Aslında uzun vadede hiçbir çıkarı yok, ama o bunun farkında değil.Artık yeni seçmen tabanına ulaşmayı bir yana bırakmış, dikkatini AK Parti’nin siyasi İslamcı çekirdeğini elde tutmaya vermiş görünen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, oturduğu koltuğun ilk sahibi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yapılan hakaret ve saldırılara, AK Parti’nin siyasi İslamcı tabanını yuvada tutma gayretine yardımcı olacağını
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da İstanbul’da Samsun’a ulaşarak İstiklâl Savaşını, Bağımsızlık savaşını başlatmasının 102’inci yıldönümünde “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı üzerine YouTube’da güzel bir söyleşi yaptık. Söyleşi İlber Hoca’nın sadece gençlere değil, ama özellikle gençlere yönelik önemli önerileriyle ve bir seslenişle sona erdi.Biraz özetlemeye çalışacağım.19 Mayıs’ın önemi
Yarın, 11 Mayıs’ta Berlin’de bir program var. Avrupa Konseyi, kadına şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10’uncu Yılı münasebetiyle uluslararası bir toplantı düzenliyor. Ev sahibi Avrupa Konseyinin Dönem Başkanı sıfatıyla Almanya’nın Aile, Büyük Vatandaşlar, Kadın ve Gençlik Bakanı Franziska Giffey yapıyor. Türkiye yok. Şöyle diyelim, Türk hükümeti on yıl önce girişimcisi olduğu, bu sayede uluslararası camiada
Neden “her şeye rağmen enseyi karartmıyoruz” dediğimi açıklayacağım ama önce 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyorum.Gelelim, “her şeye rağmen” kısmına.Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Nisan mesajını okudunuz mu? Ben okudum. Üzüntüyle okudumAtatürk’ün makamında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve oturduğu makamda oturup da “En büyük bayram” dediğimiz 23 Nisan’ı Atatürk demeden kutlamak nasıl bir
Atatürk Orman Çiftliği, 5 Mayıs 1925 günü Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından kurulduğunda, ileride Ankara’nın geleceğini belirleyen, önemli bir yere sahip olacağı yine de beklenmiyordu belki de. 2012-2014 arasında tam da merkez bölgesinde bugün muhalefetin “kaçak saray” olarak adlandırdığı, kaçak inşaatla elde edilmiş proje bile, AOÇ’nin geçmişini silip geleceğini tanımlamayı amaçlıyordu. Amaç, Gazi’nin bu muhteşem
Yarışmasının üzerinden 28 yılı aşkın süre geçen, inşaatı 23 yıldır kesintilerle devam eden, kaç hükümet eskiten Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yeni binası, 3 Aralık 2020 günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Açılış da aradan geçen süredeki kesintiler, bütçe darlıkları, önceliklerin değişmesi kadar sorun oluşturdu ve Türkiye’de mimarlığın, dolayısıyla mimarların yerinin ‘yok’ derecesinde olduğunu bir kez daha
Cumhuriyet Bayramı onu reklam arası gibi görmeyen herkese kutlu olsun ama en çok kadınlara kutlu olsun. Zaten o yüzden Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet devrimini hâlâ kabullenemeyip reklam arasının bitmesini bekleyenlerin ilk hedefi kadınların hak kazanımlarını olabildiğince geri almak, yıkıma oradan başlamaktır. Çünkü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının en çok kadınların bayramı olması gerektiğinin en çok
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun epey bir yıldır kafa patlattığı “CHP nasıl iktidar olur?” sorusu, gazeteci Fikret Bila’nın son kitabının başlığı. Siyaseti kırk yıldır izleyen değerli meslektaşım ve arkadaşım Bila’nın CHP ve merkez soldaki diğer partiler üzerine bilgi ve gözleminin o partilerin yöneticilerinin çoğundan fazla olduğuna inanırım. Kitabın yazılma sürecinde de birkaç kez bir araya gelip
Umarım yakında yayınlanacak “Darbeler Kitabı” hazırlığım bitmek üzere. (*) Sadece Türkiye’deki darbe ve darbe girişimlerini değil, bizi ilgilendiren coğrafyadaki darbe girişimleri ve darbeleri çalışıyorum epeydir. Ve birbirleriyle ilişkilerini, ortak noktalarını, ayrılan noktalarını… Türkiye’deki darbe girişimi ve darbelerin -15 Temmuz 2016- hariç nasıl olduğu ayrıntılarıyla yazıldı; ben ne olduğu, neden olduğu ve ne tür sonuçlar doğurduğu
Gerici sözünü çoktandır duymadınız değil mi? Belki ilericileri bastırmaya çalışırken kendi bahçelerinde İslâmcı bir gizli örgütün 2016 darbe girişimine doğru büyümesine izin veren askerlerin bunun yerine “irtica” diye Arapça bir sözcüğü kullanarak içini boşaltmaları yüzündendir. Siyasi İslâmcı hareket dememek için uydurdukları “Sen anladın onu” muğlaklığı ve sıradanlığında bir klişeydi. Bir zamanlar adeta putlaştırarak milleti neredeyse