Prof. Dr. Utku Perktaş, Hacettepe Üniversitesi, Biyoloji Bölümü öğretim üyesi.
2018 yılının Kasım ayında Nature dergisi akademik zorbalıkla ilgili bir haber yayınlamıştı. Haber, aynı yılın ağustos ayında, İngiltere’nin önde gelen bilim merkezlerinden biri olan Londra Kanser Araştırma Enstitüsü’nün akademik zorbalık suçlamaları ile sarsıldığından bahsediyordu. Enstitünün tanınmış araştırmacılarından Nazneen Rahman, personeline zorbalık yaptığı iddialarının araştırılmasının ardından enstitüden istifa etmişti. Bu suçlamaların hemen sonrasında benzeri görülmemiş bir
Bu yılki Dünya Göçmen Kuşlar Günü’nün teması ise “Kuşlar Dünyamızı Birbirine Bağlar” oldu… Renkli kuş türlerinin gökyüzünün zirvesinde olduğu göç zamanı, yılın diğer zamanlardan çok daha farklıdır. Göç, kuşların ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde gerçekleştirdiği uzun mesafeli yolculuklardır. Bu nedenle, Avrupa üzerinde sonbahar göçünün tüm hızıyla devam ettiği bugünlerde, birçok kuş gözlem aktivitesi, vatandaş bilim projeleri
İnsan, artan nüfusuyla 1950’li yıllardan günümüze, dünya üzerinde kendi varlığını önemli ölçüde hissettirmeye başladı. Örneğin, nüfus son 50 yıl içinde yaklaşık 5 milyar artış gösterdi. Bu, dünyanın uzun tarihi içinde hiç deneyimlemediği bir artıştı. Artan nüfusun sonuçlarından biri ise hayatımıza soktuğu farklı endüstriyel ürünler oldu. Ancak 1950’li yıllarda hayatımızı kolaylaştıracağını düşündüğümüz bu ürünler ve maddeler,
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya ve yazılı basında çıkan haberler ve bazı resmî kurumlar ile doğa korumacılardan gelen yoğun tepkiler neticesinde, avcılık tehdidine rağmen, Tunceli’de doğa gerçek sahiplerine kaldı. “Hızır’ın davarı” olarak isimlendirilen dağ keçileri için av ihalesi iptal edildi. Kontrolsüz avcılığa kapı açan yanlış kararların önüne geçilmeye başlandı. Böylece insanın neden olduğu, içinde bulunduğumuz bu
Bir önceki yazımda biyoçeşitliliğin ne olduğuna değinmiştim. Şimdi ise biyoçeşitlilik, yani dünyadaki yaşam biçimlerinin çeşitliliğindeki kayıplarının hayatımız için ne kadar kötü olabileceğinden bahsedeceğim. Bugün yaşadığımız gezegende insanın yarattığı sorunlar şüphesiz küresel boyutta ve her geçen gün artıyor. Bu konuda üç maymunu oynar gibiyiz; ne görüyoruz, ne duyuyoruz, ne de yeterli ölçüde konuşuyoruz. Sulama için çok
Bu yılın başından itibaren yaşadığımız Kovid-19 salgını nedeniyle çevremize olan duyarlılığımız arttı. Artık doğaya farklı bir gözle bakar olduk. Çoğumuz çevremizdeki canlıları farklı bir şekilde duyar ve gözlemler olduk. Esasında her birimiz yaşadığımız gezegeni paylaştığımız diğer türlere saygılı olmamız gerektiğinin farkına vardık. Bu dönemde dünya nefes aldı, somut veriler gördük, Diğer kavramların yanında biyoçeşitlilik diye
Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişimi hayatın birçok alanında farklı etkilere neden oluyor. Örneğin, iklim değişimi insan sağlığını tehdit eden mikropların neden olduğu salgınların ortaya çıkmasını sağladığı gibi, biyolojik çeşitliliğin bileşenleri olan türlerin hayatta kalma becerilerini etkileyen diğer olumsuz süreçlerin gözlenmesine de sebep oluyor. Bu gözlemlerin de çok uzun yıllara yayılmasına gerek yok artık.
Covid-19 günlerinde evdeki hayatı biraz daha bilimle iç içe geçirmek için elimizin altında çok güzel fırsatlar var. Kısıtlamalar bittiğinde izolasyonun bize kazandırdıkları arasında ilk sıralara koyabileceğimiz fırsatlar. Örneğin, pencerenizi açıp kuşların seslerini dinlerken, tabletinizi, bilgisayarınızı ya da akıllı televizyonunuzu açıp internete bağlanarak binlerce kilometre uzaktaki müzeleri gezebilirsiniz. Mesela hangilerini?… Sanat müzelerini, tabiat tarihi müzelerini, farklı
Evet, 22 Nisan Dünya Günü. Hem de bu yıl ellincisi. Peki, bu önemli günü kutlayabilecek miyiz sizce? Görünen o ki, COVID-19 hastalığının neden olduğu salgının gölgesinde, çoğumuz sessiz sedasız bir şekilde evlerimizdeyiz. Hep birlikte doğaya bile çıkamıyoruz şu günlerde. Bu durumu fazlasıyla hak ettik esasında, çünkü doğayı koruma ve verdiğimiz hasardan kurtarma görevinde başarısız olduk.