Seçim öncesi dönemde iktidar partilerinin popülist muslukları açıp ekonomiyi “şahlandırması” adettendir. Ancak bunu yapabilmek için musluğu açtığınızda akacak kaynak gerekir. Şayet o kaynaklar kuruduysa seçimlere çok farklı bir tablo ile girmek de mümkün. Peki nedir o ekonomi tablosu? Şekilde Koç Üniversitesi’nden çalışma arkadaşlarım Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile yaptığımız çeyreklik büyüme tahminleri yer alıyor.
Seçim sonrasında döviz kurunun nasıl gelişebileceği giderek daha fazla tartışılıyor. Son haftalarda yabancı finans kuruluşlarının analizlerini içeren haberler basında yer aldı. 14 Mayıs seçimlerinde Cumhur İttifakı kazanırsa ne olabilir, Millet İttifakı kazanırsa ne olabilir? Gelin, bu sorunun peşine takılalım. Önce Millet İttifakı senaryosu Öncelikle ve de ağırlıklı olarak Millet İttifakının her iki seçimi de kazanacağı
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından düzenlenen “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi” 15 Mart günü İzmir’de başladı. Kongre 21 Mart’a kadar devam edecek. [1] “Yeniliğe Davet” başlığıyla yapılan İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin 19 Mart’taki beşinci gününde Yüksek İstişare Kurulu üçüncü ve son kez toplanarak 21 Mart’ta tüm Türkiye ve dünyaya duyurulacak sonuç bildirgesinin
Türkiye neden birkaç haftalık şekli bir erken seçim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü dönem adaylığı tartışır oldu? Depremler sonrası ilan edilen bölgesel OHAL uygulamasıyla şekli de olsa erkene alınacak seçimler gerçekleşebilir mi? Bu tartışmaların ana nedeni, kötü bir ekonomi yönetimi sonucu 2021 sonunda yaşanan kur krizi ve yarattığı sonuçlar ile seçime gitmek; 2001 krizi sonrası erken
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin 23 Ocak’ta yapacağı toplantıda vergi ve sigorta primi borçları ve idari cezalar gibi devlete olan borçlar için geniş kapsamlı yapılandırma paketini gündeme alması bekleniyor. Önümüzdeki hafta pazartesi günü toplanacak olan kabine toplantısının başlıklarından biri devlete olan borçlarda yapılandırma olacak. Paketi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması bekleniyor. Pakete göre, 31 Aralık 2022 tarihine kadar
2023’te ekonomimiz nasıl şekillenebilir? Zor bir soru. Çünkü hem ekonomideki koşullar açısından olağanın dışında bir dönemdeyiz hem de oldukça önemli bir seçime çok az kaldı. Bu soruya 2023’ü ikiye ayırarak yanıtlamaya çalışmakta yarar var: Seçim öncesi ve seçim sonrası. Önce seçim sonrası. Seçim sonrasında ekonomide neler yaşanabileceği “makule dönülecek mi?” sorusuyla yakından ilgili. Makulden ne
Geçen yıl açıklanan asgari ücret büyük bir heyecan yaratmıştı. Kasım 2021’de yıllık TÜFE artış oranı sadece yüzde 21 olduğu halde asgari ücretin yüzde 44 artırılmasını muhalefet partileri de beklemiyordu. Asgari ücretteki artış geçmiş enflasyon oranının iki katıydı. Fakat Aralık ayından itibaren hızlanan enflasyon asgari ücreti kısa sürede eritince, 6 ay sonra asgari ücret tekrar artırıldı
TÜSİAD’ın 14 Aralık’taki Yüksek İstişare Konseyi öncesinde 13 Aralık akşamı Ankara Marriott Otel’de verdiği davet, son yıllarda görülmeyen yoğunlukta siyasetçi ilgisi çekti. Bunda TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın bütün siyasi partileri yakın markaja almasının da payı vardı ama asıl değişen siyasi iklimi gösteriyordu. Covid-19 salgını öncesinde yine aynı otelin salonunda, yine bir YİK öncesinde verilen davete
“Dış politika manevraları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seçim kazandır mı?” sorusunun yanıtı ekonomide yatıyor. Çünkü aynı soruyu “Dış politika manevraları Erdoğan’a seçim ekonomisini üst sınırda uygulamasına yetecek miktarda dış kaynak sağlayacak mı?” diye sormak da mümkün. Bu soruyu Suudi Arabistan’ın Merkez Bankası’nda (TCMB) 5 milyar dolarlık hesap açtığı gün soruyoruz; 5 milyar daha geliyor. Suudi Arabistan’ın
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, (TCMB) bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 150 baz puan daha indirerek tek haneye çekti, böylece Para Politikası Kurulu, son dört ayda politika faiz oranında ard arda 5 puan indirime gitmiş oldu. TCMB Para Politikası Kurulu, 24 Kasım’daki toplantısının ardından bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) 150