Gazeteci Tolga Şardan, bir süredir Ankara siyaset kulislerinde fısıltıyla bahsedilen iddiaları “İstanbul kaynamaya devam ediyor” başlığı altında T24’te yazdı. Şardan’ın yargı ve güvenlik çevrelerine dayanarak aktardığı iddialara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakkında açılan soruşturma dosyasından sorumlu olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ilk kabine değişikliğinde Yılmaz Tunç’un yerine
Ekrem İmamoğlu mevcut durumu böyle anlatmış T24’te Murat Sabuncu’nun yazılı sorularını yanıtlarken: “Bugün CHP’yi düşman eden, yarın DEM Parti’yi düşman edebilir.” Zaten bir önceki döngü oydu. 2024’te 31 Mart seçim sonuçları CHP’nin ülke genelinde birinci parti durumuna yükselmesinin hemen ardından başlayan ve kısa süren “normalleşme sürecinde” DEM Parti düşmandı. Hatta MHP’den yükselen sesler, HDP gibi
CHP lideri Özgür Özel, 24 Mayıs’ta İstanbul’da yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısında Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu yargılanmasından söz ederken ağır bir sitemde bulundu. “Her şey bittiğinde” dedi; “Hatırlayacağımız şey, düşmanlarımızın yüksek ve kötü sözlerinden çok dostlarımızın sessizliği olacak. Bunu da o dostlarımıza, dost bildiklerimize bir kez daha ifade etmek isterim.” Bu sözlerinden biraz sonra Sosyalist Enternasyonalin Başkanı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 21 Mayıs’ta Macaristan dönüşü uçağa kabul ettiği gazetecilere konuşmuş. Tekrar seçilme veya aday olma derdi olmadığını, yeni Anayasayı CHP ile beraber yapmak istediğini söylemişti. CHP lideri Özgür Özel’in bugünkü (23 Mayıs) yanıtı şu olmuştu: “Bu kadar vicdansız, acımasız, hukuk tanımayan adamlarla neyini müzakere edeceğim? Önce bir normal, böyle bir müzakere edilebilir bir
Daha itirafın ne olduğunu bilmeden çoğunuzun “Hayır” dediğini duyar gibiyim. AK Parti’den gelen üst düzey İmamoğlu itirafı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin 19 Mart’ta gözaltına alınıp Silivri Cezaevinde tutulan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu siyaseten devre dışı bırakma kararlılığından döndüreceğini ben de sanmıyorum. Tersine kabak bu itirafı yapanın başında patlayabilir. İtirafın sahibi Nihat Zeybekçi. AK Parti’nin ekonomiden
İktidar çizgisindeki Akşam gazetesi 18 Mayıs’ta haber adı altında “İmamoğlu Medyası A.Ş.!” başlıklı imzasız bir içerik yayınladı. Yayında eleştirel yayın yapan bazı gazetecilerin Ekrem İmamoğlu yönetiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle para ilişkisine girdiği iddiası, herhangi bir kaynağa dayandırılmadan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada “ortaya çıktı” diyerek öne sürülüyordu. Gazetenin iddiasına göre, halen tutuklu bulunan İmamoğlu’nun danışmanı
“İlk üçlü, sonraki üçlüye iktidarı bırakmak istemiyor. O kadar kararlılar ki, gençlerden ikisini tutsak ettiler, diğerini de içeri atmanın yolunu bulmaya çalışıyorlar.” Birgün gazetesi yazarı Selçuk Candansayar, içinden geçmekte olduğumuz siyasal krizi farklı bir bakış açısıyla, “Altı erkek aktörün bireysel tarihi üzerinden” böyle okuyor. Candansayar’a göre, yaşları yetmişi aşmış ama politik gücü elinde tutan ilk
Terörsüz Türkiye projesinde bir sonraki kritik aşama olan silah bırakma işleminin ne zaman, nerede, nasıl başlayacağına dair resmi bir açıklama henüz yapılmadı. PKK’nın “örgütü feshediyoruz, silahlı mücadeleye son veriyoruz” açıklaması önemli bir aşamaydı ama barışa gidecek bir yol varsa, silahların teslimi onun ilk adımı olmak zorunda. İşte bu ortamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Terörsüz Türkiye” hedefine
“Onlar vurdu, biz büyüdük” şair Ece Ayhan’ın bir zamanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından çok kullanılan ifadesiydi. Haklıydı. Yerleşik düzen baskı dozunu arttırdıkça Erdoğan büyümüştü. Birkaç badire sonra Erdoğan, seçmen gücüyle sadece siyasi iktidarın değil yerleşik düzenin, devlet aygıtının da sahibi oldu. Yine seçmen gücüyle yerleşik düzenin elinden çıkmasını istemiyor. Şimdi yerleşik düzen yine baskı dozunu