İşe bir açıdan baktığınızda şu yoruma varmak mümkün: CHP ve İYİ başta olmak üzere muhalefet sıkıntı içindeki esnafa, üreticiye, işçiye, işsize hitap ettikçe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin dayandığı oy tabanının, özellikle de esnaf tabanının erimekte olduğunu gördü. Esnafın tek sorununun yetersiz pandemi destekleri, ekonomik durgunluk, alım gücünün düşmesi değil de faiz olduğunu düşündüğü için
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının açtığı HDP’yi kapatma davası Anayasa Mahkemesinden (AYM) döndü. Gerekçe, Partiye “atfedilen” eylemlerle bölücülük “odağı” olma iddiası arasında somut bağ kurulamamış olması. Yani AYM, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bir anlamda “Doğru dürüst dosya hazırlayın, öyle gelin, gelecekseniz” demiş. Bu belki de dosyanın aceleye gelmesinden olmuştur. Öyle ya… MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ısrarlı talebini karşılamak
HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gerelerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ve partisi hakkındaki kapatma girişimine hem yurtiçinden hem de yurtdışından tepkiler gelirken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP’nin “açılmamak üzere kapatılmasını” istedi. Gergerlioğlu’nun karara karşı meclisteki direnişi de sürüyor. İşte günün siyasi demeç ve gelişmeleri: Bahçeli: Açılmamak üzere kapansın Gergerlioğlu oylaması ve HDP idianamesi, MHP kurultayından hemen
Meclis’te HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin 17 Mart’ta düşürülmesinin hemen ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HDP’nin kapatılması için dava açtı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Anayasa Mahkemesine gönderdiği iddianamede HDP’nin “devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, ortadan kaldırmayı amaçladığını” öne sürdü. İnsan hakları konularını gündeme getiren Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve HDP’ye kapatma davası açılması, Cumhurbaşkanı Tayyip
Aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni Anayasa önerisi MHP, İYİ Parti lideri Meral Akşener aleyhine, toplumda tepki gören “Fosforlu Cevriye” kampanyası açmadan önce de fazla heyecan uyandırmamıştı. Hükümet medyasının zorunlu hareketlerden sorumlu köşe yazarı ve ekran yüzlerinin “12 Eylül Anayasası değişiyor” korosu pek yankı bulmamıştı. Yine de CHP ve İYİ Parti’den münferit istifalar, Erdoğan’ın “tel tel
Rus uzay ajansı Roscosmos’un şu ukalalığına bakar mısınız? Türkiye’den uzay işbirliği için “somut adımlar” bekliyorlarmış. Ay’a atılacak adımdan daha somut adım mı olur! Türkiye’den teklif bekliyorlarmış. Aramızda teklif mi kaldı? Savunma stratejimizi üzerine kurduğumuz NATO ilişkilerini ateşe atmak bahasına almadık mı S-400’leri? Daha geçen ay Mersin’deki nükleer santral inşaatınızda “kontrollü patlama” oldu, ses mi çıktı?
“Partisini bu duruma düşüren zat, kendisine karşı çıkan herkesi susturarak, gerekirse kapı dışarı ederek diktatörlüğün dik âlâsını sergilemektedir.”Bilin bakalım bu sözleri kim, kimi eleştirmek için sarf etti?Hayır, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ı eleştirmek için kurmadı bu cümleyi. Gerçi söylese kimse yadırgamazdı; zaten bir süredir Erdoğan’ı kendisine karşı çıkan herkesi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile 17 Aralık akşamı Olay TV’deki Gündem programındaki sohbetimizde son yıllardaki siyasi kutuplaşmanın etkisiyle hiç sorulmayan bu soruyu da sordum.CHP’nin AK Parti ile uzlaşarak Anayasayı değiştirme ihtimali neydi? Bu Türkiye’de siyaset ve ekonominin rahatlamasının çıkışı olabilir miydi? Yoksa artık köprüler tamamen atılmış, gemiler yakılmış durumda mıydı?Yanıt verdiğini aktaracağım, kendi yorumumla birlikte