Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önceki bakanlar ile Merkez Bankası yönetiminin neden olduğu ekonomik krizi düzeltmek, hortlattıkları yüksek enflasyonu indirmek için zamana yayılan bir politika izliyor. Güven tesis etmek için yabancı finansörler, yatırımcılar, yerli iş insanları ve iş dünyası sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler yapıyor. Başarı da sağlıyor. Bunlar iyi, hoş, güzel. Fakat Sayın Şimşek
Bir gece ansızın Hazine ve Maliye Bakanı’nın ya da Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması gibi bir durum gerçekleşmez ve mevcut ‘çok eksik’ ekonomi programı uygulanmaya devam edilirse, enflasyonun 2024 sonunda yüzde 40’a, 2025 ortalarına doğru da yüzde 30’a yaklaşması mümkün. Mümkün olan gerçekleşirse başımıza kuş konmayacak; hala dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerden biri olmaya
Enflasyonun yüksek olduğu, hatta Türkiye gibi tüm söylemlere rağmen bir türlü kontrol altına alınamayan ülkelerde, ücretli kesimin gelirlerinin yaşam standardını, temel insani ihtiyaçlarını koruyacak şekilde ayarlanması toplumsal barış için şarttır. Cumhuriyet Halk Partisi lideri Özgür Özel’in yakın dönemde emekli maaşlarının düzeltilmesiyle ilgili olarak söylediği gibi, ya halkın sesi duyulur gereken yapılır, ya ülke önce toplumsal
Kurban Bayramı tatilinin turizmcilerin talebiyle 9 güne çıkarılmasının ekonomiye ne getirip ne götürdüğünü ya TEPAV işini ciddiye alam başka iktisatçılar hesaplayıp yayınlar diye ümit ediyorum. Bir yandan ekonomik krizden çıkmak için tutulmayan kamuda tasarruf ve üretimi arttırma vaatleri verirken diğer yandan dünyanın en çok tatil yapan ülkelerinden olmaya devam ediyoruz. Bir uzun tatil daha geride
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs ayı enflasyon verilerini yayınladı. TÜİK’e göre Mayıs ayında enflasyon aylık yüzde 3,37 oranında artarken yıllık bazda yüzde 75,45’e yükseldi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Mayıs ayı enflasyon verilerini “En kötüsü geride kaldı” diyerek değerlendirdi. Mayıs ayı resmi enflasyon tahmini yüzde 74 idi, bu tahmine göre yüksek çıkan enflasyon karşısında
13 Mayıs Pazartesi günü ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ açıklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın sunuş konuşmasından sonra Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıkladığı paket dört bileşenden oluşuyor: Tasarruf artırıcı önlemler, harcama kısıcı önlemler, kamu yatırımlarını öncelik sırasına koyan, kısılan bazı harcamaları öncelikli yatırımlara yönlendiren önlemler ve alınan önlemlere uyulmasını sağlamayı amaçlayan bir izleme sistemi. Bu açıklamanın hemen ardından,
Hayat pahalılığı ve enflasyon ülkenin bir numaralı sorunu. Enflasyon oranlarını açıklamakla görevli Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon oranları ise İstanbul Ticaret Odası (İTO) ya da ENAG gibi ayrı enflasyon hesapları yapanların her zaman altında ve genel olarak açıklanan resmi tahminlerin çok az altında ilan ediliyor. Son örnek olarak, Nisan 2024 enflasyon oranı tahmin
Geçenlerde açıklanan Dünya Bankası Grubu’nun üçüncü en büyük ülke programı, Türkiye’ye 5 yılda ilk etapta 17 milyar dolar ve sonrasında da 18 milyar dolar olmak üzere toplam 35 milyar dolar finansman sağlayacak. Bana sorarsanız, hükümetin kötü ekonomik yönetimi nedeniyle ciddi bir darboğaza girdiğimiz, uluslararası piyasalardan para bulamadığımız, bulduğumuz zamanlarda da yüksek faiz ödediğimiz ticari ve
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 3 Mayıs 2024’te Nisan tüketici enflasyonu değerlerini açıkladı. Aylık enflasyon Merkez Bankası’nın yıl sonu için tahmin ettiği (hedeflediği de denilebilir) yüzde 36 ile uyumlu değil: Yüzde 3,18. Mevsim hareketlerinden arındırılmış aylık enflasyon gerçekleşmesini yüzde 3,4 olarak hesaplıyorum. Yıl sonu tahmini ile uyumlu olduğu belirtilen mevsim hareketlerinden arındırılmış enflasyon oranı yılın ikinci
31 Mart yerel seçimleri AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde aldığı en ağır yenilgi oldu. Seçmenin bu tepkisi, son on yılda giderek bozulan ve özellikle Eylül 2021 sonrası dönemde ekonomi dengelerini alt üst eden politikaların gecikmeli sonucuydu. Genel seçimler öncesinde “gelecekten borçlanma” pahasına bütün musluklar açılmış, sürdürülemez politikaların yarattığı hasar yine sürdürülemez önlemlerle maskelenmişti. Büyük