Fethullah Gülen’in hastaneye kaldırıldığı haberi 11 Temmuz öğleden sonra örgütün kullandığı bir Twitter hesabından duyuruldu. Zamanlama önemli, çünkü o saatte ABD’de henüz sabah olmuştu. Gülen o sabah mı hastaneye kaldırılmıştı, yoksa örgüt o sabah mı bunu kamuoyuna duyurmaya karar vermişti? Orası belli değil. Gülen hakkında daha önce de defalarca öldüğü, zehirlendiği vb haberleri yayılmıştı. Ayrıca 81 yaşında ve zaten birden fazla hastalığı bulunan birinin hastaneye kaldırılması doğal sayılabilir. Alışılmadık olan bunun Herkul-Nagme adlı cemaat/örgüt hesabından duyurulması ve duyurulma biçimi.
Türkiye’nin başvurusuyla kapatılan Twitter hesabında Türkiye’nin Fethullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) başı olarak 15 Temmuz 2016 darbe girişimini yönlendirdiği gerekçesiyle ABD’den iadesini istediği Gülen’in hastaneye kaldırıldığı Kurban Bayramı tebriki mesajı içinde verilmişti. Bu dikkat çeken ilk tuhaflıktı.
Bir başka tuhaflık da Bayram tebriki içinde verilen hastaneye kaldırıldığı mesajında bir ismin Gülen ile bayramlaşmasının ve selamının aktarılmasıydı. Bu isim Prof. Dr. Suat Yıldırım idi.
Fethullah Gülen’in en yakınlarından
Acaba yasadışı örgüt Gülen’in ölmesi ya da çekilmesi durumunda yerine gelebilecek adayı mı işaret ediyordu? Ve kimdi Suat Yıldırım?
İçişleri Bakanlığının terörist olarak 10 milyon lira ödülle aradığı 78 yaşındaki Yıldırım, Fethullah Gülen’in en yakınındaki isimlerinden. Bir dönem aynı evi paylaşmışlar. Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı “FETÖ Çatı Davasında” Gülen ile birlikte “firari” diye dosyası ayrılan sanıklarından. Örgütlenme şemasında “Başyüceler Şurası” diye bilinen en dar danışma kurulu içinde yer aldığı ve devlet içindeki yasadışı örgütlenmeden sorumlu olan “Tayin heyetinde” bulunduğu iddia ediliyor. 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmaları ve Ocak 2014’te Suriye’ye MİT TIR’ları hadiseleri ardından AK Parti hükümetince Paralel Devlet Yapılanması ve FETÖ adlandırmalarıyla yasa dışı ilan edilen örgütün yöneticilerinden olduğu iddia edilip aranmaya başlayınca, Eylül 2015’te Türkiye’den kaçmış. Yani örgütün 2016 darbe girişimi öncesinde yurt dışına çıkarttığı isimlerden.
Yıldırım 1993-95 yıllarında Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dekanlığı yapmış. Dekanlığı sırasında Sakarya İlahiyat’ta yüksek lisans öğrencileri arasında Adil Öksüz de var.
Fenerbahçe şike davası da var
Öksüz, 15 Temmuz’dan birkaç gün önce Fethullah Gülen ile irtibat amacıyla -Kemal Batmaz ile birlikte- ABD’ye gidip gelen, o gece darbecilerin karargâh olarak kullandığı Ankara’da Akıncı (Mürted) üssü civarında yakalanıp sonra hala aydınlatılamayan şekilde serbest bırakılan kişi.
Yıldırım’ın sanık olarak yargılandığı davalar arasında Fenerbahçe Spor Kulübüne Şike Davası üzerinden kumpas kurmak da bulunuyor. Dönemin Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve yöneticilerin yargılandığı dava beraatle sonuçlanmıştı.
Fethullah Gülen’in ölümü ya da çekilmesi durumunda yerine geçebilecek isimler arasında Ergenekon, Balyoz, OdaTV gibi davaların planlayıcısı ve “Türkiye İŞmamı” olduğu öne sürülen Mustafa Özcan, Fethullah Gülen’in özel kalem müdürü ve akrabası Cevdet Türkyolu ve Fatih Üniversitesi önceki rektörlerinden Ali Şerif Tekalan da sayılıyordu.
15 Temmuz tartışmaları
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Fethullah Gülen ve örgütlenmesindeki üst düzey isimlerin iadesini 28 Haziran’da Madrid’deki NATO Zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’dan yeniden istemişti. Erdoğan iade sözü karşılığında NATO’ya üyelik başvurusunu engellemediği PKK ve FETÖ bağlantılı isimlerin iade edilmemesi halinde İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerini onaylamayacağını da söyledi.
AK Parti hükümetlerini desteklediği sürece Fethullah Gülen ve devlet içinde göz yumulan yasa dışı yapılanması Erdoğan ve çoğu AK Parti yöneticilerinden destek ve övgü almıştı. 2012’de MİT Başkanı (o zaman Müsteşar) Hakan Fidan’ın soruşturulmak istenmesiyle ayrılmaya başlayan yollar neticede 15 Temmuz 2016 gecesi başlayan ve 251 kişinin öldürüldüğü kanlı bir darbe girişimine dek varmıştı.
Daha önce TBMM Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve AK Parti hükümet sözcülüğü yapan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in 15 Temmuz’un aradan geçen 8 yıla rağmen aydınlatılamayan yönleri olduğunu söylemesi tartışmanın devlet içinde de hala devam ettiğini gösteriyor. Çiçek’e göre kalkışma “Bir cemaatin başında olanın planlayacağı bir husus değil” ve arkasında ABD kökenli bir “kurmay aklı” bulunuyor.
15 Temmuz’a dair sorular her yeni gelişmeyle biraz daha artıyor.