yönetim anlayışı ve çalışma yöntemi konusunda çıkacak gibi görünüyor. Erdoğan bütün kilit konuların liderler düzeyinde ele alınmasını, doğrudan kendisine getirilmesini istiyor. Biden ise kurumlar devletine inandığını söylüyor, bakanlarına, kilit ekip üyelerine inisiyatif vereceği anlaşılıyor. Hem S-400/F-35 konusu hem de bu çalışma anlayışı farkı, Türkiye’yi ABD ile ilişkilerde zor günlerin beklediğini gösteriyor.
Biden’ın Türkiye’ye ilişkin ilk icraatının, NATO’yu da ilgilendiren bu hassas meselede S-400/F-35 meselesinde olması sürpriz sayılmayacak.
Yeni bir dönem başlıyor.