Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Soçi’de 4 saat görüştükten sonra yayınladıkları ortak açıklama metni iki liderin kendileri açısından kritik bir dönemeci ABD’nin çekim alanı dışında birlikte aşma çabası gibi görünüyor.
O kritik aşama Putin açısından Ukrayna’yı istila harekâtını sürdürebilmek için ABD ve AB yaptırımlarını aşma yolunu bulmak, nakit akışı sorununu çözmek gibi görünüyor.
Erdoğan içinse 10 ay kalan seçimlere ekonomik krizi hafifletmeden giderse iktidarı kaybetme ihtimali. Bunun için de dış kaynağa ihtiyacı var.
Eğer Türkiye ve Rusya Amerikan bankacılık sistemi kanallarının dışında ticaret yolları bulabilirse bu hem Putin’i yaptırımlara takılmadan ekonomik olarak rahatlatabilir, hem de Erdoğan’a seçimlere giderken taze kaynak sağlayabilir. Erdoğan seçimi kazanması Rusya’nın da yararına olan bu işleyişin sürdürülmesine imkân verir.
Soçi’de buluşmayı mümkün kılan bu denklem ilk olarak Putin’in özel mesajıyla 14 Haziran’da Ankara’ya gelen Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksey Overçuk tarafından Erdoğan’a açılmış.
Soçi’de uzlaşmanın arka planı
Overçuk ziyaretinin hemen ardından ekipler çalışmaya başlıyor. Erdoğan ve Putin’in 11 Temmuz’daki telefon konuşmasında Soçi’de neler konuşulacağının ana hatları çizilmiş.
Yani Soçi buluşması, Erdoğan ve Putin’in İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ev sahipliğinde 18-19 Temmuz’da Tahran’da yapılan Suriye odaklı Astana toplantısından önce kararlaştırılmış.
Evet, Suriye harekâtı Erdoğan için güvenlik kadar iç siyaset bakımından da önemliydi. Ancak Soçi’de ağırlığın ekonomi ve ticarette yeni bir mecra bulunması olduğu daha Tahran’da belliydi. Örneğin konusu Suriye olan Tahran’daki Astana Süreci toplantısı heyetine Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun katılmasındaki asıl amaç Ruslarla görüşmeye devam edilmesiydi.
Biraz sıkışığız, 10 ay sonra ödesek?
Nitekim Erdoğan Soçi dönüşü uçağına davet ettiği gazetecilere ikili ticaretin dolar yerine kısmen ruble ve lira ile yapılmasını anlatırken Merkez Bankası başkanlarına özel vurgu yaptı. Beş Türk bankasının da Rus kredi kartı sistemi Mir ile çalışma hazırlığında olduğunu, bunun da özellikle Rus turistlere Türkiye’de harcama yapma kolaylığı getireceğini söyledi.
Zaten ortak açıklama ardından uzlaşmaya dair ilk haberi de birkaç dakika öncesinde Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile anlaşması imzalamış olan Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak verdi: Türkiye doğal gazı “kısmen” dolar üzerinden değil ruble ile alabilirdi.
Henüz ayrıntıları açıklanmadı ama bu ödemelerde de Türkiye’ye en azından 2023 seçimlerine dek kolaylık sağlanabileceği konuşuluyor kuliste. Bu durum kış aylarına girerken doğal gaz fiyatlarında, yakıt fiyatlarında düşme sağlarsa halkın yararına olur, tabii Şubat-Mart gibi rahatlama sözü veren Erdoğan’a da seçim hediyesi gibi gelir.
Ortak açıklamadaki gübre ayrıntısı önemli. Rusya dünyanın bir numaralı gübre ihracatçısı, Türkiye’deyse artan gübre fiyatları tarımdaki sorunun bir parçası.
Lira-ruble anlaşması çerçevesinde Rusya’dan Avrupa ülkelerine ihracat yapan bazı fabrikaların Türkiye’ye taşınıp faaliyetini sürdürmesi de söz konusu.
Bir de oligark yatırımları meselesi var.
Oligark yatırımları için BAE ile rekabet
Soçi’de ve Soçi’ye hazırlık toplantıları çerçevesinde konuşulduğunu öğrendiğim ilginç konular Rusların Türkiye’de daha çok serbest ticaret bölgesi kurulması talebi oldu. Ruslar Karadeniz sahilleri başta olmak üzere daha çok serbest ticaret bölgesi kurulursa daha çok yatırım geleceği imasında bulunuyor.
Bunun perde gerisinde ise, dünyada dolaşımda olan Rus parasının nerede ve nasıl tutulup kullanılacağı üzerine Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki rekabet bulunuyor. Burada Dubai’nin avantajı zaten dünyanın ticaret merkezlerinden olması ve FinTech denilen gelişmiş finans yöntemlerinde ileri noktada bulunması. Bu nedenle çoğu üzerinde hâlâ yaptırım bulunmayan Rus yatırımcının varlığı, oligark sınıfında olsun olmasın BAE’de.
Ruslara göre Türkiye’nin avantajı ise Rusya’ya ve (üretim ve ihracat imkanları bakımından) Avrupa’ya coğrafi yakınlığı ve NATO üyesi olmasına rağmen muhtemel ABD baskısına BAE’den çok daha fazla direnebilir olması.
Ruslar yine de kendilerini güvende hissetmek için Serbest Bölge ilanı istiyorlar. Gelişmelere yakın bir kaynak, Erdoğan’ın bu talebe “O kolay” yanıtı verdiğini söyledi.
Akkuyu sıkıntılı
Soçi’de iki lider açısından da sürpriz olan konu Akkuyu nükleer enerji santrali meselesi. Akkuyu’nun sahibi konumdaki Rosatom şirketinin Türk ortak İÇTAŞ ile sözleşmeyi “ihlal” gerekçesiyle tam da zirve öncesinde feshetmesiyle ortaya çıkan kriz, Türkiye’de muhalefetin de tepkisine neden olmuştu. Erdoğan Putin’e bu konuda yanlış bilgi verildiğini söylüyor ama kendisi de bilgisinden emin olmak istiyor ki önümüzdeki günlerde santral inşaatına gidip sonra Putin’le tekrar konuşacağını söyledi. Bu arada iki ülkeden uzmanlarca kurulan bir hakem heyeti de inceleme yapacak.
Suriye de sıkıntılı
Ortak açıklamada Suriye bahsinde her türlü terör örgütüne karşı birlikte mücadele sözü verilmiş ama sorun zaten “her türlü terör örgütü” tanımından başlıyor. Örneğin PKK Rusya’da terör örgütü sayılmıyor ama örneğin Müslüman Kardeşler, ya da Suriye’de rejim güçlerine karşı Türkiye’nin destek verdiği bazı cihatçı örgütler terör örgütü sayılıyor.
Erdoğan, Putin’in “Bunları Beşar Esad ile konuşup birlikte çözün” mealindeki sözlerinden rahatsız olmuş görünüyor. Yani Putin pek yeşil ışık yakmış gibi değil. Benzer sözleri Tahran’da İran dini lideri Ali Hamaney’den de işitmişti. Buna rağmen Suriye’de âdet yerini bulsun kabilinden -MİT operasyonlarını dışında tutuyoruz- kapsamlı bir harekât olabilir mi? Göreceğiz.
Ukrayna barışı ve tahıl
Bütün bu görüş ayrılıkları Erdoğan ve Putin’in kader ortaklığını etkilemiyor. Örneğin Türkiye bir yandan Rusya’nın saldırısı altındaki Ukrayna’ya askeri malzeme satışı ve hatta hibesi dahil desteği sürdürüyor.
Erdoğan hem Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, hem de Putin’e onları Türkiye’de buluşturmayı tekrar önerdiğini söyledi.
İki liderin Soçi’de görüştüğü sırada Ukrayna mısırını Lübnan’a taşıyan Razoni gemisi Marmaris-Rodos arasında seyrediyordu. Üç gemi daha hazırlanıyor, sistem işliyor o açıdan. Erdoğan, Putin’in kendisine Rus tahılının da pazarlara nakledilmesi için aracı olmasını istediğini de açıkladı.
Bunlar Türkiye’nin uzun vadede yararına gelişmeler. Öte yandan bu denklemde Türkiye’deki seçimler de bir etken. Putin, elbette Erdoğan’la Soçi’de yeni bir aşamaya gelen kader ortaklığının devamını isteyecektir.
Soçi’de varılan uzlaşma Putin’i ABD yaptırımlarının baskısından Erdoğan’ı da seçime doğru ekonomik kriz baskısından rahatlatabilecek mi? Asıl soru budur.